Çanakkale’de son iki haftada peş peşe yaşanan orman yangını felaketlerinin bıraktığı tahribat, ÇOMÜ’nün uzman ekibi tarafından uzaktan algılama teknikleriyle santimetre düzeyinde haritalandı. Üniversitenin araştırma grupları, sahadaki ekiplerle eşzamanlı çalışarak yanan alanların sınırını, şiddetini ve arazi üzerindeki etkisini sınıflandırdı. Çalışmanın ilk bulguları, yangın sonrası planlamaya ve sahadaki rehabilitasyon adımlarına doğrudan veri sağlayacak bir “yol haritası” niteliğinde.
Yangınların izi köy köy, vadi vadi haritalandı
Alevlerin ilk olarak 8 Ağustos’ta Sarıcaeli ile Bayramiç hattında yükseldiği, 11 Ağustos’ta Kepez çevresinde yeniden alevlendiği ve 16 Ağustos’ta Gelibolu’nun Tayfur kırsalında başlayıp Eceabat sınırına kadar ilerlediği gün gün kayda geçirildi. 9 Ağustos 14.30’da kontrol altına alınan ilk yangını 12 Ağustos ve 18 Ağustos tarihlerindeki diğer müdahaleler izledi. Sekiz gün içinde birbiri ardına yaşanan dört büyük olayda toplam 5 bin 236 hektar ormanlık alan zarar gördü. Haritalama, Bayramiç’in Saçaklı köyünden Kepez ve Güzelyalı’ya, Gelibolu kıyı hattından Eceabat yamaçlarına kadar geniş bir coğrafyada gerçekleştirildi; kırılgan vadiler, rüzgâr koridorları ve sırt hatları tek tek işlendi.
Beş kademeli hasar sınıflandırması sahaya iniyor
Üniversite, yanan alanları “yanmamış, düşük etkilenmiş, orta etkilenmiş, yüksek etkilenmiş ve çok yüksek etkilenmiş” olarak 5 kademeli indeks üzerinden sınıflandırdı. Bu yaklaşım, yalnızca yanık izini değil, toprak ve bitki örtüsü üzerindeki kalıcı etkileri de ortaya koyuyor. Ekip, 3 boyutlu koordinat tabanında, santimetre düzeyinde çözünürlük sağlayan veri setleri üretip arazi modeliyle çakıştırdı. Böylece eğim, bakı ve vadi-jeomorfolojisi gibi topografya değişkenleriyle yanıklık şiddeti arasındaki ilişki aynı harita paftasında okunabilir hale getirildi.
Santimetre düzeyinde veri, yeniden yeşertmede pusula olacak
Çalışmanın özünde, sahadaki karar vericilerin elini güçlendiren bir “operasyonel harita” yaklaşımı var. Uzaktan algılama ile türetilen “yanıklık” ve “yeşillik” göstergeleri, santimetre çözünürlük sayesinde şerit atlamadan, parsel ölçeğinde değerlendirme yapılmasına imkân tanıyor. Bu, “nerede tamamen doğal gençleşmeye bırakılmalı, nerede aktif dikim yapılmalı, nerede yalnızca erozyon kontrolü yeterli” gibi kritik sorulara sahada hızlı yanıt verilebilmesini sağlıyor. Üniversite yönetimi, bu veri tabanının “orman yangını master planı”na temel teşkil edeceğini vurguluyor.
Rektör Erenoğlu: Bilim, sahadaki kararı hızlandıracak
Çalışmayı değerlendiren ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, uydu görüntüleri ve drone destekli ölçümlerin eşgüdüm içinde yürütüldüğünü, verinin “anlık” üretildiğini belirterek “Yanan alanları yanmamış alandan çok hasarlı bölgelere kadar beş sınıfta ayrıştırdık; bu, yangın sonrası planlamanın omurgası olacak” mesajını verdi. Ekip, özellikle iğne yapraklı türlerin altındaki “yoğun örtü altı tabaka”nın alevlerin ilerleyişine nasıl hız kattığını harita üzerinde gösterirken, eğim ve rüzgâr etkisinin yerel cephelerdeki davranışı nasıl değiştirdiğini de karşılaştırmalı olarak ortaya koydu.