Hangi İnsan Hakları?

Abone Ol

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İkinci Dünya Savaşının ağır koşullarının ardından 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul eder. İnsan Haklarının uluslararası düzeyde korunmasına yönelik ilk adımdır bu bildirge. Bildirgede tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür, onurlu yaşama hakkına sahip olmaları öngörülmekte.
Bildirinin özünde insan hakları ihlallerinin son bulduğu bir dünyada yaşama temennisi öne çıkmakta. Her türlü ön yargının, ayrımcılığın ve şiddetin son bulduğu, her bir yurttaşın eşit haklar temelinde haklarından yararlandığı bir dünya modeli çizilmekte.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde 'Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkına haizdir' (Madde 7 ) denmekte. Beyannamede 'Her şahsın kendine Anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı filli netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır’ (Madde 8) ibaresi yer almakta. Madde 9 ise şöyle; 'Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez.' Beyannamede ayrıca 'Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır' (Madde 11) açıklaması yer almakta. 16.Madde ise şöyle; 'Evlenme akdi ancak müstakbel eşlerin serbest ve tam rızasıyla yapılır.' 'Her ferdin fikirlerini açıklamak hürriyeti hakkı vardır. Bu hak, ferdin malumat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.' şeklindeki maddesi de Beyannamede 19.madde olarak yer almakta.

İnsan hakları Evrensel Beyannamesi'nde ayrıca kadın ve çocukları koruyan, şiddete karşı çıkan maddeler de yer almakta.
Beyannameyi 27 Mayıs 1949'da onaylayan ülkemiz, 2025 yılında bu beyannamenin neresinde acaba? Yasaklar, hapisler, yargısız infazlar, şiddet, orantısız güç kullanımı, biber gazları, cinsiyet ayrımı, namus cinayetleri, kadınlara ve çocuklara şiddet, yok sayılan masumiyet karineleri ülkenin gündeminden hiç düşmüyor. En temel insan haklarında ihlaller yaşanmakta. Yasal koşullara aykırı yakalama, gözaltı ve tutuklamalar koruma önlemleri olmaktan çıkıp cezalandırma yöntemi haline gelmekte. İhlaller yaygınlık kazanırken sıradanlaşmakta, olağanlaşmakta.
İnsan haklarının, kuvvetin adalete hükmettiği yerde değil, kuvvetin adaletin emrinde tutulduğu toplumlarda var olabileceği göz ardı ediliyor. Fransız düşünür, yazar, yargıç Montesquieu bir tek kişiye yapılan haksızlığın, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdit olduğuna işaret eder.
Yalnzca bir tweet atanın, sokak röportajında hem röportaj yapanın hem yapılanın tutuklandığı, çizdiği karikatürden, yaptığı heykelden dolayı hapse atılan, her gün kadın cinayetlerinin yaşandığı, altı yaşında çocukların evlendirildiği bir toplumda İnsan Hakları Beyannamesi'ni imzalasanız ne olur? İmzalamasanız ne olur?
Usta Ozan Nazım, İnsan Hakları'nı iki dizede ne kadar güzel özetlemiş;
''Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşçesine...''
İnsan Hakları’nın uluslararası düzeyde korunmasına yönelik ilk adımı oluşturan Birleşmiş Milletler kararının bir gün bu güzel ülkede de tam anlamıyla uygulanacağı umuduyla büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerine kulak verelim;
'' İnsan hakları uygar yaşamın temelidir, çağımızın değeridir. Güvencesi demokrasidir...''