Türkiye'yi yasa boğan ve beş küçük kardeşin hayatını kaybettiği yangın faciasının davasında karar çıktı. İzmir'in Selçuk ilçesinde 11 Kasım 2024 tarihinde meydana gelen elim olayda, 1 ila 5 yaşlarındaki beş çocuğunu evde bırakıp kısa süreliğine dışarı çıkan ve çıkan yangın sonucu evlatlarını kaybeden anne S.M.A.'nın yargılandığı davada mahkeme, annenin yaşadığı acıyı en büyük ceza kabul etti. Torbalı Ağır Ceza Mahkemesi, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma" suçundan yargılanan anne hakkında "ceza verilmesine yer olmadığına" karar vererek, adli kontrol tedbirlerini de kaldırdı.
Mahkemede gözyaşları sel oldu
Torbalı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması, dramatik anlara sahne oldu. Duruşmaya tutuksuz sanık anne S.M.A. ve taraf avukatları katılırken, başka bir suçtan cezaevinde bulunan baba H.A. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Gözyaşları içinde savunmasını yapan acılı anne S.M.A., eşinin cezaevinde olması nedeniyle evin geçimini tek başına üstlendiğini ve akşamları hurda toplamak için dışarı çıktığını anlattı. Olay günü de çocukları en fazla 20-25 dakika yalnız bıraktığını söyledi.
"Çocuklarım üşümesin diye sobayı açtım"
Mahkeme heyetine olayı anlatırken zorlanan anne, facianın yaşandığı geceyi şu sözlerle dile getirdi: "Olay günü evden çıkarken çocuklarım hastaydı, üşümesinler diye elektrikli sobayı tek ayarda açtım. 20 dakika kadar dışarıda kaldım. Hurdaları bir tüccara götürüp hemen dönecektim. Çocuklarımın ölümünden sonra psikolojik tedavi görmeye başladım, ilaçlarla ayakta duruyorum." Sobanın daha önce hiç devrilmediğini belirten anne, "Evden çıkmadan bütün çocuklarımı uyutmuştum. En küçüğü tam uyumamıştı, yarı uyur vaziyetteydi. Sobayı o devirmiş olabilir. Ben çocuklarımı çok seviyordum. Başlarına böyle bir şey gelmesini asla istemezdim. Kötü niyetim veya dikkatsizliğim yok, tek amacım onların üşümemesiydi" diyerek feryat etti.
Cezaevindeki babadan eşine destek: "Şikayetçi değilim"
Duruşmanın en dokunaklı anlarından biri de cezaevinden SEGBİS ile bağlanan baba H.A.'nın ifadesi oldu. Eşinden şikayetçi olup olmadığı sorulan baba, gözyaşları içinde eşine destek çıktı. Hurdacılık yaparak geçimlerini zar zor sağladıklarını belirten baba, "Eşim kötü niyetle davranmamıştır ve dikkatsiz değildi. Çocuklara bakmaya, onları büyütmeye çalışıyordu. Benim yokluğumda tek başına mücadele etti. Sanık eşimden şikayetçi değilim" diye konuştu. Babanın bu sözleri, salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu.
Savcı ceza istedi, anne son sözünde beraatini talep etti
Duruşmada mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, sanık annenin "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma" suçundan cezalandırılmasını, ancak cezada indirim yapılmasını talep etti. Karar öncesi son sözleri sorulan anne S.M.A.'nın sözleri ise mahkeme salonundaki herkesin yüreğini dağladı: "Böyle bir şey olacağını bilsem ben de onlarla uyurdum. Onların karnını doyurmak için dışarı gitmek zorundaydım, yoksa o gün aç kalırdık. Beraatimi istiyorum. Çok üzgünüm, şimdi çocuklarımı düşününce aklıma toprak kokusu geliyor."
Mahkeme heyeti, yaptığı değerlendirmenin ardından sanık annenin olayda "bilinçli taksiri" olmadığına, çocuklarının ölümü nedeniyle zaten en büyük üzüntü ve acıyı yaşadığına kanaat getirerek, ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. Bu kararla birlikte anne hakkındaki tüm adli kontrol tedbirleri de kaldırılmış oldu.