Türkiye ekonomisinin en önemli göstergelerinden biri olan dış ticaret rakamları, Temmuz ayında sevindirici bir performans sergilerken, yılın geneline yayılan tablo ise temkinli bir iyimserliği beraberinde getirdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle hazırlanan ve bu sabah kamuoyuyla paylaşılan Temmuz 2025 dönemi geçici dış ticaret verileri, ihracatçıların yüzünü güldüren sonuçlar ortaya koydu. Genel ticaret sistemine göre, Türkiye'nin ihracatı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,0 gibi dikkat çekici bir oranda artarak 24 milyar 938 milyon dolara ulaştı. Buna karşılık, ithalattaki artış ise yüzde 5,4 ile daha sınırlı kalarak 31 milyar 383 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu olumlu tabloya rağmen, yılın ilk yedi ayını kapsayan döneme bakıldığında ise dış ticaret açığının büyümeye devam etmesi, ekonominin yumuşak karnı olan cari açık sorununa dair endişeleri canlı tutuyor.
Temmuz'da yüzler güldü: ihracat coştu, açık daraldı
Ekonomik aktivitenin ve küresel talebin seyrine ilişkin önemli ipuçları barındıran Temmuz ayı verileri, özellikle ihracat performansıyla moral verdi. İhracattaki yüzde 11'lik artış, hem Avrupa'daki ana pazarlardaki toparlanmanın hem de Türk sanayicisinin rekabet gücünü koruduğunun bir işareti olarak yorumlandı. İthalattaki artışın ihracatın gerisinde kalması ise, dış ticaret dengesinde pozitif bir gelişmeyi tetikledi. Temmuz ayında dış ticaret açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,8 oranında azalarak 7 milyar 305 milyon dolardan 6 milyar 444 milyon dolara geriledi. Bu daralma, ekonominin en kırılgan noktalarından biri olan döviz ihtiyacı üzerindeki baskıyı bir miktar hafifletti. Dış ticaretin bir diğer önemli sağlık göstergesi olan ihracatın ithalatı karşılama oranı da bu dönemde önemli bir iyileşme gösterdi. 2024 yılının Temmuz ayında yüzde 75,5 olan karşılama oranı, bu yılın aynı ayında 4 puanlık bir artışla yüzde 79,5'e yükseldi. Bu, Türkiye'nin yaptığı her 100 dolarlık ithalata karşılık yaklaşık 80 dolarlık ihracat yapabildiği anlamına geliyor.
Enerji ve altın hariç performansta güçlü sinyal
Dış ticaret verilerini daha sağlıklı analiz edebilmek için ekonomistlerin yakından takip ettiği "enerji ve altın hariç" rakamlar, Temmuz ayındaki tablonun daha da parlak olduğunu ortaya koyuyor. Enerji fiyatları ve altın ithalatı gibi aşırı değişken ve konjonktürel kalemler dışarıda bırakıldığında, Türkiye ekonomisinin çekirdek üretim ve ihracat gücü daha net bir şekilde görülüyor. Bu hesaplamaya göre, enerji ve parasal olmayan altın hariç ihracat, Temmuz ayında yüzde 12,8 gibi çok daha güçlü bir artışla 23 milyar 108 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde enerji ve altın hariç ithalat ise yüzde 7,7'lik daha sınırlı bir artışla 25 milyar 289 milyon dolarda kaldı. Sonuç olarak, bu iki değişken kalem hariç tutulduğunda, Türkiye'nin dış ticaret açığı Temmuz ayında sadece 2 milyar 181 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu durum, enerji maliyetleri dışarıda bırakıldığında Türkiye'nin üretim ekonomisinin kendi kendine yetmeye çok daha yakın bir performans sergilediğini gösteriyor.
