Rojda DOLGUN/ İzmir’de boştaki konutlar dikkat çekerken, bu evlere ulaşmak eskiye göre çok daha zor. Ev sahipleri, kira ödemelerinin aksamasından duydukları endişeyle kiracıya adeta küçük bir finansal inceleme uyguluyor. Özellikle Findeks notu, kiracı adayının “ev tutabilirlik” profilinde belirleyici hale geldi.
İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkan Vekili Gönül Vural, son aylarda artan ev sahiplerinin talepleri arasına, kiracının Findeks raporunu eklemesini istediğini belirterek, bunu “sektörde yeni dönem” olarak tanımladı. Kira ödemelerinde yaşanan aksaklıklar karşısında ev sahiplerinin sert önlemler almaya başladığını belirten Vural, özellikle borç geçmişi, icra durumu ve kredi notunun ev kiralama sürecinde belirleyici olduğunu vurguladı.
Vural, kira fiyatlarının gelirlerle orantısız biçimde yükselmesinin bu güvensizlik ortamını artırdığını söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye’de bir aile için 25 bin liranın altında kiralık ev bulmak zor. 22 bin 500 lira asgari ücretle yaşayan iki kişilik bir aile düşünün; gelirlerinin yarısından fazlasını kiraya ayırmak zorundalar. Kira ödenmediğinde ev sahibi mağdur oluyor, bu yüzden ikinci bir muhatap arıyor. Memur kefili de bu nedenle tercih ediliyor.”
NEDENİ YÜKSEK KİRA
Vural, İzmir’de boş duran çok sayıda kiralık ev olmasına rağmen, kiracı bulmanın giderek zorlaştığını söyledi. Nedeni ise hem yüksek fiyatlar hem de ağır koşullar. Boş evlerin büyük kısmının 25–70 bin lira bandında olduğunu belirten Vural, sosyal konut eksikliğinin kiraları daha da yukarı taşıdığını ifade etti.
“Evler boş ama kiralanamıyor. Çünkü kiralar çok yüksek, kefil bulmak zor, şartlar ağır. Eğer TOKİ kiralık konut üretmiş olsaydı, bugün kiralar bu seviyede olmazdı.”
“FİNDEKS’TEN DOLAYI EV TUTAMADIM”
Altı aydır ev aradığını fakat bulamadığını belirten Meltem Yılmaz, yaşadığı süreci şu sözlerle özetledi:
“Ekonomi öyle bir duruma geldi ki artık ev değerlerini, ev sahipleri kendi harcamalarına göre artık belirlemeye başladılar. Mesela iki ay önce bir ev sordum, 30 bin lira dedi. İki ay sonra aynı ev için 50 bin lira denildi. Altın bile alsak böyle bir artış olamaz. Ev ararken ev sahiplerinin kendi kendilerine rakamları büyüttüğüyle de karşılaştım. Burada belli bir ölçüt yok. Alt komşuya göre fiyat belirleyeni bile gördüm.
Ben Findeks raporu istemek, memur kefil aramak gibi bu uygulamaları adil bulmuyorum. Çok sıkıntı yaşıyorum. İki tane ev baktım, iki evi de bu yüzden tutamadım. Etrafımda memur kefili yok. Bu zamanda da tanımadığım kişiden kefillik istenmez. Maalesef bu memur kefili bulamadığım için, akrabalarım da memur kefili olmadığı için ben o evi tutamadım. Şartlar ağır. Altı aydan uzun süredir ev arıyorum. Çok eski binalar var. Eski binalara, çok yüksek fiyatlar isteniyor. Yeni binalarda çok minik yapılmış. Çünkü kentsel dönüşüm yüzünden üç artı birler, neredeyse bir artı bire dönmüş. Bize verilmesi gereken alanı da almışlar. Ben çok dertliyim bu konuda. Eskiden kiracıydım. Ev sahibiyle veya emlakçıyla anlaşabiliyordum. Şimdi kendimi o kadar kötü hissediyorum ki.”
EVLİLERE ÇİFTE İMZA ŞARTI
Bazı ev sahiplerinin, boşanma riskine karşı hem eşten hem de kiracıdan imza istediğini söyleyen Meltem Yılmaz, karşılaştığı bu yeni uygulamayı şaşkınlıkla anlattı:
“Memur kefil şartı istiyor, 2 aylık peşin para istiyor. Benim bordrolarım dışında eşiminki de istendi. Boşanmaların arttığından dolayı eşimin tutacağı ev ile ilgili benden de imza istendi. Çok enteresan. İkinci muhatap ben olacakmışım. İkimiz de eş olarak o evi tutmak zorundaymışız.
Boşanmalar çok artmış. Kocası evi tutuyormuş. Boşandığı zaman adam evden gidiyor, kadın o evden çıkmıyor. Parayı da ödemiyor. Kocası da artık ben o evde yaşamıyorum diye ödemeyebilir, böyle sorunlar yaşıyorlarmış. Yani bizden istenen, ben de evi kiralıyorum. Kocam da evi kiralıyor. İkimiz de aynı evi kiralıyoruz. Çok dertliyim ben. Öğrencilerin çok zor durumda olduğunu düşünüyorum. Özellikle hakkını aramayı bilen hukuk öğrencilerine ev verilmiyor.”
HUKUKİ KARŞILIĞI YOK
Tahliye ve kiralama konularında uzman avukat Kubilay Büber, kredi değerlendirme notu başta, kiralama için istenen belgelerin hukuki bir karşılığını olmadığını dile getirerek şu açıklamada bulundu:
“Ev sahipleri mal benim, kendi tercihlerimi karşılayan insanlara kiraya verebilirim diye düşünüyor. Mülk sahipleri kendi açısından böyle değerlendiriyor. Yasal olarak böyle bir düzenlemeyi kimsenin kimseden isteme hakkı yok. Benden birisi Findeks raporu istese, o evi tutmam. Ama maalesef insanların ihtiyaçları ve tercihleri sebebiyle bu tür talepleri yerine getiriyorlar. Evi kiraladıktan 3 ay sonra tahliye taahhütnamesi ile tahliye davası açan bile var. Kiralama sürecinde kiracıların, mülk sahiplerine karşı kullanabilecekleri hiçbir yetkileri yok. Kimse kimseyi mülk kiralamaya zorlayamıyor. Ama mülkü kiralamak isteyen kiracı, o şartlara uymak zorunda. Kiracılar, düzgün bir kira sözleşmesi imzalamaya dikkat etmeli. Asla tahliye taahhütnamesi imzalamamalarını öneriyorum. Bu, her zaman tahliye tehdidi demektir. Aylık kira bedelini ödeyebilecekleri evleri tercih etmelerini öneririm. Bu noktada, ödemelerin aksatılmaması da önemli.”