Mondros Mütarekesi'nin 30 Ekim 1918'de imzalanmasından sonra İzmir Yunanlar, Adana Fransızlar, Antalya ve Konya İtalyanlar tarafından işgal edildi. Urfa, Maraş, Antep, Merzifon ve Samsun'a İngiliz askerleri çıktı, İngiliz Donanması 13 Kasım 1918'de İstanbul önlerine demir attı.

Vatan toprağını korumak için yıllarını cephelerde geçiren, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığından 3 Kasım 1918'de İstanbul'a dönen Mustafa Kemal, altı ay kaldığı İstanbul'da kurtuluş planları yaptı.

Kurtuluş meşalesi 104 yıl önce Samsun'da yakıldı

Samsun ve çevresindeki Rumlar, 17-18 Mart 1919 tarihinde Samsun'a asker çıkaran İngilizleri de arkalarına alarak, yaptıkları çete baskınlarıyla kargaşa çıkararak, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesi gereği bölgeyi İtilaf Devletlerinin işgaline açmak istiyordu.

Rumların bu oyunlarına karşı Türk halkı kendini savunmak için teşkilatlanmaya, can ve mal güvenliklerini korumaya çalışınca bundan endişe duyan İngiliz Yüksek Komiserliği ve Karadeniz Ordusu Başkumandanlığı, 21 Nisan 1919'da İstanbul Hükümetine bir nota vererek, bölgedeki gerilimin yatıştırılmasını, Rumlara karşı yapılan sözde saldırıların önlenmesini istedi.

Bölgede asayişi sağlaması için 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilen Mustafa Kemal, İzmir'in işgal edildiği 15 Mayıs 1919'un ertesi günü, Bandırma Vapuru ile yola çıktı.

Mustafa Kemal ve arkadaşları, Samsun'a ilk adımlarını Reji İskelesi'nden attı. Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslar tarafından kentin bütün iskeleleri bombalanmış ancak bir tek Fransızlara ait Reji (Tekel idaresi) İskelesi sağlam kalmıştı. Fransızlar o dönemde Samsun'da kurulu bir fabrikada sigara üretiyordu, iskelenin adı bu nedenle Tütün İskelesi olarak da geçiyordu.

Büyük Önder Atatürk'ün Samsun'a gelişi, İngilizlerde tedirginlik oluşturdu. Samsun'da 6 gün kalan Mustafa Kemal Atatürk, 25 Mayıs'ta Havza'ya geçti.

Kurtuluş'a giden yolda Mustafa Kemal Atatürk'ün ikinci durağı Havza oldu. İlk miting de Havza'da yapıldı. Mustafa Kemal Paşa'nın talimatıyla gerçekleştirilen mitingde, İzmir'in işgali protesto edildi.

Bir sonraki durağı Amasya olacak Mustafa Kemal, 18 gün boyunca Havza'da Milli Mücadele için önemli adımlar attı.

Havza'daki hareketlilikten haberdar olan İngilizlerin yaptığı baskı ile Atatürk, Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevinden alındı. Mustafa Kemal Atatürk, Havzalılara sivil olarak veda etti.

Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının Samsun'a çıkarak yaktığı Milli Mücadele meşalesi sırasıyla Amasya, Erzurum ve Sivas'ta da yakılarak tüm yurda yayıldı. Milli Mücadele sonunda 29 Ekim 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bu yıl 100. yaşına giriyor.

Gençlere armağan edilen 19 Mayıs

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, AA muhabirine, Cumhuriyet'in 100'üncü yılını görmenin tarihsel anlamda çok önemli olduğunu vurguladı.

Cumhuriyet'in kuruluş sürecinin son derece zahmetli geçtiğini söyleyen Çağlayan, "Bu zahmetli süreci başarıyla tamamlayan Atatürk ve silah arkadaşlarına ve aynı zamanda hem cephede hem de o siyasal inkılapların yapıldığı dönemde sahada emek veren bütün büyüklerimize minnet borçluyuz, ruhları şad olsun." diye konuştu.

