Yağmur KARADAĞ/İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, 9 Eylül TV’de Yazı İşleri’nin konuğu oldu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, İGC Saymanı, Gazeteci Tolga Albay, 9 Eylül Gazetesi Sorumlu Müdürü Serdar Yılmaz ve 9 Eylül İnternet Haber Sitesi Sorumlu Müdürü Mustafa Cem Özer’in yer aldığı programda; İzmir Limanı’nın geleceği, denizcilik yatırımları, çevre sorunları ve bölgedeki lojistik planlamalar, yatırımlar ele alındı.
“İZMİR LİMANSIZ DÜŞÜNELEMEZ”
İzmir’in denizle kurduğu tarihi bağa dikkat çeken DTO İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, limanların bir kentin medeniyet göstergesi olduğunu vurguladı. Başkan Öztürk, “Liman yoksa medeniyet yok demektir. Tarihte tüm medeniyetlere baktığınızda her birinin denize açılan bir limanı vardır. Herkes ‘İzmir’in 8 bin 500 yıllık bir mazisi var’ der ama mesela Efes Limanı artık yok. Nedeni belli: Yatırımlar yapılmamış, bakılmamış. İzmir Limanı da maalesef benzer bir kaderi yaşıyor. İzmir’de liman olduğu için üniversiteler var, üniversiteler olduğu için liman da var. Bunları birbirinden ayıramazsınız, ayırmamalısınız” dedi.
YILLARDIR İHMAL EDİLİYOR, KIYMETİNİ BİLEMEDİK
Başkan Öztürk, İzmir Limanı’nın yıllardır ihmal edildiğini belirterek, “Uzun süre yatırım yapılmadı, ilgilenilmedi. Bakmazsanız çiçek bile solar. Su vermezseniz, toprağını deşelemezseniz ölür. İzmir Limanı’na da aynısı oldu. İzmir Limanı, Türkiye’nin ikinci büyük limanı. Yirmi altı tane rıhtımı var. Her türlü yüke ve yolcuya hizmet edebilen bir liman. Ama bakın Türkiye’de hiçbir liman İzmir Limanı gibi değildir. Ya konteyner terminalidir ya kruvaziyer ya dökme. İzmir Limanı ise hepsidir. Elimizde bir hazine var ama biz İzmirliler olarak kıymetini bilemedik” diye konuştu.
“ARTIK ÖZELLEŞTİRME KAÇINILMAZ”
İzmir Limanı’nın bugünkü halinden çıkması için tek yolun özelleştirme olduğunu vurgulayan Başkan Öztürk, “2007 yılındaki özelleştirme sürecinde İzmirliler karşı çıktı, ben de karşı çıktım. Ben iyimserim ama artık kamunun tek başına bu işi yapması mümkün değil. 2007’de Pire Limanı’na Çinliler yatırım yaptı. Dünyanın en önemli limanlarından biri haline geldi. Şimdi yılda 7,5 milyon konteyner elleçliyorlar. 2007'de Mersin Limanı'nı da özelleştirildi. Yatırım geldi. Rıhtımlar büyütüldü. Rıhtımlarda bakım onarımlar yapıldı. Yeni makineler alındı. O dönem İzmir Limanı için de benzer bir vizyon kurulabilirdi. Fakat biz fırsatı kaçırdık. Şu an İzmir Limanı'ndaki personel sayısı inanılmaz derecede az. Yatırımlarına baktığınız zaman son derece limitli. Hatta sıfıra yakın. Bilerek ölüme terk edildi demem boşuna değil. 2007’deki başarısız özelleştirme olmasaydı bugün İzmir Limanı bu halde olmazdı. Artık özelleştirilmeden bu limanı kurtaramayız. Ama bu defa şartname çok iyi hazırlanmalı, işi bilen, uzun vadeli düşünen bir yatırımcıya verilmelidir” dedi.
“BİR DEFALIK YATIRIM YETMEZ, SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALI”
İzmir Limanı’nın rehabilite edilebileceğine dikkat çeken ve Kuşadası örneğini veren Başkan Öztürk, “Kuşadası'ndaki liman tamamıyla kurvaziyer sektörüne odaklanmış bir işletmeci tarafından işletiliyor. Dünyada 25 tane terminalin de aynı zamanda işleticisi. Odaklandığı sadece kurvaziyer. Onun için yapılması gereken her adımı atıyor. Pazarlama yapıyor, fuarlara katılıyor, çalışanları o profesyonellikte buluyor. İzmir Limanı'nı da bu anlamda toparlamak lazım. Bu işi yapacak gruplar Türkiye’de var. Dünyada önemli limanlar işleten Türk yatırımcılar var. Belki ücretsiz bile devredilebilir ama şartlar doğru olmalı. Bu iş sürdürülebilir olmalı. Bir defalık yatırım yetmez, sürekli yenileme gerekir” dedi.
