Başat Politikalar

Abone Ol

Dünya üzerindeki ülke ve halklar üzerinde egemen olmak isteyen hegonomik güçler ,evrensel boyutta ülke sınırlarını yeniden belirlemek,yeraltı-yerüstü
kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda sahip olmak (kontrol etmek) için günün değişen koşulları çerçevesinde “Başat Politikalarını” revize etme konumuna girmişlerdir.
ABD, Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkeler kutuplar dahil tüm kıtalarda yeni arayışlar içersine girmişler, buradaki ülkelerde uygulanmak istenen “Başat Politikalara”
karşı bölgelerindeki konumlarını korumak için yeni angajmanlara yönelmişlerdir.
Bu çerçevede Türkiye’yi ilgilendiren en önemli olay Orta Doğu’daki gelişmelerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması, Sevr antlaşmasının dayatılması, ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması sonucu bölgede üzerindeki hevesleri “kursaklarında” kalan emperyal güçler, o tarihten bu yana politikalarını gerçekleştirmek
için çeşitli yollara başvurmuşlardır.
Terörsüz Türkiye açılımı bu ülkeleri tedirgin etmiş, bölge ülkeleri ile yeni ilişkiler aramaya başlamışlardır.1974 yılında ABD Ulusal politika danışmanı Brezinski
tarafından oluşturulan dünyadaki su ve enerji kaynaklarını 2040 yılına kadar sahip olma, kontrol etme politikasını Dış İşleri Bakanı Harry Kissenger ve o günden bu yana iş başına gelen tüm ABD Başkanları yürüten ABD, bu çerçevede Orta Doğu ve Kafkasya’da
BOP projesi ile Kuzey Afrika (Tunus, Cezayir, Mısır, Irak, Suriye) Saros ile Kafkasya’da etkin olabilme arayışına girmiş ,kısmen de başarılı olmuştur.
Bugünkü gelişmelerin zeminini oluşturan bu politikalar sonucu ABD, Romanya, Bulgaristan, Yunan adalarından sonra Güney Kıbrıs ve Suriye’de üs kuracağını
açıklaması,Doğu Akdeniz deki petrol ve doğal gaz kaynaklarının İsrail’in kontrolü altında Türkiye’yi dışlayarak Batı’ya aktarma projeleri, Türkiye’ye karşı düzenlenen askeri manevralar, Suriye Devlet Başkanı Shara’nın Trump ile görüşmesinin ne anlama geldiğini Kissenger’in bugünkü versiyonu ABD’nin Ankara Büyük Elçisi, Başkan Trump’ın Suriye özel temsilcisi Tom Barrack’ın ağzından öğreniyoruz. ”Hazardan Suriye ye
Bir Barış koridoru.” Ne, nasıl, kiminle nasıl yapılacağı bilinmeyen bu politik yaklaşım bölge ülkelerin etkinliğini, kırma, İsrail’in güvenliğini sağlamaya yönelik girişim olarak değerlendiriliyor.
BOP politikasında olduğunu gibi bir olumsuzlukla karşılaşmamak için Türkiye çok dikkatli olmalıdır.