2023 Yılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bütçesi üzerine Plan Bütçe Komisyonunda konuşan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, AKP İktidarını ve Enerji Bakanlığını eleştirerek, “AKP İktidarının çok savurgan olduğu ortaya çıkıyor” dedi.

Savurganlığınızı Kendiniz İtiraf Ediyorsunuz
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, yaptığı konuşmada, şu ifadeleri kullandı; “Sayın Enerji Bakanı Sunumunun Enerji Verimliliği Bölümünde, kamu binalarında 2019 Yılından itibaren yani 4 yılda 32 bin ton eşdeğer petrol karşılığı 550 Milyon TL enerji tasarrufu sağladığınızı ifade ettiniz, gerçekten bu katkınız için teşekkür ederiz, sağ olun. Peki, şimdi soruyorum 2002’den yani iktidara geldiğiniz 2019 yılına kadar yani 17. Yılda o zaman çok savurganmış AKP İktidarı… Ne kadar savurganmış ki, sizin hesabınızla 4. Yılda 550 Milyon olursa, yılda 137,5 milyon çarpı 17 yılda 2 Milyar 337 Milyon TL’yi kamuda har vurup harman savurmuşsunuz, bu sizin verdiğiniz rakam ve ortaya bu çıkıyor. Tabi ki siz AKP İktidarına karışmam ben kendi dönemimi söyledim diyebilirsiniz. Övünerek yüzde 75’ini biz karşılıyoruz dediğiniz enerji desteğinin adaleti nerede, bakkal amcaya da aynı tarife, büyük zincir marketlere ve AVM’lere de aynı fiyat nerede Adalet! “

İşsizlik Konusundaki Beceriksizliğinizi Böyle Ödüle Mi Çevireceksiniz?”
Artık sohbet ettiğimiz küçük esnaf diyor ki; eskiden bir ortağım vardı. Dükkân sahibim vardı ve hasılattan önce ona kirayı öderdim. Şimdi elektrik ve doğalgaz şirketleri de işyerime ortak oldular. Onlara da ödeme yapınca; elde avuçta bir şey kalmıyor ki eve, çocuklarıma götüreyim. Yine Soma’dan Amasra’ya kadar arada geçen sürede 700’e yakın madencilerimizi kazalarda kaybettik. Tabii, burada kaza kelimesi yetersiz çünkü önceden yapılan birçok uyarıya rağmen bunları yaşıyoruz. Bunlara o zaman, kaza ya da kader diyemeyiz, desek desek vurdumduymazlık, tedbirsizlik, maden işçisinin canını umursamamak diyebiliriz. Siz buna kader, fıtrat deseniz de ölenlerin aileleri, çocukları böyle düşünmüyor. Ayrıca bunu yapanlar yani suç işleyenler o ailelerin kendilerini af etmesi, bağışlaması için, çözmeyi bir türlü başaramadığınız işsizliği kullanıp, bunu bir teselli ödülü gibi gören anlayışla, vefat eden madencilerin ailesine aylık bağlamayı eş ve çocuklarına ya da kardeşine bir kişiye kamuda sürekli işçi kadrosu vermeyi vicdanınızı, vicdanlarınızı mı rahatlatacaksınız? İşsizlik konusundaki beceriksizliğinizi bu şekilde vatandaşa kamuda iş vererek ödüle mi çevireceksiniz? O zaman bu ülkede milyonlarca işsiz insanımız, bir işe girmek için, bir yakınının maden kazasında ölmesini mi bekleyecek? Bakanlığınızın işsizlik ile mücadelesi bu mudur?

Bakkal Amcaya da Büyük Zincir Markete De Aynı Tarife
Ayrıca, sunumunuzda ‘konutlara en ucuz enerjiyi, dünyada Türkiye olarak biz veriyoruz’ dediniz. Keşke o çizelgede o ülkenin kişi başına gelirini veya asgari ücretin ne olduğunu yüzde kaçına isabet ettiğini çalışmasını da ekleseydiniz. Almanya’da 2500-3000 Euro alan yani 50-60 bin TL geliri olan birinin ödediği elektrik ücreti ile Türkiye’de 7 bin- 10 bin lira alanları birbiriyle kıyaslamak ne derece doğrudur? Ayrıca neden sadece konut elektriğini örnek verdiniz? Gözlerimiz sanayiciye verdiğiniz elektrik ücret skalasını da aradı. Üretim yapan, istihdam yaratan, döviz kazandıran sanayicilerimize de uygun fiyatla elektrik veriyor muyuz? İhracat yapan sanayicimizin yurt dışında rakipleri ile rekabet edebilmesi için onlara ucuz enerji vererek rekabet edebilmelerini sağlayacak desteği verebiliyor muyuz? 2019-2020 yılları denetim raporlarında bazı elektrik dağıtım şirketleri vatandaş tan topladığı, elektrik enerjisi fonu tutarlarını devlete ya eksik ödediği ya da hiç ödemediği tespit edilmişti. Bu konu üzerinde doyurucu bir açıklama ben duyamadım.

Toplantıya Gelmeyen Genel Müdürü Görevden Alacak Mısınız?
Ayrıca amiri konumunda olduğunuz bir birimin Genel Müdürünün böyle önemli bir toplantıya mazeret gösterip katılmaması denetimden kaçtığı gibi…,Plan Bütçe Komisyonunu ve orada çalışanlara sizi tanımıyorum demektir. Bu Genel Müdürü görevden almayı düşünüyor musunuz? Sizi tanımayanı siz tanımaya devam edecek misiniz? Sayıştay’ın uyarılarını dikkate alıyor muyuz? Yoksa Sayıştay’a ayar mı vermeye çalışıyoruz?