Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

İzmir’in Yunan kuvvetlerince işgal edilmesinin (15 Mayıs 1919) üzerinden bir ay bile geçmeden Bergama da hukuksuz biçimde işgal edildi. Bergama’nın Mondros Mütarekesi'nin şartlarına aykırı biçimde Yunan işgal kuvvetleri tarafından işgal edilmesi, Müdafaa-yı Hukuk ile Reddi İlhak cemiyetleri tarafından şiddetle protesto edildi. Bergama’nın işgali İslamlar/ Türkler arasında şiddetli bir tepkiye yol açtı. Bergama’nın işgali ile ilgili belgelerin bir kısmı, İstanbul’da Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde korunmaktadır. Bu belgeler, genel olarak, devrin Bergama Kaymakamı Mehmet Rasim’in Damat Ferit Paşa hükümetinde İçişleri Bakanı olan Ali Kemal Bey ile yaptığı resmi yazışmalardır. Sözü geçen kaymakam daha sonraki süreçte Bergama gayrimüslimlerinin, özellikle Rumlar'ın terk ettikleri emlak üzerinde suiistimal yaptığı gerekçesiyle yargılanacaktır. Yine devrin Bergama Belediye Başkanı Hüseyin Hilmi ve arkadaşları ‘Yunan kuvva-yı askeriyesini davet ve Bergama’nın işgaline sebep verdikleri gerekçesiyle’ Divan-ı Harp’te yargılanacaktır. Onlara yapılan suçlama ‘devletin dâhili ve harici emniyetini ihlal etmek’tir.

Bilindiği gibi Bergama, 12 Haziran 1919’da Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmiş ve 14 Eylül 1922’de Kuva-yı Milliye güçleri tarafından işgalden kurtarılmıştır. Sözünü ettiğimiz Osmanlı arşiv belgelerinde bu işgal ile ilgili değerli bilgiler sunulmaktadır. Bu belgelerden anladığımız kadarıyla, Bergama Kaymakamı, aslında Menemen’deki Yunan kuvvetlerinin faaliyetlerini izlettirmektedir ve istihbaratı da iyidir. Aşağıdaki yazışma kaymakamın Bergama’nın işgal edileceğini önceden İstanbul’a İçişleri Bakanı'na bildirdiğini göstermektedir. Müteakip yazışmalardan İstanbul Hükümeti'nin böyle bir işgali beklemediği anlaşılıyor. Zira kaymakam sürekli bilgi vermesine ve ne yapılacağına dair talimat talep etmesine rağmen, İstanbul’dan gelen emirler, son derecede pasif nitelikte görünüyor. Görünüşte İstanbul Hükümeti, işgali hukuk çerçevesinde, uluslararası ilişkiler bağlamında bitirmeyi planlıyor ama acziyetini de gösteriyor. 11 Haziran tarihli, yani işgalden bir gün önce İstanbul’dan Bergama Kaymakamı'na gelen resmi yazı şöyledir:

“Bergama Kaymakamlığı'na

Hükümet-i Osmaniye Yunanistan ile hal-i harpte olmadığı için ve Mütareke ahkamına göre bütün teşkilat ve teçhizatı tahdit eylediği için bu yolda vukua gelen tecavüzlere karşı tabiatıyla lazım gelenler nezdinde şiddetli protesto etmekten başka bir çareye tevessül edemeyiz. Şayet Yunan Kuvve-i İşgaliyesi tarafından böyle bir taarruz vukua gelir ise hükümet namına şiddetli protesto edilsin. Fakat fuzulen mukavemetten ihtiraz olunsun. Yunanistan’ın bu tecavüz-i hukuk-ı şüknanelerine karşı devletimizce Sulh Konferansına (Paris) lazım gelen teşebbüslere cidden ve kaviyyen ibtidar edildiği için şimdilik bu hareketle iktifa etmek zaruretindeyiz. Bir kuvve-i işgaliye kumandanıyla bizzarure münasebete girişildiği sırada ahali-i İslamiyenin mal ve hayatını ve hükümet-i Osmaniye’nin hukukuna dair vukua gelecek her türlü taarruzun mesuliyeti kendilerine bırakılarak yukarıda söylediğim gibi protesto ile iktifa ederek resmen mukavemet-i fiiliyyeye girişilmemesi, evvel ve ahir sancağımıza tebliğ ettiğimiz evamir iktizasındandır. Yoksa bu emirlere münahi hareket etmek hem halkımızı nahak yere kırdırmak ve hem de Sulh Konferansında Yunanilere karşı serd eylediğimiz müddeiyat-ı hukuka sekte vermek demektir. İşte bu talimata göre hareket eyleyiniz. 11 Haziran sene 1335”

