Nurlarda uyusun.. Tufan Türenç, hep şöyle derdi:  ''Sonradan gazeteci olunmaz.'' Yani, doğuştan gönül verilir bu işe. Bu yola baş koyduğumuzda..

Zaten, damarlardaki akan kan gibi, debisi yüksek değilse bu yaşam biçiminin, uzun soluklu yaşanması ve başarılması mümkün değildir.
Bizce.

Medya olgusu, kuşkusuz toplumsal bağlamda, kitle iletişim aracı. Tek taraflı icra edilirken, alıcısı kuşkusuz toplumdur.
Halkın haber alma hakkının, kayıtsız, şartsız yerine getirilmesidir.
Bu evrende, çevrede ne olup bitiyorsa, olaylardan halkın haberdar edilmesi faaliyetidir.
Anayasanın koruması altındaki medya, insan ve toplum arasındaki derin yerini yüzyıllardır korur.
Ne var ki, öğrenme, bilme, hak arama, merak etme, farkına varma gibi fonksiyonların yerine getirilmesi kutsallığını korusa da son yıllarda siyasi anlayışın hırpaladığı bir alan olmaktan kurtulamadı. Toplumu gerçekten haberdar etme ve yönlendirme gücü, baskı, yıldırma, sansür, otosansür, gözaltı, tutuklama gibi yollarla örselenmekte.
Son yıllardaki kabul edilemez uygulamalarla, medyanın boğulduğu, nefes alamaz duruma getirildiği aşikardır.
Ulusal medyanın devasa sorunları yıllardır yaşanırken, yerel medyanın sorunları ise, gözler önünde. İstihdamdaki sorunlar, ücretler, işyeri kaynaklı sorunlar, çevresel yetersizliklerin yanısıra eğitim sorunu önümüzde durmakta.

Yerel medya, aslında çok güçlü bir enstrüman olmalıdır.
Yaşadığı çevrede toplumun ihtiyaç duyduğu vazgeçilmezdir. Yerel TV ler, radyolar, dergiler, internet haber kanalları bölgesel bazda yaptıkları yayınlarıyla işlevini sürdürür. Basın kanunu ile hayata geçirilirken, coğrafik bölgesinde adeta soluk borusu niteliğindedir. Ulusal düzeyde geniş kitlelere ulaşmayan, hatta ''taşra gazeteleri' diye adlandırılan söz konusu yayın organları kültürel aidiyet açısından da yaşamsal önem taşır. Yereldeki ihityacı karşılayan günlük, haftalık, aylık gibi periyodlarla çıkan yayın organlarının, haberin dışında kamu ilan ve duyurularını da bölgesine ulaştırdığı için vazgeçilmez değerdedir.
İdari otorite ile halk arasındaki ses olması ise çok önemlidir.

***

Sağlıklı demokrasinin, çok sesliliğin yaşatılmasında büyük öneme sahip olan yerel medya, çeşitli görüş ve düşüncelerin yer bulduğu kürsü niteliğindedir.
Ne var ki, yerel medya büyük öneme sahip olsa da gereken hakkını alamaz. Mali, hukuki, mesleki açıdan yaşadığı sorunlar hep ötelenmiştir.
Yetersiz mali gücü nedeniyle, yeterli eleman istihdam edemeyen yerel medyada maalesef, eğitimli eleman sıkıntısı hayati önemdedir. Bu koşullarda, denetim mekanizması görevi olma şansı da, bu yokluklar arasında azalmaktadır.

Yerel madya, bölgenin sesi olmalıdır. Engeller karşısında beklenen fonksiyonlarını yitirdiği için yerelden beklentiler azalır.
1-2 çalışanı ile görevini layığıyla yerine getirmesi güçleşen yerel medyanın, bu kısır döngüden çıkabilmesi için bizce öncelikle eğitimli gazetecilerin inançla mesleklerine sahip çıkmaları gerekir. İşgücünün niteliğini eğitim düzeyinin belirlediği açıktır.

Yapılan araştırmalarda yerel gazetecilerin yüzde 70'ine yakınının lise mezunu olduğu belirlenmiştir. Alaylılıktan yüksek eğitim düzeyine hızla geçilmesi gerektiği açıktır. Anadolu basınının gerçek neferleri olan gazetecilerin eksikliklerinin giderilmesi amaç olmalıdır.

En azından liselere gazetecilik bölümlerinin açılması, sürekli eğitim kurslarının düzenlenmesi ilk planda hedefimiz olmalıdır.
Ayrıca, ulusal basın kurumlarında staj imkanlarının sağlanması da eksiklikleri giderme yolu olur. Yasalarımızla da korunması gereken basınımızın, en kısa sürede gereken yere ve koşullara kavuşturulması, bağımsız haberciliğin yaşatılarak, demokratik işlevin yerine getirilmesi hepimizin vazgeçilmez görevidir. Bu yol, yolumuz olmalıdır.