Hollanda’da 22 Kasım’da gerçekleşen erken genel seçimlerde, aşırı sağcı lider Geert Wilders’in partisi Özgürlük Partisi (PVV) açık ara birinciliği elde etti. Yüzde 23,5 oy alarak Parlamentodaki 150 sandalyeden 37’sini kazanan Wilders, koalisyon kurmak için adım atmaya hazırlanıyor.

Seçimin Ardındaki Belirsizlik ve Avrupa'ya Yansımaları

Seçim sonuçları, ülkedeki koalisyon belirsizliğiyle birlikte Avrupa genelinde dikkat çekti. Wilders’in İslam ve mülteci karşıtı duruşu medyada öne çıksa da asıl etken, ekonomik zorluklar ve aşırı sağcı liderin vaatleri oldu.

Wilders'in Ekonomi Odaklı Kampanyası

Aşırı sağcı lider, kampanya sürecinde özellikle corona virüsü salgını ve Ukrayna savaşı sonrası yaşanan ekonomik sıkıntılara vurgu yaptı. Seçmene seslenirken, yaşam maliyeti krizi ve konut kıtlığı gibi sorunlara odaklanan Wilders, İslam karşıtı söylemlerini seçim sonrası hafifletme eğiliminde.

Ekonomi Vaatleri ve Projeler

Wilders'in ekonomiye dair vaatleri arasında sosyal güvenlik, sağlık, ve sığınma konularına öncelik verilmesi bulunuyor. Dar gelirli kesimin üzerindeki yükü azaltma, vergi indirimleri, asgari ücret artışı, sağlık sigortası giderlerinin düşürülmesi gibi taahhütler öne çıkıyor.

İklim ve Dış Politika Eleştirileri

Ayrıca, Wilders'in iklim harcamalarını eleştirdiği ve Ukrayna'ya verilen mali desteği sorguladığı biliniyor. İsrail'e sıkı bir destekçi olarak öne çıkan Wilders, aynı zamanda Hollanda'nın Paris iklim anlaşmasından çekilmesini savunuyor.

Nexit ve Hollanda'nın Geleceği

Wilders, Hollanda'nın AB'den ayrılması anlamına gelen Nexit'i savunuyor ve bütçe harcamalarını azaltmayı hedefliyor. Ancak, bu radikal çıkışların kısa vadede uygulanabilirliği tartışmalı.

Kaynak: HABER MERKEZİ