Akrep gibisin

Abone Ol
Akrep gibisin kardeşim,

korkak bir karanlık içindesin akrep gibi...”

Böyle diyor usta Nazım dizelerinde. Adeta bizim yalaka, tetikçi medyamızı tanımlıyor. Anayasa Mahkemesi'nin son kararından sonra hep birlikte ayağa kalktılar. Salyalarını akıta-akıta hem yüksek mahkemeye, hem de gazetecilik görevini yapanlara saldırıyorlar. Hiç utanmıyorlar, sıkılmıyorlar, basın özgürlüğünü en fazla kendilerinin savunması gerektiğini unutuyorlar. Ateş çemberindeki akrep gibi kendi kendilerini soktuklarının farkında değiller.

Bakın havuz medyasındaki gazeteci kılıklı adam ne diyor;

Biz ortada bir gazetecilik görmüyoruz. Efendin Joe Biden olmasaydı, sen biraz zor çıkardın.”

ABD Başkan Yardımcısı Biden'in birilerinin efendisi olduğu doğru da, kimin efendisi olduğunu açıklayacak cesaret sende yok. Okuldan atılmış, gazeteciliğe başlamış şimdi ahkam kesiyor. Can Dündar'ın operasyon elemanı olduğunu iddia ediyor.

Bir diğeri dış politika uzmanı olmuş imam-hatip eğitimiyle. MİT TIR'larına yapılan operasyonun, Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin imdadına koşmayalım diye yapıldığını iddia ediyor. Can Dündar'ın bu operasyonda yer alarak, çoluk-çocuk Türkmenlerin ölümüne hizmet ettiğini söylüyor. Peki azılı terör örgütü IŞİD bu silahların neresinde. O yok. En güzeli o konuya hiç girmemek.

Dedik ya koro halinde saldırıyorlar gazeteci kılığında. Bir başkası da hiç utanmadan belden aşağı vuruyor. “Casus-masus ama duygusal casus. Çapkın-mapkın ama alıngan çapkın” iğrençliğine dalıyor.

Bunların dış dünyadan da haberleri yok. Alman Basını AYM kararının Türkiye'de basın özgürlüğüne doğru atılmış bir adım sayılabileceğine işaret ediyor. İngiliz yayın kuruluşu BBC, Türk yargısının adalete yönelik baskıyı reddettiğini kaydediyor. Altı dalda Oscar'a aday gösterilen ve iki Oscar alan Spotlight filmi özgür basını konu alıyor. Filmde tüm baskılara rağmen iktidara hesap soran gazeteciler anlatılıyor. Ama bizim yalakaların derdi basın özgürlüğü değil.

Hangimiz daha fazla yalakalık, tetikçilik yaparız, uçak gazeteciliğine terfi ederiz” derdindeler.

Koro halinde saldırdıkları, iftira attıkları Anayasa Mahkemesi'nin, 2008 Temmuz'unda laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak görülen AKP'yi kapanmaktan kıl payı ile kurtardığını görmezden geliyorlar. Siyasetten 5 yıl uzaklaştırılması istenen dönemin Başbakanı Erdoğan'ın paçayı kurtarınca; “AYM'nin aldığı bu kararla Türkiye'nin önünü kapatan büyük bir belirsizlik ortadan kalkmıştır. Karar hayırlı olsun” şeklindeki sözlerini hiç hatırlamıyorlar.

Karanlık bir dönemden geçiyoruz. Havuz medyası da bu karartmada kendisine verilen rolü utanmadan sahneye koyuyor. Nazım'ın dizeleriyle başlamıştık. Yine Nazım'ın dizeleriyle bitirelim;

Sevgilim,

bu ayak sesleri bu katliamda

hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,

fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden

güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan

gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...