İddiaya göre Kayseri’de yaşayan lise öğrencisi 18 yaşındaki Cansel K., matematik öğretmeninin tecavüzüne uğradı.
Durumu arkadaşları ve okul yönetimi biliyordu.
Yönetim işin üstünü örtmek için çaba gösterdi.
Cansel'i arkadaşları dışında kimse umursamadı, sesini duymadı... Ya da duyuramadı.
Sonunda 18 yaşındaki çocukluğu yeni arkasında bırakmış bu genç kız yaşadıklarına daha fazla dayanamadı ve polis olan babasının tabancasını kafasına dayayıp tetiği çekti.
Cansel'in arkadaşları baktılar ki bu hazin son bile olayın duyulmasına yetmedi oturdular klavyenin başına ve sosyal medyayı ayağa kaldırdılar.
Arkadaşımızın yaşarken sesini duyan olmadı bari öldükten sonra anısına saygı gösterin, sorumluların peşine düşün dediler.
Amaçlarına ulaştılar da...
Şimdi söz konusu öğretmen tutuklandı, okul yönetiminde sorumlular görevden alındı, soruşturma sürüyor.
Daha tam olarak bu acı öykünün ayrıntılarını bilmiyoruz.
Yalnız şunu biliyoruz ki Cansel'in ailesi olaylardan en son haberi olan kişiler.
Bunu da basına verdikleri -mış'lı -miş'li ifadelerden anlıyoruz.
Aile de olayı arkadaşlarının anlattığı kadarıyla biliyor.
Eğer bu doğruysa, Cansel'i bir namlunun ucuna götüren biraz da bu yalnızlığı belki.
Çocuklarınıza, sizi anlamaya başladıkları yaşlardan itibaren başına ne gelirse gelsin ilk olarak sizinle paylaşmaları gerektiğini sürekli hatırlatmalısınız.
"Ne yaparsan yap, bizim kızacağımızı, üzüleceğimizi bilsen bile ne olursa olsun gel ve bize anlat. Seni her şartta koruyup kollayacağımızı bil." Çocuk bu cümlelerle büyürse, ayağına taş değse ilk koştuğu insan siz olursunuz böylece...
Bizim zamanımızın ebeveynleri bu konuda cehalette sınır tanımadıkları ve çocuk büyütmeyi, cezalandırmak, azarlamak, aşağılamak, ezmek zannettiklerinden bizler kayıp nesildik belki...
Ama artık zaman değişti.
Çocuk yetiştirme konusunda binlerce kitap elinizin altında... Eğitimler, seminerler, kurslar mahallenizde...
Çocuk büyütmek demek evin kedisini besler gibi önüne sadece yemek vermek değil... Ya da her istediğini alıp süslü püslü giydirmek...
Önemli olan çocuk sahibi olmak da değil aslında... Hayvanlar da ürüyor sonuçta... Önemli olan aile birliği bilinciyle, çocukla beraber kendini de büyütmek...
Anne-baba-çocuklar, birbirine sımsıkı sarılmalı ve dışarıdan gelen tehlikelere karşı birbirlerini her şartta koruyup kollamalı.
Çocuğunun başına taciz olayı geldiğinde sen bunu iş işten geçtikten sonra arkadaşlarından duymamalısın yani...
Cansel'in başına tam olarak neler geldiğini bilmiyoruz tabii... Ama olay bu haliyle çok hazin...
O okul yönetimi eğer gerçekten olayı biliyordu ve örtbas etmeye çalışıyordu ise, o zaman o eğitimcilerin (!) de bir daha okula dönmemeleri dileklerimizle...
***
Bir garip eylem
Arkadaş ben de bunu anlamıyorum ya...
Bir şeyi protesto etmek demek illa üstü başı açıp dolaşmak mı demek oluyor?
Dünyanın dokuz büyük şehrinde her yıl yapılan geleneksel ''pantolonsuz metro'' etkinliği bu yıl da coşkuyla kutlanmış!
Şehir hayatının monotonluğuna vurgu yapmak ve robotsu yaşamları protesto etmek için yapılıyormuş bu eylem.
Haydi diyelim ki bu zaten öyle çok da mühim bir mevzu değil...
Ama bir de gerçekten ciddi konularda, siyasette, toplumsal olaylarda 'ben şu an protesto ediyorum, beni tutmayın' deyip soyunanlara ne demeli?
Geçen haftalarda Okan Bayülgen'in programında 'hükümetin PKK'yla savaş politikasını protesto ediyorum' deyip sütyenle kalan kız mesela...
Bu kadar önemli bir mevzuyu sulandırmaktan başka bir iş yapmadı.
Soyunmanın nesi eylem ben anlamadım, anlamayacağım.
Protesto etmenin amacı sadece dikkat çekmek değil ki...
Dikkat çekerken alay konusu olursan o savunduğun fikre de zarar vermiş olursun.
Neyse biz dönelim metroya donla binme meselesine...
Umarım bu etkinlik Türkiye'ye sıçrama gafletinde bulunmaz.
Allah muhafaza diyorum bak... Olacakları düşünmek bile istemiyorum!