Türk siyasetinin son dönemdeki en sarsıcı olaylarından biri olan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) istifa ederek Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) katılması, beraberinde birçok soruyu ve iddiayı da getirdi. Bu transferin ardındaki sır perdesini, CHP'nin en etkili isimlerinden Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı'nı tehdit suçundan tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı ile cezaevinde yaptığı görüşmede araladı. Tezcan'ın anlattıkları, olayın sadece siyasi bir tercih değişikliği olmadığını, arka planında İzmir adaylığı hırsı, kıskançlık krizleri ve en önemlisi yolsuzluk iddialarına dair derin bir korkunun yattığını ortaya koyuyor.
Tezcan'a göre, Çerçioğlu'nun AKP'ye geçişindeki asıl kırılma, partinin kendisiyle ilgili bazı iddiaları öğrenmesiyle başladı. "Birkaç ay önce Aydın Büyükşehir Belediyesi'nde de Aziz İhsan Aktaş’ın iş birliği yaptığı ve bunlarla ilgili incelemeler olduğu bilgisi geldi" diyen Tezcan, bu bilginin kendisine sorulduğunu ve doğru olduğunun anlaşıldığını belirtti. Bu gelişmeler üzerine partinin, süreci anlamak ve destek olmak amacıyla bir adım attığını ifade etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek'in bizzat Çerçioğlu'na giderek, "Kendinden eminsen biz parti olarak arkanda dururuz, merak etme" dediğini aktaran Tezcan, bu güvenceye karşı aldığı tepkinin şok edici olduğunu söyledi. "Ancak panikledi. Muhtemeldir ki bir şey vardı."
Tezcan'a göre bu panik hali, Çerçioğlu'nun bir şeylerden korktuğunun en net göstergesiydi. Bu görüşmenin hemen ardından Çerçioğlu'nun telefonlarını genel merkeze kapadığını ve kendi ekibi üzerindeki baskıyı artırarak partiden istifalara zorlamaya başladığını öğrendiklerini belirtti. Hatta kendisini milletvekili yapan eski Aydın İl Başkanı'nın oğlunu bile partiden istifaya zorladığını iddia etti. Bu durum, Çerçioğlu'nun partiyle köprüleri atmadan önce kendi "kalesini" sağlama almaya çalıştığı şeklinde yorumlandı.
Sorunun fitilini ateşleyen izmir adaylığı arzusu
Bülent Tezcan, Çerçioğlu ile aralarındaki gerilimin kökeninin çok daha eskilere dayandığını ve asıl sorunun, Çerçioğlu’nun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olma arzusuyla başladığını anlattı. Tezcan, o dönem yaşananları şöyle aktardı: "Kendisi İzmir adayı olursa Aydın’ı kim alır diye sorduk kendisine. Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Güner’in adını verdi. Biz de Aydın’da bir anket yaptık ve Ömer Güner’in Aydın’ı rahatça alabileceğini gördük. Çerçioğlu da bir anket yaptırmış, o da aynı sonuca ulaşmış."
Ancak siyasi hesaplar her zaman istenildiği gibi sonuçlanmıyordu. İzmir parti teşkilatı, kendi içinden bir aday çıkarılmasını isteyince, Çerçioğlu'nun bu planı suya düştü. Bunun üzerine yeniden Aydın'a aday olan ve seçimi kazanan Çerçioğlu, Tezcan'a göre, kendi yerine önerdiği ve o dönem geçinebildiği tek ilçe başkanı olan Ömer Güner'i kıskanmaya ve onunla geçinememeye başladı.
Kendi önerdiği başkanla bile geçinemedi
Tezcan'ın iddialarına göre, Çerçioğlu'nun kontrolcü ve geçimsiz yapısı, bu süreçte daha da belirginleşti. "Çok kontrolcüydü; her şeyi kendi belirler, ilçeleri, ildeki parti yönetimini kendi oluşturmak isterdi. Öyle ki tüm başkanlarla kavga etti. Hep sorun yaşadı" diyen Tezcan, Ömer Güner'e karşı sergilenen tavrın bunun en net örneği olduğunu savundu.
İddialara göre Çerçioğlu, Güner'in kampanya sürecinde billboardlarını söktürdü, ortak projeleri durdurdu ve hatta daha da ileri giderek, Kuşadası’nda alttan alta İYİ Parti adayını destekledi. Büyükşehir ile Kuşadası Belediyesi'nin ortak işlettiği bazı plajlardan bile Kuşadası Belediyesi'ni "söküp attığını" belirten Tezcan, bu durumun Çerçioğlu'nun kendi siyasi ikbali uğruna parti disiplinini ve yerel ittifakları hiçe saydığının bir kanıtı olduğunu öne sürdü.
İmar baskısı iddiasına sert yanıt: 'Çamur atarak temize çıkamaz'
Özlem Çerçioğlu'nun parti değiştirmesinin ardından yayılan ve Bülent Tezcan'ın kendisine imar konusunda baskı yaptığı yönündeki dedikodulara da Tezcan, oldukça sert bir dille yanıt verdi. Bu iddiaların, asıl nedeni örtbas etmeye yönelik bir "çamur atma" taktiği olduğunu savunan Tezcan, şunları söyledi: "Ne diyecekti? ‘Ben yolsuzluk yaptım, bunun hesabını vermemek için korktum AK Parti’ye geçtim’ diyecek hali yok."
Bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu belirten Tezcan, "Açıklayabileceği tek bir şey olamaz. Partinin veya benim ondan hiçbir talebimiz olmadı, olamaz. İmar işi ise öyle imar meselesi demekle olmaz. Kimin işi, hangi ada, hangi parsel açıklasın. Öyle çamur atarak temize çıkamaz. Bizim çekinecek hiçbir şeyimiz yok" diyerek, Çerçioğlu'na hodri meydan dedi.
İktidarın koruma kalkanı ve tecrübeden çıkan ders
Gazeteci Fatih Altaylı ise röportajda kendi gözlemini aktararak, Çerçioğlu'nun "Cumhurbaşkanı’nın himayesi altında" olduğunu söylemesinin, aslında AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın korumasına sığındığının açık bir itirafı olduğunu belirtti. Altaylı, "Zaten AK Parti’ye katılan başkanlar hakkındaki savcılık soruşturmaları hemen durduruldu ve bu gizlenmiyor da… İktidar bunun bilinmesinden mutsuz ya da rahatsız değil, tam aksine bunun bilinmesini istiyor gibi bir hali var" diyerek, bu tür parti değişikliklerinin ardındaki "koruma kalkanı" mekanizmasına dikkat çekti.
Röportajın sonunda Bülent Tezcan, bu süreçten çıkardığı dersleri ve pişmanlıklarını da dile getirdi. İlk pişmanlığının, "Kimseyi bir görevde bu kadar uzun tutmamak lazım, en büyük yanlış bu" olduğunu söyledi. Ancak asıl özeleştirisi daha derindi: "Bu iddiaları duyduğumuzda kendisine sormak yerine parti olarak araştırmalı ve iddialarla ilgili bir şey bulursak biz onu partiden atmalıydık." Bu sözler, CHP'nin bu süreçte daha proaktif davranması gerektiğine dair bir iç hesaplaşma olarak yorumlandı ve siyasi kulislerde geniş yankı buldu.