Türkiye’de 20 milyonu aşkın öğrenci, 1 milyondan fazla öğretmen ve yüzbinlerce eğitim çalışanı, yeni eğitim-öğretim sezonuna hazırlanıyor. Ancak ekonomik kriz, özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarını okula göndermesini giderek zorlaştırıyor. İzmir’in Basmane semtinde yaşayan Anne Gülhan Çiçek,'in tek isteği çocuklarını okutabilmek. Ancak artan okul masrafları ve maddi imkânsızlıklar karşısında çaresiz. Onun hikâyesi, eğitim sezonu öncesi milyonlarca dar gelirli ailenin ortak derdini gözler önüne seriyor
DAR GELİRLİ AİLELERİN YÜKÜ AĞIRLAŞIYOR
Yeni eğitim-öğretim sezonu öncesinde, kırtasiye malzemeleri, okul kıyafetleri ve ayakkabı fiyatlarındaki yükseliş, ailelerin bütçelerini zorluyor. Üç çocuk annesi Gülhan, eşi kahvede çalışmasına rağmen faturaları ödemekte zorlanıyor ve okul masraflarını karşılayamıyor. Önceki yıllarda dernek yardımıyla eksikleri tamamlayabilen anne, bu yıl herhangi bir destek bulamadı. Gülhan’ın çocuklarından biri ortaokula, biri ilkokula başlayacak, en büyüğü ise engelli. İlkokul mezunu anne, kendi eğitim hayatını tamamlayamamanın özlemini çocuklarında yaşamak istiyor. Ancak ağır yaşam koşulları, bu hayalini gerçekleştirmesine engel oluyor.
ANNE ÇARESİZLİĞİNİ ŞÖYLE ANLATIYOR
“Ben okula gidemedim, ama çocuklarım okusun isterdim. Bu yıl bir çocuğumu zar zor okula göndereceğim, diğerini ise masraflar yüzünden göndermemeyi düşünüyorum. Ne beslenmelerini hazırlayabiliyorum ne de çantalarını eksiksiz tamamlayabiliyorum. Pazara bile gidemiyorum. Dün o kadar çok ağladım ki… Çocuklarımı okutmak istiyorum, ama bu yükün altından kalkamıyorum.
“YETKİLİLERE SESLENİYORUM”
“Artık çocuklarımı okula göndermeyecek duruma geldim. Onların eğitim almasını istiyorum ve bu konuda devletimden ve büyüklerimizden yardım bekliyorum. Çalışabileceğim herhangi bir iş yapmaya hazırım; evde iplik temizleme, boncuk işi veya ne olursa. Tek istediğim, çocuklarıma daha iyi bir hayat sunabilmek. Zorunlu eğitim var deniyor, o zaman devlet benim gibi çocuklarını okutmak isteyen ailelerin yanında olmalı.” Gülhan’ın yaşadıkları, Türkiye’de dar gelirli ailelerin eğitim masrafları karşısında yaşadığı güçlüklerin en çarpıcı örneklerinden biri.
VELİ-DER BAŞKANI ÖZEL DEMECİ
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat durumu şöyle özetliyor, “Bugün parası olmadığı için çocuğunu okula gönderemeyen veliler artık bir ‘istisna’ değil, ülkemizin acı gerçeği. Okula yemek götüremediği için aç kalan çocuklar, bu ülkenin sorunu değilse kimin sorunudur. Anayasal güvence altında her çocuğun eşit, özgür ve bilimsel eğitim alma hakkı var. Ancak okul öncesinden başlayan yüksek ücretler ve artan kırtasiye masrafları, dar gelirli aileler için telafisi mümkün olmayan eşitsizlikler yaratıyor. Öğrenciler uzun okul saatlerinde temiz suya erişmekte zorlanıyor, beslenme ve kantin ihtiyaçları karşılanamıyor. Kırtasiye, okul kıyafeti ve benzeri masraflar üç çocuklu bir aile için 10-15 bin lirayı bulan ek yükler doğuruyor. Bu tabloya bağlı olarak devamsızlık oranları artmış, özellikle kız çocukları eğitimden uzaklaşmış ya da aileler zorunlu eğitimi sürdürebilmek için çeşitli tedbirler almak zorunda kalmıştır. Taleplerimiz nettir: Çocuklarımız yalnızca okula gitmemeli; gidiş gelişten beslenmeye, kıyafetten temiz suya, etüt olanaklarından yeterli öğretmen ve yardımcı hizmet personeline kadar tüm ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu temel bir eğitim hakkıdır.”
DAR GELİRLİ AİLELERİN SESİ
Gülhan ve benzeri ailelerin yaşadıkları, Türkiye genelinde milyonlarca ailenin eğitim masraflarını karşılamakta yaşadığı sıkıntıları ortaya koyuyor. Çocuklarını okutmak isteyen ancak maddi imkânlarla boğuşan bu aileler, yeni eğitim sezonu öncesi devlet ve hayır kurumlarından daha fazla destek bekliyor.