İSTANBUL'A SORUYOR

Bergama kaymakamı, Yunan askerlerinin 12 Haziran’da Bergama’yı işgal edeceklerini İstanbul’a bildiriyor. Ne yapması gerektiğini soruyor:

“Dâhiliye Nezaretine

Yunan Kuvve-i İşgaliyesine mensup bir müfreze-i askeriye top ve mitralyözlerle beraber kaza hududuna doğru dün sabahtan hareket eylediği suret-i mevsukada istihbar kılınmış ve bugün yapılmış tetkikat ve keşfiyat neticesine göre müfrezenin henüz kaza hududuna ayak atmadığı tetkik edilmiştir. Hat ve harekât-ı askeriyesine devam ettiği takdirde yarın sabah kaza hududunu tecavüz ederek Reşadiye nahiyesini işgal eylemesi ihtimali galiptir. On dördüncü Kolordu Kumandanlığından bugün aldığım resmi bir telgrafnamesinin sarahat-ı katiyyesine göre kuvve-i mezkureye mukavemet ve müdafaa edilmesi talep olunuyor. Bergama’nın saha-i işgal dairesinde bulunup bulunmadığı hakkında kazaya şimdiye kadar hiçbir taraftan hiçbir emir tebliğ olunmamıştır. Yunanlıların hod-be-hod ve kimseye malumat vermezisin harekât-ı askeriyelerine devam eylemeleri zaten hal-i heyecanda bulunan ahali-i Müslime’yi bir kat daha ağzab ederek vakar ve iradeleri duçar-ı halel olmaktadır ve bazı sunuf-ı halk da müdafaa ve mukavemet olunması için hazırlanmaktadırlar. Bu hale karşı memurin-i hükümetin ihbar edeceği hat ve hareket vaziyet-i hazıra-i siyasiden haberdar olmadığım için kestirilemiyor. Mütareke ahkâmından bahis resmi protesto takdimiyle iktifa olunmuş ise kuvve-i işgaliye Yunan olduğuna ve İtilaf devletinin bu babda bir kararı olup olmadığı kazaca meçhul bulunduğuna mebni muvafık görülemiyor. Bu babtaki talimat-ı sariha emri ita buyrulmasını arz ve istirham cüretindeyim efendim. Bergama kaymakamı Mehmed Rasim”

Ayrıca Bursa valisi adına Yazı İlleri müdürü Süleyman Bey, Bergama’nın işgalini İstanbul’a haber veriyor. Yunan kuvvetlerinin askeri donanımı hakkında somut bilgiler sunuyor.

“Dâhiliye Nezaretine

Sekiz yüz mevcutlu piyade ve otuz kadar süvari ve dört mitralyöz ve iki cebel topunu havi Yunan kuvveti şimdi Bergama’yı işgal eylediği Bergama kaymakamlığının işarı üzerine. Mutasarrıf namına Tahrirat Müdürü Süleyman

Kaymakam Bey, işgal konusunda İstanbul’u sürekli bilgilendiriyor.