Yedi aylık karne düşündürüyor: kümülatif açık büyümeye devam ediyor
Temmuz ayında yaşanan bu olumlu gelişmelere rağmen, 2025 yılının genel tablosuna bakıldığında ise endişe verici göstergeler varlığını sürdürüyor. Yılın ilk yedi ayını (Ocak-Temmuz) kapsayan döneme ait kümülatif veriler, dış ticaret açığının geçen yıla göre artmaya devam ettiğini ortaya koydu. Bu dönemde ihracat yüzde 5,1 artışla 156 milyar 317 milyon dolara ulaşırken, ithalat ise yüzde 6,9'luk daha hızlı bir artışla 212 milyar 220 milyon dolara çıktı. İthalatın ihracattan daha hızlı artması sonucunda, yedi aylık dış ticaret açığı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,2 oranında artarak 49 milyar 809 milyon dolardan 55 milyar 903 milyon dolara yükseldi. Yıllık bazda açığın büyümesi, Türkiye ekonomisinin döviz ihtiyacını ve dış finansmana olan bağımlılığını artırarak makroekonomik istikrar üzerinde bir risk unsuru olmaya devam ediyor. Aynı şekilde, yedi aylık dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 74,9'dan yüzde 73,7'ye gerileyerek olumsuz bir tablo çizdi.
Ticaretin rotası: alım çin'den, satım almanya'ya
Ülkelere göre dış ticaret verileri, Türkiye'nin geleneksel ticaret ortaklarının konumunu koruduğunu, ancak ithalattaki bağımlılık yapısının değişmediğini gösteriyor. Temmuz ayında ihracatta zirve, her zaman olduğu gibi en büyük ticari partnerimiz olan Almanya'nın oldu. Almanya'ya 1 milyar 970 milyon dolarlık ihracat yapılırken, onu sırasıyla Birleşik Krallık, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve İtalya takip etti. İhracatta ilk 5 ülkenin toplam içindeki payı yüzde 31,4 oldu. İthalat cephesinde ise zirvedeki isim değişmedi: Çin. Temmuz ayında Çin'den yapılan ithalat 4 milyar 638 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, Türkiye'nin Çin'e sattığından katbekat fazla mal aldığını ve bu ülkeye karşı devasa bir dış ticaret açığı verdiğini bir kez daha gözler önüne serdi. İthalatta Çin'i, büyük ölçüde enerji alımlarından dolayı Rusya Federasyonu ve sanayi ürünleri alımlarından dolayı Almanya izledi. İlk 5 ülkeden (Çin, Rusya, Almanya, ABD, İtalya) yapılan ithalatın, toplam ithalatın yüzde 46,2'sini oluşturması, ithalattaki yoğunlaşmanın ihracattan daha fazla olduğunu gösteriyor.
Teknolojide makas açılıyor: katma değerli üretimde yol almamız şart
TÜİK verilerinin en yapısal ve üzerinde durulması gereken sonuçlarından biri de, Türkiye'nin dış ticaretinin teknoloji yoğunluğuna ilişkin veriler. Rakamlar, Türkiye'nin hala ağırlıklı olarak orta-düşük ve orta-yüksek teknolojili ürünler ihraç ettiğini, ancak yüksek teknolojili ürünleri ithal ettiğini gösteriyor. Temmuz ayında, toplam ihracatın yüzde 95,5'ini oluşturan imalat sanayi ürünleri içinde, yüksek teknolojili ürünlerin payı sadece yüzde 4,2'de kaldı. Buna karşılık, imalat sanayi ürünleri ithalatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bu tablo, Türkiye'nin kilogram başına daha ucuz ürünler satıp, daha pahalı ve katma değeri yüksek teknolojik ürünler satın aldığını, bunun da dış ticaret açığının yapısal nedenlerinden biri olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomistler, Türkiye'nin dış ticaret açığını kalıcı olarak kapatabilmesi için, ihracatın yapısını değiştirecek, yerli ve milli teknoloji üretimini destekleyecek ve katma değerli ürün ihracatını artıracak yapısal reformlara odaklanması gerektiğinin altını çiziyor.