Uz. Dr. Tuğrul ŞAHBAZ / Güzelbahçe Kültür, Çevre ve Güzelleştirme Derneği Başkanı

20. yüzyılda yetişen pek çok kişi gibi dünyada ürettiği kendi kendine yeten 5-6 tarım ülkesinden biri olduğumuzu öğrenerek büyüdüm. Ancak hemen herkes gibi gelişmenin yolunun sanayileşmeden geçtiğinden emindim. Günümüz Türkiyesine baktığımda ne yazık ki sanayileşme konusunda dünyaya önemli markalar sunacak noktadan çok uzak olduğumuzu, tarımdaki üretim kapasitemizin nüfusumuzun ihtiyaçlarına yetmez hale geldiğini herkes gibi ben de görüyorum. Bu yazıda amacım bu sorunu ortaya koymak, nedenlerini açıklamak ve kimin sorumlu olduğunu tartışmak değil. Artık yeniden tarımla barışma zamanıdır, bunu nasıl yapmalıyız? Nüfusun büyük çoğunluğunun kentlerde yaşadığı bugün yeni eğilim en azından kentin, kırsala en yakın olduğu yerlerine yerleşmek, böylece ayağını biraz daha toprağa basmak. Ancak bunu yapmak hiç de beklenen sonucu vermiyor. Yeni yerleşilen alanların da hızla betona boğulması ile tarımsal üretim alanlarını hızla yok ediyoruz. Çocuklarımızı, doğayla içiçe ve barışık yaşamayı öğrenmesi için bu konuya önem veren okullara göndererek bir yerlerden bu süreci başlatabiliriz. Tarımın sorunları gazete ve dergilerden okunarak biraz anlaşılabilir ama bir tarlada ürün yetiştirmeye gayret etmeden, ürünün hava koşullarından, çeşitli bitki hastalıkları ile zararlı böcek ve hayvanlardan nasıl zarar gördüğünü anlamadan, ürünün hasat edilmesi ve pazarlanmasıyla uğraşmadan çiftçiyi anlamak mümkün değildir.

Çözüm her yaştan vatandaşın iyi tarım uygulamalarını yaparak öğreneceği, dokunarak, çapalayarak, sulayarak yeniden toprakla barışacağı alanlar yaratmaktan geçiyor. Hobi bahçeleri, tarımsal alanları imara açmak amacıyla kurulan Truva atları gibi işlev gördü.

Ziraat mühendislerinin danışmanlığında, eğitim boyutunu atlamadan, su ve elektrik gibi temel hizmetleri sağlayan örnek tarım alanları kurarak, her yaştaki gençleri de kapsayan projeler yürütülmelidir. Yerel ve merkezi iktidarın elele verdiği, halkın sivil toplum kuruluşları ile sürece katıldığı projelerle tarımla yeniden barışmak zorundayız. Yoksa on yıllar içinde susuzluk ve açlık kapımıza dayanacak.