İZMİR GÜNCEL

İzmirli kadınlar dümeni farkındalığa kırdı: Meme kanserine karşı güç birliği

İzmir’de kadınlar, Medicana International İzmir Hastanesi tarafından düzenlenen “Dümeni Farkındalığa Kırıyoruz” etkinliğinde meme kanserine dikkat çekti. Bergama Vapuru’nda gerçekleşen buluşmada uzman doktorlar, erken tanının önemine vurgu yaparken kadınlar hem bilgilendi hem de İzmir Körfezi’nde umut dolu bir yolculuğa çıktı.

Abone Ol

Medicana International İzmir Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında anlamlı bir etkinliğe imza attı. “Dümeni Farkındalığa Kırıyoruz” başlıklı söyleşi, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZDENİZ’in desteğiyle, kentin simgesi Bergama Vapuru’nda gerçekleştirildi.

Yaklaşık 200 kadının katıldığı etkinlikte hem bilgilendirme hem de moral dolu bir atmosfer hakimdi. Katılımcılar, İzmir Körfezi’nin eşsiz manzarası eşliğinde meme kanseriyle ilgili farkındalık kazanırken, uzman doktorlardan birebir bilgi alma fırsatı buldu.

Prof. Dr. Topgül: “Kansere karşı ilk adım, sigarayı bırakmak”

Etkinlikte konuşan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Koray Topgül, kansere yol açan risk faktörlerine dikkat çekti. Topgül, özellikle sigara, alkol, obezite ve gereksiz hormon ilaçları kullanımının meme kanseri riskini artırdığını vurguladı.

Kadınlar menopoza girdikten sonra yağ hücreleri östrojen salgılamaya başlıyor. Östrojene uzun süre maruz kalmak, kansere yakalanma olasılığını yükseltiyor. Ayrıca yaşın ilerlemesi, kanser riskini tamamen ortadan kaldırmaz. 70 yaşında da meme kanseri görülebilir,” dedi.

Topgül, temizlik ve kozmetik ürünlerinde bulunan kimyasalların da kanserojen etkiler taşıyabileceğini belirterek, bu maddelere karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.

Erken tanı hayat kurtarıyor

Prof. Dr. Topgül, meme kanserinde erken teşhisin hayati öneme sahip olduğunu vurguladı:
Erken tanı alan hastaların yüzde 90’ı iyileşiyor. Çoğu zaman kemoterapi bile almadan yalnızca cerrahi müdahale ile tedavi mümkün olabiliyor. Bu nedenle düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi gerekiyor.”

Topgül, 20 yaşından itibaren kadınların kendi kendine elle muayene yapması gerektiğini hatırlattı ve bunun özellikle adet döneminden 5-6 gün önce yapılmasının en uygun zaman olduğunu söyledi.

Mamografi genç yaşlarda önerilmese de 35-40 yaşından itibaren rutin olarak yaptırılmalı. Mamografi zararlı değildir; günlük hayatta maruz kalınan radyasyon miktarıyla benzer düzeydedir. Getirdiği fayda, olası risklerin çok üzerindedir,” ifadelerini kullandı.

Uzm. Dr. Keser: “Gençlerde kanser oranı artıyor”

Etkinlikte söz alan Medikal Onkoloji Uzmanı Uzm. Dr. Murat Keser, dünyada ve Türkiye’de kanser yaşının giderek düştüğüne dikkat çekti.
“Artık 20’li yaşlarda bile çok sayıda meme kanseri vakası görüyoruz. Türkiye’de 40 yaş altı kanser vakalarının oranı, bazı Avrupa ülkelerinin bile üzerinde. 2030 yılına kadar dünya genelinde en az 40 milyon kişiye kanser tanısı konulacağı öngörülüyor,” dedi.

Keser, stresin kanser üzerindeki etkisine dair bilimsel bulguların sınırlı olduğunu ancak stresin vücudu yorduğunu ve savunma sistemini zayıflatabildiğini belirtti.
“Stres doğrudan kanser nedeni değildir ama vücudun alarm sistemini harekete geçirir. Bu nedenle ruhsal denge de fiziksel sağlık kadar önemlidir,” ifadelerini kullandı.

“Biyopsiden korkmayın”

Meme kanserinin tedavisinde doğru tanının önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Keser, biyopsinin “altın standart” olduğunu vurguladı:
“Bazı hastalar biyopsiden korkuyor. Oysa biyopsi, hekime doğru tedavi planını belirlemede yol haritası sağlar. Kitlenin yapısı, evresi ve türü ancak bu yöntemle netleşir.”

Keser, genetik testlerin de meme kanseri riskinin belirlenmesinde önemli bir araç olduğunu dile getirdi:
BRCA1 geninin pozitif olması, yaşam boyu meme kanseri riskini yüzde 80’e kadar çıkarabilir. Ancak her gen farklı bir risk taşır. Bu nedenle genetik değerlendirmeler bireysel değil, aile temelli yapılmalıdır. Çünkü bazı gen mutasyonları hem kadınlarda meme kanseri hem erkeklerde prostat kanseri riskini artırabilir.”

“Kanser her zaman uyarı vermez”

Uzm. Dr. Keser, meme kanserine yakalanan kadınların yaklaşık yüzde 70’inde bilinen bir risk faktörü olmadığını belirtti.
“Kanser her zaman ‘geliyorum’ demez. Bu yüzden en sağlıklı görünen bireylerin bile yıllık tarama ve kontrolleri aksatmaması gerekir. Tanı ne kadar erken konulursa, tedavi o kadar etkili olur,” dedi.