“Dâhiliye Nezaretine,

Bir Yunan kuvve-i askeriyesi bugün saat on ikide merkez kazayı (Bergama) işgal eylemiştir. Şimdiye kadar kazada hiçbir hadise zuhur etmedi. Kuvve-i İşgaliye kumandanına işgal-i vakıadan naşi suret-i resmiyede beyana cüret eyledim ve Mütareke (Mondros mütarekesi) ahkâmına ve hukuk-ı beynelmilele münafi olan hareket-i vakıasını protesto ettim. Kazada sakin ahali-i Müslime ve gayrimüslime hakkında Yunan askeri tarafından bir tecavüz vuku bulduğu takdirde Yunanistan hükümetinin mesul olduğunu beyan eyledim. Kuva-yı İşgaliye merkezin hakim noktalarına yerleşmeye çalışıyor. Memurin-i hükümet vazife-i memuriyetleriyle meşgul bulunuyor. Telgrafhane ve müessesat- saire-i rersmiye şimdiye kadar kemafissabık bila kayd ü şart iş görüyor. Asayiş ber sabık bir derecede olduğu beyan-ı malumat, 12 Haziran 1335 (1919), Bergama Kaymakamı Mehmed Rasim.”

İstanbul’dan kaymakama gelen cevaplar şöyle:

“Aydın Vilayetine

12 Haziran sene 1335. Bergama işgal edildi. Ahali-i İslamiyeye mukavemet ettirilmesin. Biz buraca mümessillere bu husus için müracaat ettik. Siz de oraca lazım geleni yapınız. Yunanlıların bu taşkınlığı neye istinadendir. Hususiyle Akhisar’ı kalanı tahliye ederken Bergama’yı işgale ne mazur buyurursunuz.”

Bergama İslamları, İzmir’e göçmeye başlıyorlar. İstanbul hükümeti bu göçün önlenmesini istiyor. Eğer İslamlar göçerse, Bergama’nın gayrimüslim nüfusu daha çok görünecek, bu durum İşgal için haklı bir gerekçe olacak.

“Karasi Mutasarrıflığına

İzmir ve Menemen civarının Yunan askeri tarafından işgali üzerine Bergama’daki ahali-i İslamiyesin hükümetin müsaadesine müteveccihen hicrete kalktıkları işarat-ı vakıadan anlaşılmış olduğundan ve asakir-i mezkûra tarafından mütarekename ahkâmı hilafına olarak vukua getirilen işgal hadisatından dolayı devletçe derhal teşebbüsat-ı siyasiye-i mukteziyyeye tevessül edilmiş ve keyfiyet ehemmiyetle takip edilmekte bulunmuş olup ancak ahali-i İslamiyenin hicrete kalkışmaları o havalice nüfus-ı İslamiyenin kemiyyeten tenakuz ile Rum anasırının ekseriyet teşkil etmesi gibi netayic-i muzırrayı ve siyaseten muhaz bir azimeyi mucib ve bu suret kuvve-i işgaliyenin mensup olduğu hükümetin amaline hadim olarak katiyen gayricaiz bulunduğundan ve hükümeti mahalliyenin hicreti men etmesi lazım gelirken aksi hal hakkındaki işarı şayan-ı nazar oluğundan bahisle bir taraftan hükümetçe bu babda ahaliye itminan-bahş olacak surette tebligat vesaya-yı lazıme ifa edilerek terkini heyecana çalışmakla beraber diğer taraftan dahi hicretin katiyen önüne geçilmesi için lazımül-ittihaz tedabir ve tertibata hemen tevessül edilmesi muktezi bulunduğu ba tezkire-i samiye emr ve izbar kılınmış olmağla keyfiyyetin Bergama kaymakamlığına sureti tebliği 12 Haziran sene 1335, Dâhilîye nazırı namına müsteşar Keşfi (Osmanlı arşivi, Dh. ŞFR. 100/14).”

Yunan işgalini protesto etmek isteyen Reddi İlhak ile Müdafa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyetlerinin telgraf çekmelerine devrin PTT teşkilatı sansür koymaya çalışıyor. Bu konuda, 3. Kolordu Müfettişi M. Kemal (Atatürk), posta görevlilerini son derecede şiddetle uyaran bir telgraf çekiyor.

