MERT YASİN ALPDÜNDAR- İzmir Barosu, Dünya Mülteciler Günü ile ilgili, İzmir Barosu Merkez Binası’nın önünde bir açıklama yaptı. Göç ve İltica Komisyonu üyesi Öykü Gizem Başkaya'nın okuduğu açıklamada, göçün zorunlu ve insani nedenlerle gerçekleştiği ve birçok insanın memleketlerinden ayrılarak farklı ülkelere doğru göç ettiği vurgulandı. Başkaya, “İzmir Barosu olarak her yıl olduğu gibi bir kez daha seslenmek istiyoruz; iltica hakkı, bireylerin yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağını da koruma altına alan, başvuru süreci kesinlikle sınırlandırılmaması gereken bir haktır.” dedi.
EGE DENİZİ’NDE YAŞANAN FACİAYI HATIRLATTI
Öykü Gizem Başkaya’nın okuduğu açıklamada; Ege Denizi'nde motoru bozulan bir mülteci teknesinin alabora olması sonucu çoğunluğu çocuk ve kadın olan 600 mültecinin kaybolduğunu ve sadece 104 kişinin kurtarılabildiğini belirtildi. Ayrıca, İran-Türkiye ve Türkiye-İpsala sınırlarında donarak veya çeteler tarafından açlık ve susuzlukla rehin tutulan insanların olduğuna dikkat çekti. Bu olaylar ve benzeri geri itme vakalarıyla ilgili olarak sınır politikaları ve devletlerin bireylerin yaşam hakkını ve iltica hakkını ihlal ettiği kınandı.
KAYDA KAPATILAN İLLER TEKRAR AÇILMALI
Başkaya, “ Ülkemiz, göç nüfusu açısından dünyanın en çok mülteci yaşayan ülkesi olarak ilk sırada yer alıyor. Suriye iç savaşı sonrası ülkemizdeki mülteci nüfusunun büyük çoğunluğunu Suriye uyruklu mülteciler oluşturuyor. Savaşın 12’inci yılında, hala geçici koruma gibi belirsiz bir statü altında ülkemizdeler ancak yarın nerede yaşayacakları konusunda bir belirlilik yok. Geçici koruma statüsü, her geçen gün daha zayıf ve kırılgan bir koruma sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
“Avrupa dışı diğer ülkelerden gelen kişilerin iltica başvuruları kayda alınmıyor ya da kayda alınmada zorluk çıkarılıyor” diyerek sözlerine devam eden Başkaya, “Bir şekilde geçici koruma ve uluslararası korumaya erişen ülkemizdeki yabancılar; haklarında başlatılan en ufak bir adli işlem sonrası sınır dışı tehdidi ve statü kaybı ile karşılaşıyor. Masumiyet karineleri yok sayılıyor. Kayıt dışı ve illegal bir yaşama itilen bu kişiler, temel hak ve özgürlüklere erişemeden askıda hükümsüz bir hayat yaşamaya maruz bırakılıyor. Ülkemizde, kayıtlı mülteci sayısının az gösterilmesi, diğer kayıt dışı nüfusun ülkemizde yaşamadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bu konuda yetkililere sesleniyor ve geçici koruma ve uluslararası koruma başvurusu için kayda kapatılan illerin bir an önce kayda açılmasını talep ediyoruz.” diye belirtti.
‘POPÜLİST SÖYLEMLER NEFRET SUÇUNA ZEMİN HAZIRLIYOR’
“Güncel siyasette, popülist bir yaklaşımla mültecilerin geri gönderilmesinin yurttaşlara vaat olarak sunulması ne yazık ki toplumdaki nefret söylemini besliyor ve nefret suçlarının işlenmesine zemin hazırlıyor.” diyerek sözlerine devam eden Başkaya, “Sorumluluk sahibi siyasi partilerin, halkı kin ve düşmanlığa tahrik boyutuna varan bu eğilimlerin önüne geçmesi gerekiyor. Ekonomik kriz ve yoksulluk koşullarında yaşayan yurttaşların öfkelerinin toplumun en kırılgan kesimine yöneltilmesi ne yazık ki şiddete meyilli gruplar yaratılmasına sebebiyet verip tehlikeli sonuçlar doğurabilir.” ifadelerini kullandı.
‘GERÇEK İLE YÜZLEŞMEK ZORUNDAYIZ’
Mülteci nüfusuna muhatap bir ülke olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda olduğumuzu sözlerine ekleyen Başkaya, “Dünya üzerindeki savaşlar, iklim sorunları, doğal afetler, salgın hastalıklar, her zaman göç gerçeğini açığa çıkaracaktır. Önemli olan barışçıl dış politikalar ve iki yönlü entegrasyona yönelik göç politikalarıdır. Biz İzmir Barosu olarak; dünyanın her yerinde herkes için insan hakları uygulanmalıdır diyoruz.” dedi.