Kalbim Anadolu’da kaldı

Abone Ol

Beşikler vermişim Nuh’a

Salıncaklar, hamaklar,

Havva Anan dünkü çocuk sayılır

Anadolu’yum ben

Tanıyor musun? -AHMED ARİF

Bundan 97 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti ile Yunanistan arasındaki anlaşmayla yaklaşık 2 milyon kişi, yerinden yurdundan toprağından ayrılmak zorunda kaldı. Ülkemizde oturan Rum-Ortodokslarla Yunanistan’daki Türk-Müslümanların zorunlu göçünü öngörüyordu mübadele. O tarihten itibaren de “iki yakadan” öyküler, zorunlu göçe uğrayanların dramatik hüzün dolu yürek yakan yaşamlarını anlatır.

***

Türkçe’ye Yannis Ritsos, Urlalı Yorgo Seferis, Elitis gibi ozanların şiirlerini çeviren siyaset bilimci yazar (aynı zamanda milli atletimizdir de) Herkül Millas, “Farklılığa saygı duymayan bir ülkede azınlık olarak yaşamak mı yoksa mübadil olarak sürülmek mi? Böyle bir ikilem yaşamamıza fırsat verilmedi; ‘çözüm’ her zaman çoğunluk tarafından ilgililere danışılmadan dayatıldı” der ve sorar; “Mübadiller gittikleri yeni ülkede yeni acılar yaşadılar. Sonunda ikinci kuşak, üçüncü kuşak derken, torunları normal vatandaş sayıldılar (hemen hemen). Ama kalanların ve gidenlerin çektikleri toplam acıları hesaplayıp ‘kalsalardı daha az veya daha çok acı çekerlerdi’ veya ‘gitmeleriyle acıları daha az veya daha çok oldu’ gibi bir hükme kim varabilir?

***

Eğitimci-Yazar Firdevs Tunçay da mübadil bir ailenin ferdidir. “Kalbim Anadolu’da Kaldı” mikro-tarih belgesel türündeki kitabında, ailesinin ve atalarının anılarından yola çıkmış, gerçek mübadele öykülerine yer vermiştir. Kemal Yalçın’a göre Tunçay, mübadele ve sonrasında yaşamış tek tek canlı tarihlerin gerçek öykülerini yazarak mübadele realitesini gözlerimizin önüne koymuştur. Yazar, kitabında “Anadolu”yu ve “Mübadelenin Öteki Yüzü Anadolu Rumları”nı, uğradıkları kültürel yıkımlardan örnekler vererek aktarıyor bizlere. Ege’nin iki yanından insanların üç-dört kuşaktır “kayıp vatan” hisleriyle buluşturuyor okuru.

***

Atina’ya da gitmiş, yaşayanları hatırladıklarını, çocuklarının ise atalarından dinlediklerini

bizlerle paylaşmış. Acılarını acı bilmiş, hüzünleri de hüznü olmuş Firdevs Hoca’nın. Öykülerin çoğunda Anadolu’ya adanmış aşk, tutku hakimdir. Mübadil Türkler için de “Rumeli” sevdadır! Romanın dokusunu, Atina’da yaşayan sekiz Anadolu Rumu ile yüz yüze, birebir konuşarak oluşturmuş Firdevs Tunçay. Böylelikle sızıyla okunan, bunca kültürün beşiği eski Anadolu, o alemin kayıp kentleri, kayıp insanları unutulmasın; iki yaka arasındaki bağlar kopmasın, kültürler, diller, kimlikler kaybolmasın, gençler bu çıplak gerçeği öğrensin, yaşlılar hatırlasın diye paslanmaz yüreğiyle ses verdiği öyküleri -kaleminden- dökmüş.

Kendi ifadesiyle; Büyükadalı Stefano Domato, İstanbullu Rodi Tomurcukgül ve Anna Pembezümbül, Heybeliadalı Jordan Mousouris, 2.Kuşak Urlalı Fotis Karalis, 2. Kuşak

Manisalı Katerina, 2. Kuşak Sinanos mübadili Kyriakos Vlasiadis'in öyküleriyle, Nea İonia Mübadele Müzesi ve Yeni Ispartalılar Derneği bölümleriyle kalpten kalbe yol bulmuş!..

***

Mübadele öyküleri, Erbay Kücet’in tarifiyle; yıllarca “Bir kuş olsam da memleketime uçsam” umuduyla yüreklerinde özlem biriktirenlerin, gurbet kuşlarına “Benden selam söyleyin Selanik’e, Yanya’ya, Kozana’ya, Kılkış’a, Kölemen’e, Grebene’ye, Kesriye’ye,

Kayalar’a, Nasliç’e, Langaza’ya, Preveze’ye, Karacaova’ya, Karaferye’ye, Drama’ya, Serez’e, Kavala’ya, Girit’e, Sakız’a, Midilli’ye…” diye seslenenlerin çığlıklarını yansıtır.

“Kalbim Ege’de Kaldı” da tarihe tanıklık etmiş o çığlıkların kitabı. Okuyun; sonra da her bir mübadile içten bir selam söyleyin!..