Bir duruşun olmalı

Abone Ol

Ortalık yine karmakarışık. Bir bakıyorsunuz hakemlerle başlayan bir bahis operasyonu, futbolcuları ve yöneticileri de içine alarak büyüyor. Diğer yandan sanatçılar üzerinden ivme kazanan bir uyuşturucu operasyonu gündemin merkezine oturuyor. Operasyonun ikinci aşamasında tutuklananlar arasında yetkili bir gazeteci de var. Evet, bildiniz. Mehmet Akif Ersoy...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, “uyuşturucu kullandırma” ve “cinsel ilişki karşılığı menfaat sağlama” suçlamalarıyla tutuklandı.

Suçlamalar çok ağır, hem de fazlasıyla…

Ersoy, ilk açıklamasında yaşananları siyasi bir operasyon olarak değerlendirdi. Siyasetçi abilerinden tepki alınca ifadelerinin maksadını aştığını söyledi. Ardından da şu açıklamayı yaptı:

“Her halükarda karşı karşıya kaldığım suçlamalar, özel hayatıma dair hukuki zeminde suç olmayan ithamlar olmanın çok ötesinde, madde ve cinsellik üzerinden menfaat temini gibi son derece onur kırıcı ve kişiliğime ağır saldırı niteliği taşıyan ölçüsüz suçlamalardır.”

Dosya yargıda olduğu için bu aşamada hüküm vermek, yorum yapmak ya da taraf olmak doğru değil.

Benim derdim başka… Ben işin gazetecilik tarafındayım.

Bir televizyon yorumcusu, Mehmet Akif Ersoy’un geçmişte muhalefete yönelik operasyonlarda takındığı tavrı hatırlattı. Yorumcuya göre Ersoy, ekranlarda sadece iddialara yer vermiş, savunmaları ya görmezden gelmiş ya da itibarsızlaştırmıştı. Yargılanan isimler daha mahkeme salonuna çıkmadan, kamuoyu önünde suçlu ilan edilmişti. Kısacası, tipik bir yandaş medya refleksiyle hareket edilmişti.

Bugün gelinen noktada insan şu soruyu sormadan edemiyor: Dün başkaları için sergilenen o kesin hükümlü dil, bugün kimin kapısını çalıyor? İşte tam da bu yüzden duruş şart.

Gazetecilik, rüzgâra göre şekil almak değil; güç kimdeyse ona yaslanmak hiç değil.

Sonuçta gerçekten düzgün, gerçekten bağımsız ve gerçek gazeteciliğe hepimizin ihtiyacı var. Adalet de öyle; sadece bize lazım olduğunda değil, herkes için gerektiğinde anlamlı.

Mesele mesleğin gereğini yapmak.

Aksi halde gazetecilik, gerçeğin peşinden koşan bir meslek olmaktan çıkar; siyasetin oyuncağı hâline gelir. Ve ne yazık ki bu, seçilen en kolay yoldur.