Eskiden ve hala zaman zaman bazı kişiler alkollü mekanlarda oturanların yanına gelip yaptıklarının haram olduğunu, tövbe edip bundan dönülmesi gerektiğini anlatırlar.

Bu şekilde dini görevlerini yerine getirdiklerini söylerler. Şimdi de ünlü kahve dükkanlarına gidip, insanlara orada oturmamaları gerektiğini söylüyorlar. Hatta en son birinin kahvesini döktüler. Benim başıma gelse tepkim ne olurdu inanın kestiremiyorum. Çünkü bu protesto falan değil, dümdüz hak ihlali. Herkes her istediği şeyi protesto edebilir ama kendi özel alanında. Diğerinin haklarını ihlal ederek olmuyor bu işler maalesef. İnsanoğlu günahları ve sevaplarından ergen olduğu andan itibaren sorumluysa, aklı çalışan herkes kendi günahını ya da kendi sevabını seçecektir. Bunun için birinin yönlendirmesine ihtiyaç yoktur. Kimseye zorla bir şey yaptıramayacağımız, kabul ettiremeyeceğiz ya da ettirmemiz gerektiğini anladığımız zaman muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağız.

Atatürk’e hakaret 

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına Cuma Hutbesinde dua okuyan din görevlisi ve olay üzerinden Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret edilen bir video düştü sosyal medyaya geçtiğimiz günlerde. Elbette gördükçe sinirlenip, üzülüyoruz. Elbette birçok şey söyleyerek, belgeleriyle cevap vermek istiyoruz. Fakat değer mi? Böyle düşünen biriyle o ağız dalaşına girmeye değmez. Bizler cevabımızı hukukun üstünlüğü ve Atatürk’ün yolundan giderek vereceğiz. Gün gelecek, herkes daha önce de olduğu gibi onun o muhteşem öngörülerini yaşayarak anlayacak ve doğru söylediğini görecek. 

Kendi kıyametimiz

Sanki hepimiz uzunca bir süredir kendi kıyametimizi yaşıyoruz. Sürekli kaos, sürekli felaket, sürekli bir savaş, sürekli doğal afet. Doğa, evren her şey intikam alırcasına üstümüze geliyor. Her sabah gözümüzü bugün acaba ne olacak diye açıyoruz ve oluyor da. İnsanoğlu kendi sonuna koşar adımla gidiyor. Nezaketsizlik, kötülük, hak yeme ne ararsak var ve gün geçtikçe artıyor. Daha öncede dediğim gibi görünürlüğü artmadı, bizler her gün biraz daha kötüleşmeye başladık. Ve freni patlamış kamyon gibi, yokuş aşağı son sürat yuvarlanıyoruz. Ya batacağız, ya çıkacağız sonunda. Umudum birlikte, bu topraklarda güzel günleri görebilmek.