“LİMANI KAPATMAK, İZMİR’İN KALBİNİ DURDURMAK OLUR”
Limanın kaderine sadece devletin değil, İzmir halkının da yön vermesi gerektiğini söyleyen Başkan Öztürk, “Bu liman İzmir’in nefesidir. İzmir halkının vereceği bir karar olmalı. Bir anket yapılsa, ‘Liman kalsın mı, kalksın mı?’ diye sorulsa eminim İzmirliler limanlarının kalmasını ister. Çünkü dünya şehirlerinin çoğunda limanlar şehrin tam göbeğinde. Onlar çözümlerini bulmuş, biz neden bulmayalım? Liman çevresinde inanılmaz gayrimenkul yatırımları var, gökdelenler yükseliyor. Ama limanı kapatmakla ne kazanacağız? İzmir Limanı’nı kapatmak, İzmir’in kalbini durdurmak olur. Yerli yatırımcı çözebilir, yeter ki biz İzmirliler sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.
“KÖRFEZ’İN KİRLİLİĞİ İZMİR’İN KANAYAN YARASI”
İzmir Körfezi’nde yaşanan kirlilik konusunda da çarpıcı tespitler yapan Başkan Öztürk, “Bayraklı’da oksijen sıfır, azot oranı inanılmaz yüksek. Balığın yaşama şansı yok. Deniz kaynaklı kirlilik oranı yüzde üçü geçmiyor. Yüzde 95 kara kaynaklı. Yani atıklarımızı arıtmadan körfeze veriyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi arıtma tesisleriyle ilgili adımlar atıyor. Ama o kadar hor kullanmışız ki Körfez’i, toparlamak zaman alacak. Biz de sivil toplum olarak farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Okullarda denizcilik kulüpleri kurduk. Çocuklara denizin ne kadar önemli olduğunu anlatıyoruz” dedi.
“BAŞKAN ÖZGENER ÖNDERLİK YAPARSA BU İŞİ ÇÖZERİZ”
Programda, Kemalpaşa Lojistik Üssü ve Aliağa Limanları ile bağlantılı yatırımlara da değinen Başkan Öztürk, “Kemalpaşa Lojistik Merkezi çok önemli bir proje. Limanla demiryolu bağlantısı var. Dolayısıyla İzmir Limanı'nı Kemalpaşa'dan ayrı tutmak mümkün gözükmüyor. Hem Aliağa Limanları'na hem İzmir Limanları'na besleyici rolünde olacağı için İzmir Limanı'nı ayrı görmemek gerektiğini düşünüyorum. İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener bu konuda önderlik yapabilir ve ben son derece mutlu olurum. Çünkü o önderliği yaptığı zaman bu işi çözeriz” diye konuştu.
“İZMİR’E YENİ BİR MİSYON BİÇMEK YANLIŞ OLUR”
İzmir’e ve denizciliğe duyduğu sevgiyi de dile getiren Başkan Öztürk, “İzmir Limanı’nı bu saatten sonra kapatıp kente limansız bir misyon biçmek yanlış olur. Elimizdeki değeri mutlaka değerlendirmeliyiz. Limanlar birer barometredir; üretimin, ticaretin, ihracatın göstergesidir. Maalesef İzmir’e şu an küçük ölçülerdeki gemiler gelebiliyor. Çünkü şu an derinlik -11. Dolayısıyla -11 draftı olan gemiler İzmir Limanı'na geliyor. Ama Aliağa'da böyle bir problem yok. Her geçen gün Aliağa’da bir trafik artışı var. Bu açıdan İzmir, limanıyla var. Bunu korumalıyız” ifadelerini kullandı.
“YUNAN ADALARI SEFERLERİ TEK TARAFLI İŞLİYOR”
Ege kıyılarında son dönemde artan Yunan Adaları seferlerine de değinen Öztürk, şu şekilde konuştu:
“Ege kıyılarında işler iyi gidiyor gibi görünüyor ama Yunan Adaları seferleri konusu beni rahatsız ediyor, açık ve net söylüyorum. Bunun siyasi yönüne bakmıyorum, ekonomik yönüne bakıyorum. Herkes turizm gelirinden bahsediyor ama kimse turizm giderinden söz etmiyor. Şu anda bir buçuk milyon Türk vatandaşı Yunan Adalarına gidiyor ve bu tamamen tek taraflı işliyor. Adalar pahalı olmasına rağmen, Türkiye’ye göre hala ucuz kalıyor. Bu tablo düşündürücü. Antalya yılda 18 milyon turist ağırlarken İzmir’e sadece 1 milyon kişi geliyor. Oysa Tunç Soyer zamanında bu rakam 1 milyonu buluyordu. İzmir’in turizm potansiyeli büyük ama liman altyapısı yetersiz. Önce liman sorununu çözmemiz gerekiyor, çünkü kruvaziyer turizmini ancak böyle canlandırabiliriz.”
“YENİ DÖNEMDE ADAY DEĞİLİM”
Programda Öztürk, İMEAK DTO İzmir Şubesi’nde yeni dönem için aday olmayacağını da açıklayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Ben Türkiye’ye borçluyum, denizciliğe borçluyum. Eşim İzmirli, İzmir’e de borçluyum. Bu görevler gönüllülük esasına dayanıyor, para kazandığımız işler değil. Aksine çokça kendimizden veriyoruz. Elimden geleni yaptım. Ama yeni süpürge iyi süpürür. Yeni genç isimler gelmeli. Uzun soluklu yönetimlerde hep körlük oluşuyor.”