Açlık grevi
Yaşamından 14 yıl alan hapishane duvarları arasına bir de açlık grevi sığdırmıştı usta şair.
İkinci Dünya savaşı sonunda bütün dünyada olduğu gibi bizde de bir özgürlük ve demokrasi havası esmeye başlamıştı. Bir grup aydının Bursa Cezaevi'nde yatan Nazım için başlattıkları kampanya kısa zamanda üniversite ve basından destek görmüştü. Destek uluslararası platforma da taşınınca, hükümet Nazım'ın Bursa Cezaevi'nden alınıp Istanbul Cerrahpaşa Hastanesi'nde yatmasına karar verdi. Aylar geçmiş, Nazım'ın serbest bırakılması gerçekleşmemişti.
Bu koşullarda hastanede açlık grevine başladı. Bu arada seçimler yeni bitmiş, yeni hükümet de kurulamamıştı. Eski hükümet de Nazım'a af kararı çıkarmamakta direniyordu.
Nazım greve başlayalı bir haftadan fazla bir zaman geçmiş, usta şairin yorgun bedeni dayanma gücünü kaybetmeye başlamıştı. Ateşi yükselmiş, karnı şişmisti. Kendisini ziyaret eden Zekeriya Sertel'e (Bu işte ölüm de var, ama dünyaya verilmiş bir sözüm var) diyecekti.
Bir taraftan yakın çevresi diğer taraftan sevenleri, grevin sona ermesi için büyük bir kampanya başlattılar. Bu koşullarda ölüme gitmenin anlamsızlığını anlatmaya çalıştılar. Zorlukla da olsa Nazim'ı bu eylemden vazgeçirmeyi başardılar.
Daha sonra kurulan yeni hükümet yalnızca Nazım'ı affetmeye cesaret edememiş, çıkarılan kısmi bir afla tahliye edilmişti.
Nazım o karanlık günlerde hapiste yatacak olanlara bir şiirle öğütler vermeyi ihmal de etmemisti;
"Dünyadan, memleketinden,
insandan umudun kesik değil diye
ipe çekilmeyip de atılırsan içeriye
yatarsan on yıl, onbeş yıl
daha da yatacağından başka.
'Sallansaydım ipin ucunda bir
bayrak gibi keşke' demeyeceksin.
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlik değildir artık,
boynunun borcudur fakat,
düşmana inat,
bir gün fazla yaşamak. .."
Nazım'ın açlık grevine nereden mi geldik? İki aydın insan, Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Ozakça açlık grevlerinin üçüncü ayını dolduruyorlar. Görevlerinden KHK ile uzaklaştırılan iki eğitimci bu kararı protesto ederken bir de tutuklandılar. Eylemlerini cezaevinde sürdürüyorlar.
Pes dedirten gelişme cezaevi yönetiminden geldi. Haklarında cezaevinde açlık grevi yapmaktan soruşturma açıldı. İki eğitimci de eylemlerinin cezaevi koşullarında kaynaklanmadığını, zaten açlık grevindeyken tutuklandıklarını belirttiler...
Ama cezaevi yönetimi bu. Ne yapacağı belli olmaz. Belki de ceza olarak tutuklu eğitimcilerin yemeklerini keser.