Anımsadığım, Ağustos 2017'ydi. Çanakkale'de yaptığımız "Halk Arenası'' programı dönüşüydü.
Ayvalık'a yaklaşırken, Soruşturmacı Gazeteciliğin Ustası Uğur Dündar,
“Cunda'ya, Bekir Coşkun'a uğrayalım, onu görmeden buradan geçmeyelim” dedi.
Evine gittiğimizde uyuyordu. Sevgili Eşi Andree uyandırdı.
Bizi görünce çocuklar gibi sevindi. Hemen koyu sohbete koyulduk. Uğur Abi hemen birbirlerine yaptıkları şakalardan söz etti.
Ben, birlikte çalıştığımız Günaydın Gazetesi'ndeki yıllarımızdan söz ettim.
Onunla simgeleşmiş "Dokuzuncu Köy" köşesinden de...
****
Sık sık ağrılarından yakınıyordu o gün, özellikle geceleri uyuyamamaktan...
Denizi, "filozofa" benzettiği denizci dostlarını özlediğini, çok sevdiği kıyıda bağlı teknesini uzaktan seyretmeye kahrolduğunu da...
Okurlarının onu sorduğunu, yazılarını özlediğini anımsattık birara. Ve sorduk; "Bir yazar bu kadar nasıl sevilirdi? Okurla böylesi sıkı ilişki nasıl kurulurdu?” Yanıtı; "Çünkü ben de onları sevdim. Tek istediğim; sıcak o elleri. Nerede olursa tanırım." olmuştu.
Daha sonra portresine yer verdiğim "Aşina Yüzler" kitabımı gönderdiğimde de okuyunca çok mutlu olmuştu, telefon açmıştı.
Kitapla fotoğrafını da göndermişti sonra.
"Gözlerinden ve yüreğinden öpüyorum. Bekir Abin." mesajıyla...
****
Namusuyla gazetecilik yapanlar arasında ilk sıralardaydı Bekir Coşkun.
Mahkemelerde süründürüldü,
asla af dilemedi. Eğilip bükülmedi,
kimse ona “satılık kalem” diyemedi.
Hoşgörüsü, tevazusu muhteşemdi…
İnsanlara, olaylara o kadar esnek ve anlayışla yaklaşırdı…
Saygınlığı, ilkeli duruşu tartışılmazdı…
Katıksız yurtseverdi, “Cumhuriyetçi” kimliği ön plândaydı…
En çok paylaşılan yazılarından birinde şöyle yazmıştı;
“Ben Atatürk’ü sevmeyenleri de sevmem.
O bir insan değildir bizler için.
Bir ilkedir, bir idealdir, bir rejimdir, bir ülkedir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, medeniyettir.
Biz hepsine birden ‘Atatürk’ deriz.
Bu yüzden dilimizden
düşmez…”
****
Yine bir yazısındandır;
“Bu vatanın çiçekleri bitmez!
İstediğin kadar yol…
“Benim kalemim hep şefkat, merhamet, sevgi istedi…
Kine, nefrete, merhametsizliğe kızdım” yazandı…
Yüreği kadar büyüktü Bekir Abi!
"Toplumun yüreği olmayı" hak edecek kadar!
Hayvanlara da doğaya da tutkuyla bağlıydı. Onlar da Bekir Coşkun’a!
"Pako’'yu, "Postal''ı , "Suşi"yi, "Kartuş"u nasıl unuturuz?
****
30 Eylül 2020’deki Sözcü’de son yazısındandı şu satırlar;
“Yazı bilmem.
Yazarım yazı bilmem.
Bu yaz böyle geçti.
Gelecek yazı bilmem…”
Beş yıl önce “Eyvallah” dedi, gitti Bekir Abi…
****
Sevgiyi yok edenler dışında” bütün insanları, bütün canlıları sevmek gerektiğini düşünendi.
Vicdanın gözü, kulağı, sesiydi işte Bekir Coşkun.
Seni,
o hep gülümseyen yüzünle anımsayacağız
Yerin;
yüreğimizin sıcaklığı Bekir Abi.
Yazılarınla, kitaplarınla, anılarınla.
Ve bizler, Bekir Coşkun 'u çok sevenler, onu çok özleyecekler…