Türk milleti için 19 Mayıs'ın çok şey ifade ettiğinin altını çizen Çağlayan, şöyle devam etti:

"19 Mayıs, hem Türk milleti, Türk tarihi için hem İslam coğrafyaları için hem Avrupa tarihi için çok şey ifade ediyor. 19 Mayıs, Türk milletini ve İslam kültürünü bu coğrafyadan söküp atmak isteyen Avrupalı emperyalistlere karşı bir direnişin, bir başkaldırının başlangıcı olduğu için çok önemli. Mustafa Kemal Paşa'nın başlattığı bu mücadeleyle Anadolu coğrafyasını Türksüz ve İslamsız bırakmak isteyen İngilizlere, Fransızlara, İtalyanlara ve onların piyonu olan Yunanlılara, Ermenilere karşı bir direnişin adıdır 19 Mayıs. Bu çerçevede 19 Mayıs ile başlayan hareket daha sonra Milli Mücadele Hareketi, Kurtuluş Savaşı isimleri ile adlandırıldı ama belki bu hareketin adına çıkış noktası bu olduğu için 19 Mayıs hareketi demek lazım."

"Bu mücadeleyi başlatanlar da o günün genç insanlarıdır"

Sevr Antlaşması'yla Türk milletine dayatılan haritaya, Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının karşı çıktığını hatırlatan Çağlayan, "Türkiye'yi bir tarafı Yunanistan'a bir tarafı Ermenistan'a diğer tarafı İngiliz bir tarafı Fransız, İtalyan... Boğazları bizden alıyorlar böyle bir projeye karşı sembol bir haritadır. Bu haritanın mücadelesinin başlangıç günüdür 19 Mayıs. Bu mücadeleyi başlatanlar da o günün genç insanlarıdır. Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadele'yi 19 Mayıs'ta adım atarak başlattığında 38 yaşında genç bir paşadır, dolayısıyla gençlik hareketidir, gençlere armağan ettiği için onu da vurgulamak isterim." dedi.

19 Mayıs hareketinin Samsun için çok önemli olduğunu, Samsun'un ve Samsunluların vefalı çıktığını ve atalarını unutmadığını dile getiren Çağlayan, "Atatürk 1924'te Samsun'a geldiğinde, 'Ben Samsun'u ve Samsunluları gördüğüm zaman bütün düşüncelerimin gerçekleşebilir olacağına kani oldum.' diyor. Atatürk, Samsun'a her gelişlerinde burada uzun süreli kalmıştır." diye konuştu.

"Bugün de halen bir kurtuluş mücadelesinin devam ettiğini de söylemek mümkün"

Pro. Dr. Çağlayan, 19 Mayıs'ın tarihsel süreçte oluşturduğu etkinin bugün de devam ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla 19 Mayıs'ın bugünkü dünya tarihini de etkileyen bir etkisi halen devam ediyor çünkü günümüzde de biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti topraklarında gözü olan pek çok içeride ve dışarıda unsur var. Bugün de halen bir kurtuluş mücadelesinin devam ettiğini de söylemek mümkün. Bugünün gençliğine de Atatürk bunu bir gençlik bayramı olarak kutlanması için talimat verdiğinde bunu düşünerek yaptı. Gençlerimizin 19 Mayıs'la bilinçlenmesi, öncelikle vatanımızın bütünlüğünün korunması, vatanperverlik ve milliyetçilik duygularının gençlere verilmesi, Cumhuriyet rejimine sahip çıkılması için. 19 Mayıs'ı değerlendirdiğimizde dünden bugüne, dünün aşamalarını bilmek, yarına daha güvenli bakmak için tarih bir hazinedir ve bugünün gençliğinin de bu tecrübeler ışığında yarınlara hazırlanması için bize güç verir. 19 Mayıs 1919 tarihinin bu yönleri bizim için çok önemlidir."

Editör: Cem Özer