“Birinci Ordu Müfettişliğine, Karasi 17. Kolordu Kumandanlığına, Balıkesir’de 14. Kolordu Kumandanlığına,

Müdafaa-i Milliye ve Redd-i İİlhak Cemiyetlerinin verecekleri keşide kılınmaması hakkında Posta ve Telgraf Müdiriyeti-i Umumiyesinin umum telgraf memurlarına bir emir verildiğini duydum. Milletin sadasını boğarak hukuk-ı meşruasını talepten men’ etmeye ve vatanın mahvına sebep olmağa matuf olan bu emrin hiçbir namuslu telgraf memurunun icra edeceğini ümit etmem fakat böyle bir namussuzluğa cüret edecek olanlar olursa derhal Divan-ı harbe tevdiini ve işarını emr eylerim. 20 Haziran sene 1335, Üçüncü Kolordu Müfettişi Mustafa Kemal”

Cemiyetler, Bergama’nın işgalini protesto eden beyannameler yayınlıyorlar. İşgali kabul etmiyorlar.

“Reddi-i İlhak Heyeti imzasıyla telgraf sureti

Mütareke ahkâm-ı sarihine katiyeten karşı tecavüz ederek Yunanistan’ın fuzulen Bergama kazasını taht-ı işgale alması, Bergama, Soma, Kırkağaç kazalarını teşkil eden dört yüz bin İslam’ın bi-hakkın galeyan ve heyecanını mucip olmuştur. Mütarekeye vaz-ı imza ederek Düvel-i Muzahama-i Mu’telifenin ahde vefa illetini hatırlayan Türkler, böyle tecavüz ederek maruz kalacaklarını bittabi hatırlarına getirmek istemezler ve add-i iltica ederler. Binaenaleyh İslamlar me’ked ve neyyare olduğu gibi canlarına, namuslarına tecavüz ettirmemek için silaha sarılarak bugün Bergama’dan Yunanlıları tard ve te’bid ettiği gibi böylece haksız olarak işgal ettiği mahallerden çıkarmağa azmetmişlerdir. Beş seneden beri heder olan kanlar artık kâfi görülerek Yunanistan’ın haksızlıklarına nihayet verilmiş, Yunan işgali neticesi olarak Bergama ve havalisini teşkil eden seksen bin nüfus pek zelilane hicrete mecbur olmuş ve şimdiye kadar sükûn ve refah içinde puyan olan bu halkın bir cüzi kalili el-yevm İzmir’de sefalete atılmış bulunuyor. Keyfiyet-i işgalden hükümetimiz haberdar edilmediği ahalinin ani bir emrivaki karşısında kalmağla ve çünkü halka bu babda vesaya ve tebligat vaki olmamasıyla sübut olmuş olup suret-i mecmuasından tamamen tecerrüt eden bu ahali bugün pek perişan ve mutlaka merhamete şayan bir haldedir. İsticlab-ı şefkat ve merhamet sadedinde bulunan bizlerin tehvin-i alam ve ihtiyacına herhâlde memleketimize iade ve iskanla mümkün olabileceği şüphesizdir. Ancak mecbur hicret olan ahalinin eşya-yı metrukesi nehb ü garetle öteye beriye nakl edilmekte bulunduğu mevsuken işitilmekte olduğundan mehcurinin emniyet-i hayatından başka mayel-ihtiyaç olan eşyalardan mahrum kalması ve bütün mezruatın mahkûm-heder olması hedf oldukları fecayii tazif etmiş olacaktır 1 Temmuz 1335. Bergama’da, Soma, Kırkağaç, Bergama Redd-i İşgal Heyeti.”

Soma Reddi İlhak Cemiyeti de Bergama’nın işgalini protesto ediyor.

“Dâhiliye Nezaretine,

Kuva-yı Milliye tarafından Bergama’dan ihraç edilen Yunan çetelerinin Menemen’de ahali-i İslamiyeyi katliam ettiklerini istihbar eden bütün kaza Müslümanları fevkalade galeyanda oldukları halde işbu vak’a-yı fecaiyi kemal-i nusret ve şiddetle protesto ederler. Mütarekenin yedinci maddesi ve Amiral Kaltrof cenaplarının notası mucebince yalnız İzmir işgale memur olan Yunan kuvvetleri tertip etikleri çetelerle dâhile doğru tevsi ve zaten muntazır olan katliamlarıyla nasıl bir millet olduklarını vazıhen göstermişlerdir. Binaenaleyh daha ziyade şekke mahal kalmamak üzere düvel-i mutelife nezdinde teşebbüsat-ı müessirede bulunulması kemal-i heyecanla arz ve reca ederiz, Soma Redd-i İşgal Heyeti. 19 Eylül 1335”

Soma halkı da ayrıca protesto ediyor.

