Alıştırma turları

Abone Ol

Kadınlar da kadın değil ama akılları fikirleri parada...
Şahane ikili oluyorlar.
İki tarafın da ne peşinde olduğu belli ama onlar adını “aşk” koyuyorlar ve aşka hakaret ediyorlar.
O adamlar önce kendi memleketlerinde ailelerinin uygun gördüğü bir kurban bulup evleniyorlar.

***

Çoğu resmi nikah falan da yapmıyor, bulmuşlar işin kolayını, basıyorlar imam nikahını...
Sonra arkasından birkaç tane çocuk yapıyorlar, kendi ailelerine karşı görevlerini tamamlıyorlar.
Ardından erkek ya onlar, başlıyorlar elimin kiri deyip daldan dala konmaya...
Atıyorlar kapağı büyük şehirlere.
Orada çakal kadın çok.
Avuçlarını ovuşturup Anadolu’dan paralı bir abi düşsün diye bekliyorlar.
İki taraf da kendini çok akıllı sanıyor.
Sorsan büyük aşk yaşıyorlar ve o aşklarını hemen bir nikahla taçlandırıyorlar.
Yine bir imam nikahı tabii ki!
Sonra gelsin yeni çocuklar.
O çocuklar bir an önce yapılmalı ki aşiretin, şirketin mallarına varis olsunlar.
Çünkü o kadınlar biliyorlar ki en kısa zamanda tıpkı bir önceki gibi buruşturulup bir kenara atılacaklar.
O yüzden çocuk konusunda hepsi bir telaş, bir yarış içinde...

***

Eskiden bu işler bu kadar ulu orta yaşanmazdı.
Evli bir adamla beraber olmak, ikinci kadın olmak ayıptı, saklanırdı.
Şimdi herkes o kadar göğsünü gere gere yaşıyor ki, yuva kurma, aile olma kavramlarının içi boşaltıldı.
Algı artık yerleşti: Bir adamın parası varsa üç karısı da olur, dört karısı da... Çocuklar zaten sebil gibi...
Bunlar bizi medeni kanundaki bazı değişikliklere alıştırma turları gibi geliyor ya dur bakalım.

--------------------------------

Gülmek eğlenmek suç oldu

Bu ülkede suçun tanımı tamamen değişti.
Hırsızlık suç değil mesela... Ama neşe, eğlence, kahkaha büyük suç.
Birkaç gün önce Ankara'da bir olay yaşandı.
Parkta kızlı-erkekli sohbet edip (mesela artık bu da suç), gülen bir grup üniversiteli genç, yan bankta oturan hırtlar tarafından "Çok güldükleri ve dolayısıyla gürültü yaptıkları gerekçesiyle" dövüldü.
Ama biz zaten ezelden beri neşeye karşı bir toplumuz. Sadece şimdi, arkaya alınan rüzgarla daha da perçinlendi.
Eminim çoğunuzun başına gelmiştir.
Diyelim ki doğum gününüz ve siz arkadaşlarınızı evinizde toplayıp bir parti vermek istediniz. Arkadaşlarınız, aileniz hep beraber eğleniyorsunuz.
Evinizden şen kahkahalar, müzik sesleri yükseliyor.
Herkes mutlu, hepiniz çok keyiflisiniz.
Cart kapı zili çalar ve bütün keyfiniz o an kaçar.
Kapınıza polis dikilmiştir.
Çünkü komşularınız ‘gürültüden’ şikayetçidir.
Evet o çıkardığınız sesler onlar için gürültüdür.
Komşum ne güzel eğleniyor” diye onlar da sizin mutluluğunuzu paylaşmak yerine bu neşeli haller onları sinir eder.
Eğlenen, gülen, neşeli insanlar bu ülkede zevzektir, bekar kadınsa hafif yolludur.
Toplum ahlakına aykırı haller içindedir.



***

Ama bir gün eşinizle kavgaya tutuşun bakalım kimseden ses çıkar mı? Ağızlarının salyasıyla duvara bardak dayayıp kavga seslerini dinlerler. Onlar için asıl keyif budur.
Hiçbirinin aklına yetişin komşuda büyük kavga var diye polisi aramak gelmez.
Gazeteci Nuh Köklü de böyle kirli bir zihniyetin kurbanı olmuştu hatırlarsanız.
Onlar kar topu oynayıp, eğlenen, gülen bir grup insandı ve bu, manyağın birini son derece rahatsız etti.
Nuh’u o güzel yüreğinden bıçaklamıştı o karanlık zihniyet...
Tabii ya erkek adam dediğin sokakta kızlı-erkekli eğlenip oyun mu oynar?
Erkek adam dediğin yolda orasını burasını kaşıyarak, yerlere tükürerek, kadınları gözle, elle taciz ederek, küfrederek, gözünün üstünde kaşın var bahanesiyle bıçağı çekerek yaşar...
Tüküreyim ben böyle düşünüp şiddeti yüceltenlere dememe gerek yok, toprak zaten tükürecektir, eminim...