9 Eylül - 80 yaşındaki annesi Perihan Sarıgöl ile üretmeye devam ettiklerini söyleyen Köymen, ’’Annem ve ben yerelin, el emeğinin değerini hep bildik. Sandıklarda kuşaktan kuşağa saklanan ipek, pamuk, keten kumaşlar bize ilham verdi.  Zamansız-bedensiz-mevsimsiz-kuralsız el emeği giysiler tasarladık. Birçok kadın ve kooperatiflerle iş birliği yaparak sosyal ekonomiye katkı sağlamak yaşam amacımız’’ dedi.

’’Sosyal dayanışma ekonomisi yarattık’’

Köymen kumaşlarını yerel üreticilere dokuttuklarını belirterek ,’’Hayatım boyunca Grafik Tasarımla başlayarak tasarımın pek çok boyutunda özel üretimler yapmak heyecanım oldu. Pür, pandemiyle başlayan ve evdeki emeği tasarımla buluşturma çabasıyla bir dayanışma hikayesini başlatan özgün bir tasarım atölyesi. Ve kültürümüzün, çocukluğumuzun geçtiği coğrafyamızın sunduğu imkanlarla farkındalık yaratmak diğer amacımız. Küçük Menderes Ovası’nın suladığı bereketli topraklardaki dokumacılığın sürdürülmesine bir nebze katkıda bulunmak. Kumaşları yerel üreticilere dokutuyoruz veya yerel üreticilerden temin ediyoruz. Tamamen doğal pamuk veya ipek ürünlere dönüşüyor. Tam bir sosyal dayanışma ekonomisi yarattık yani. Bunu da yıllar içindeki tecrübelerimle, bazen kooperatif kafasıyla, bazen tasarımcı duygusuyla organize edebiliyorum sanırım. Kooperatif ortakları ve yeteneklerine güvendiğim, birlikte üretmekten keyif aldığımız, Urla’dan, İzmir’den, Ödemiş’ten kadınlarla üretiyoruz. Atölyede modelini oluşturduğumuz ürünü kim üretecekse malzemelerini alıp evinde üretiyor. Ürettiklerini teslim edip tekrar işini alıp devam ediyor. Grubumuz tığ işi, örgü işi, dikiş ve naif nakış yetenekleri olan pek çok kadından oluşuyor. İlişkilerimizde en temel prensibimiz eşitlik, özgürlük ve özgüven’’ şeklinde konuştu.

‘Model olmak istiyoruz’

Hedeflerinin büyümek değil model olmak olduğuna dikkat çeken Köymen, ’’Bugüne kadar ürettiğim, yaptığım her şeyin içinde yerellik, bir derinlik ve fayda olduğunu söylemeliyim. Annemin genç bir kızken yaptığı ve sonra bana hediye ettiği, ipek iple örülmüş tığ yakalı giysiden ilham alarak yola çıktık. Eskiyordu ve tekrar yaşamasını istedik. İpek ipin istediğimiz kıvamda olması için epey uğraştık. Dokuma kumaşlar araştırdık. Ve sonunda hatıralarla dolu olan bu kıymetli giysi Pür Atölye’nin de en değerlisi oldu. Onu ve anılarını geçmişten günümüze ve geleceğe taşıdığımız için mutluyuz, huzurluyuz. Büyümeyi değil, model oluşturmayı hedefliyoruz. Diğer şehirlerde benzer bir uygulama var mı bilmiyorum, 
ama İzmir’de ilk ve tek, umarım benzerleri çoğalır’’ dedi.