“Dâhiliye Nezaretine

Bugün Bergama kasabası Yunan askeri tarafından işgal edildiği, Menemen kaymakamının da dâhil olduğu halde icra edilip katliama bir nazire yapmak üzere Bergama kazasının da işbu işgali esnasında asakir-i Yunaniyye merkuz olan vahşet, zavallı ve masum İslam ahali üzerinde tatbik etmek suretiyle bütün âleme gösterdi. Binaenaleyh bu muamele-i elime kaza-i mezkûrda erkek kadın genç ve ihtiyar çoluk ve çocuk elli bini mütecaviz halkın zelil ve sefil bir surette bütün dünyaca muhterem tutulan yalnız ırzlarının muhafazası maksadıyla hicretlerine sebebiyet verdi. Yunan askerlerinin en birinci eğlencesi ve meserreti katl-i nüfus, hetk-i namus, nehb-i emval teşkil ediyor. Kurun-ı vustadaki vahşetler ifa edilmiş, el-yevm ifa edilmekte bulunmuş olan şu mezalime rahmet okutuyor. Ber muceb-i mütarekename insaniyet ve mertliğinden emin olduğumuz düvel-i muazzamaya itimat etmiş idik. Şu vahşetten Müslümanların alelhusus Soma kazası ve Soma kasabası mecmuu Bergama halkının vikaye ve tahlisi âlem-i beşeriyet namıma hadim-i insaniyet ve hami-i beşeriyet olan sizlerden talep ve reca ve hicret eden Soma halkının temin-i efkârı için tedabir-i lazımenin tatbik ve icrasına, Soma kasabası ahalisi namına Reis Osman Nuri. 20 Eylül 1335.”

Bergama’da Yunan işgal kuvvetleri, İslamları katl, mallarını yağma gibi eziyetlere başlıyorlar. Hatta işgal komutanı Bergama’yı yakacağı tehdidinde bulunuyor. Bunun üzerine Yunan kuvvetleriyle yazışma yapılıyor.

“Yunan Kuva-yı İşgaliyesi Kumandanlığına

Bergama’daki Yunan Kuva-yı İşgaliye kumandanının Bergama üzerine asker sevk eylediğini istihbar etmesiyle kaza kaymakamlığı marifetiyle teşebbüs etmek istediği ve iki saate kadar asker devr edilmez ise şehri yakacağını beyan eylediğini şimdi Bergama kaymakamlığından aldığım telgrafta bildirilmiştir. Bergama’nın işgaline hiçbir sebep ve hal olmamakla beraber Bergama üzerine asker sevkinin ve bu gibi asılsız şayiat üzerine memleket ve ahaliye zarar ibkaından oradaki Yunan Kuvve-i İşgaliyesi kumandanının mesul olacağı kaymakamlığa buradan cevap vermekle beraber sükûn ve emniyetin takrir ve temini kendisine vesayayı lazıme icra kılındığı cihetle…”

İstanbul hükümeti 14 Kasım 1921’de Yunan İşgal Kuvvetleriyle Bergama üzerine yazışmalara devam ediyor.

“Yunan Kuvayı İşgaliye Kumandanlığına

Bir iki günden beri memlekette türlü türlü şayialar çıkarılıyor. Bu şayiaların bugün daha kuvvetli ve hemen umumi bir surette deveran ettiğini gördüğümden ve hâlbuki bunların hiçbirisi doğru olmamasına göre bunun bazı müfsitler ve bedhahlar tarafından tertip edilmiş olması muhtemel idüğinden bu gibi şayiaları çıkaranla kim ise şiddetli tahkikat icrası polis müdürümüze emr ettiğim gibi ahalinin böyle asılsız rivayata havale-i sem’ ve itibar etmemesi ve vilayetin takip eylediği siyasete mugayir ahval ve harekâta tasaddi olunmaması ve aksi halde şiddetli cezaya duçar olacakları hakkında gazetelerde neşr olmak üzere imzam tahtında bütün gazetelere şimdi bir beyanname dahi gönderdim ve ayrıca bunun matbu beş on nüshasının memleketin en işlek mevkilerine talik olunmasını da polisi müdürüne emr eyledim. Sizin de bu şayiada çıkarıyor ve bu memlekette huzur ve emniyeti ihlal eylemek istiyor. Vesaitinizle suret-i münasebede tahkikat icrasıyla vazifeyi bu cihetle ve neticesinden malumat tasına himmet buyurmanızı rica ederim efendim. 14.9.1337.”

