Takvimler 22 Eylül 2025'i, saatler ise 12:02'yi gösterdiğinde, Ege Bölgesi'nde milyonlarca insan, yerin derinliklerinden gelen ani bir sarsıntıyla irkildi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden peş peşe gelen verilere göre, sarsıntının merkez üssü Balıkesir'in Sındırgı ilçesiydi. Büyüklüğü 4.3 olarak ölçülen deprem, ilk belirlemelere göre yerin yaklaşık 11 kilometre gibi sığ bir derinliğinde meydana geldi. Bu sığ derinlik, depremin enerjisinin yüzeye daha etkili bir şekilde yayılmasına ve geniş bir coğrafyada hissedilmesine neden oldu.
Sarsıntı, merkez üssü olan Sındırgı'da ve Balıkesir il merkezinde şiddetli bir şekilde hissedilirken, dalga dalga yayılan etki çevre illerde de kendini gösterdi. Sadece birkaç saniye süren ancak ani ve vurucu bir etki yaratan sarsıntı, özellikle yüksek katlı binalarda oturan vatandaşlar arasında büyük bir korku ve paniğe yol açtı. Öğle saatlerinin sakinliği, bir anda yerini endişeli bekleyişe bıraktı. İlk şokun ardından milyonlarca insanın aklındaki tek soru aynıydı: "Acaba bu, beklenen büyük depremin bir öncüsü mü?" Neyse ki, ilerleyen dakikalarda AFAD ve yerel yönetimlerden gelen ilk bilgilerde herhangi bir can veya mal kaybı yaşanmadığı duyuruldu ve bu haber, endişeli bekleyişe bir nebze de olsa su serpti.
İzmir'den Manisa'ya yayılan korku dalgası
Balıkesir merkezli depremin en çok hissedildiği yerlerden biri de, yaklaşık 150 kilometre güneybatıda yer alan İzmir oldu. Kentin özellikle Bayraklı, Bornova ve Karşıyaka gibi zemin yapısı hassas ve yüksek katlı yapıların yoğun olduğu ilçelerinde sarsıntı net bir şekilde hissedildi. Evlerinde veya iş yerlerinde olan İzmirliler, kısa süreliğine ne olduğunu anlayamadı. Kimi avizelerin sallandığını, kimi ise oturduğu koltuğun altından kaydığını hissetti. Bu kısa süreli sarsıntı, özellikle 30 Ekim 2020'de yaşanan ve derin acılar bırakan büyük İzmir depreminin travmasını henüz atlatamamış olan kent halkı için acı hatıraları yeniden canlandırdı.
Sarsıntının hemen ardından sosyal medya platformları adeta birer haber merkezine dönüştü. "İzmir'de deprem mi oldu?", "Sallandık, çok korktuk" gibi mesajlar binlerce kez paylaşılırken, vatandaşlar AFAD ve Kandilli Rasathanesi'nin resmi hesaplarından gelecek verileri anbean takip etti. Telefon hatlarında kısa süreli yoğunluklar yaşandı, insanlar yakınlarını arayarak iyi olup olmadıklarını kontrol etme telaşına düştü. Benzer sahneler, depremin hissedildiği bir diğer komşu il olan Manisa'da ve Balıkesir'in diğer ilçelerinde de yaşandı. Bu durum, bölgenin sismik hareketliliğe karşı ne denli hassas ve psikolojik olarak ne denli hazırlıksız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.