14 Eylül 1922’de Bergama işgalden kurtuluyor. Ayvalık muhabiri Mehmed’in İstanbul gazetelerine çektiği telgrafın metni.

“Tasvir-i Efkar, İkdam, Sabah, Vakit, Zaman, Yeni Gazete ve İstanbul (Fransızca) gazetelerine

Ayın on üçüncü günü her nasılsa Bergama’yı işgale muvaffak olan Yunan ve Rumlardan mürekkep kuvve-i âsiye üzerine kırk sekiz saat sonra Kuva-yı Milliye tarafından hücum ve taarruz edildi. Üç saat zarfında işgal kuvveti tamamen inhizama uğratıldı. Bilcümle top, mitralyöz, esliha, mühimmat, erzak ve cephanesi ignam olundu. Perişan bir surette firar edebilen bakiyyesi takip ediliyor. Kozak nahiyesi halkı bu muvaffakiyetin en büyük amildir. Millet galeyan himmetiyle fevç fevç cihada koşmaktadır. Zayiatımız ehemmiyetsizdir. Ayvalık Muhabiri Mehmed (Başbakanlık Osmanlı arşivi, yer bilgisi: 4580-343451)”

Sonuç olarak, Bergama, Rum işbirlikçilerin yardımıyla, Yunan askerleri tarafından kolayca işgal edilmiştir. Bergama’nın İslam halkı, işgalden çok zarar görmüştür. Birçok yerli, muhacir ve mülteci kişi öldürülmüş, malları yağmalanmıştır. Memur kesimi de Bergama’yı terk emek zorunda kalmıştır. Halk ise İzmir’e göç etmiştir. Buna mecbur kalmışlardır.  İzmir’de perişan bir halde yaşadıklarına dair raporlar vardır. 20 Ekim 1919 tarihli seyyar polis memuru Ekrem efendinin tuttuğu bir rapora göre, Bergama’da helvacı Hacı Sait Ağa, Yoğurtçu Mustafa, Kozaklı Hacı Osman efendi, Katırcı Hacı Ahmet Ağa, Rençber Hacı Mehmet, Balabanlı Hacı Yusufzade Hacı Halil efendi, Yaylalı Hoca isimli İslamlar, Yunanlı askerler tarafından öldürülmüştür. Dağıstanlızade İbrahim efendinin evi yağmalanmıştır. İngiliz Askeri heyeti, Yunanlıların Bergama’daki fecayiini tetkik etmekle görevlendirilmiştir. Ancak bundan bir netice çıkmamıştır. İzmir’e göç edenlerin bir kısmı, Yunan Divan-ı Harbi tarafından sözde çeşitli suçlamalarla idama mahkûm edilmişlerdir. Göçmeyenler, Bergama’da kalanlar aç kalmışlar, tarlalarına ekecek tohum bile bulamamışlardır. Yunan işgalinin tahribatını görmek için 1923’te Bergama ve köylerinde bir nüfus sayımı yapılmıştır. Buna göre, köy nüfuslarının neredeyse yarı yarıya düştüğü tespit edilmiştir. Denilebilir ki, Bergama’nın kurtuluşu, Osmanlı hükümetinin çabalarıyla değil, Reddi İlhak ve Osmanlı Müdafaa-i Hukuk gibi cemiyetlerin desteklemesiyle, özellikle Soma ve Kozak halkının desteğiyle, Kuva-yı Milliye’nin cesaretiyle gerçekleşmiştir. 1924’te Bergama Rumları ve Ermenileri mübadeleye tabi tutulmuştur. Yerlerine çoğunlukla Midilli mübadilleri yerleştirilmiştir.