Urla Belediyesi’nin düzenlediği Bağ Bozumu Şenliği Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirildi. Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Urla Kaymakamı Mustafa Gözlet, Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal ve çok sayıda vatandaş katıldığı etkinliğe alkış krizi damga vurdu.
Kaymakam alkışlamadı, Tugay sahneden seslendi
Konuşmasına kentin tarım geleneğini ve kültürel mirasını vurgulayarak başlayan Başkan Tugay, iktidara eleştiriler yöneltti. “Binlerce yıldır tarım yapılan, güzel müzikler dinlenen, şiirler söylenen bu toprakların emanetini daha iyisiyle bırakmalıyız” diyen Tugay, kuraklık, susuzluk, çölleşme, yangınlar ve ekonomik zorluklara dikkat çekti. “Bu milletin ayağa kalkması lazım” ifadesini yineleyen Tugay, mesajının parti politikası değil, ülkeye sahip çıkma çağrısı olduğunu vurguladı.
Loading...
Alkış polemiği törene damga vurdu
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Tugay, “Alkışlamayan kim varsa bu ülkeye ve bu millete sahip çıkmaya inanmıyor demektir” sözleriyle salona seslendi. Ardından gözlerini Urla Kaymakamı Mustafa Gözlet’e çevirerek, “Değerli Kaymakamım alkışlamanızı bekliyoruz” dedi. Ancak Kaymakam Gözlet’in alkışa katılmaması tören alanında dikkat çekti.
İzmir Urla'da 2 bin 600 yıllık gelenek
İzmir'in gastronomi ve tarım cenneti Urla, Anadolu'nun en köklü geleneklerinden birini, 2 bin 600 yıllık Bağbozumu Şenliği ile bir kez daha yaşatıyor. Üretimin, bereketin ve emeğin bayramı olan şenliğin Cumhuriyet Meydanı'ndaki açılış töreni, adeta bir şölen havasında geçti. Çiftçilerin özenle süsledikleri at ve traktörlerle oluşturduğu kortej geçişi, alkışlar eşliğinde meydandaki yerini alırken, halk oyunları ekibinin zeybek gösterisi coşkuyu doruğa taşıdı. Ancak şenliğe damgasını vuran anlar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'ın kürsüye çıktığı anlardı. Başkan Tugay, kutlama konuşmasının ötesine geçerek, ülkenin içinde bulunduğu zorlu sürece dikkat çeken, eleştirel ve bir o kadar da umut aşılayan bir manifesto ortaya koydu.
Konuşmasına Urla'nın zengin ürün desenine ve üretim potansiyeline vurgu yaparak başlayan Başkan Tugay, sözü hızla ülkenin genel durumuna getirdi. "Bir taraftan bu yıl yaşanan kuraklık, aşırı sıcak hava, yangınlar... Tüm bunlar bize bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteriyor" diyen Tugay, yerel yöneticiler olarak üzerlerine düşen sorumluluğun farkında olduklarını belirtti. Ancak asıl çözümün toplumsal bir uyanıştan geçtiğini vurgulayarak, "Bu güzel ülkede çocuklarımız, kuraklığa, susuzluğa, çölleşmeye, yangınlara, kötü ekonomik düzene mi maruz kalacaklar? Yoksa binlerce yıldır tarım yapılan, güzel müzikler dinlenen, şiirler okunan, dünyanın en güzel hikayelerinin yazıldığı bu toprakları onlara daha iyi bir şekilde mi bırakacağız?" diye sordu. Tugay, bu sorunun cevabının sadece yöneticilerde olmadığını belirterek, "Milletin ayağa kalkması lazım. Bu milletin her bir mahallede, köyde, şehirde ayağa kalkması gerektiğini düşünüyorum. Bu ülkeye ve millete sahip çıkalım. Ben çocuklarımızın boynunun bükük olmasına razı değilim. Çiftçilerimizin emeğinin karşılığını almamasına razı değilim" sözleriyle, şenlik alanından tüm Türkiye'ye güçlü bir mesaj gönderdi.
İyi ürün iyi topraktan, iyi insan iyi kültürden yetişir
Başkan Dr. Cemil Tugay, konuşmasında sadece güncel sorunlara değil, aynı zamanda toplumun geleceğini şekillendirecek olan kültürel değerlere de derin bir vurgu yaptı. Urla'nın zeytini, zeytinyağı ve özellikle üzümü gibi değerli ürünlerinin kalitesine dikkat çeken Tugay, buradan yola çıkarak çarpıcı bir benzetme yaptı. "Güzel ürün, güzel toprakta yetişiyor. Toprak verimli, kaliteli ise o topraktan güzel ürünler elde ediyorsunuz. Toplumlarda da insanların yetişmesini sağlayan şey kültürdür" diyen Tugay, kültürel mirasın önemine işaret etti. Ancak kültürün, sadece geçmişten alınan değerleri aynı şekilde geleceğe taşımak olmadığını, üzerine yeni değerler katmak zorunda olunduğunu belirtti.
Bu noktada Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına sahip çıkma sorumluluğuna dikkat çeken Tugay, "Bizler Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasçılarıyız. Bu ülkeyi emanet eden insanlara ödememiz gereken bir vefa borcumuz olduğunu düşünüyorum. Doğru ve iyi olanı yapmak, yanlış yapanın karşısında durmak ve sahip olduğumuz zenginlikleri, kültürel özellikleri önce sahiplenmek, sonra da onları geliştirerek geleceğe taşımak hepimizin görevi" dedi. Bu sözler, şenliğin sadece bir hasat kutlaması olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir bilinç ve sorumluluk tazeleme platformu olduğunu da ortaya koydu.
Hedefimiz gastrofarm Urla ile markalaşmak
Törende konuşan ev sahibi Urla Belediyesi Başkanı Selçuk Balkan ise, bölgenin tarihsel ve kültürel zenginliğine dikkat çekerek, yerel yönetim olarak bu mirası geleceğe taşıma konusundaki kararlılıklarını ifade etti. Urla'nın tarih boyunca bereketli toprakları, eşsiz mutfak kültürü ve sürdürülebilir tarım anlayışıyla pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirten Balkan, "Bizler de bu zenginliğimizi hem üretimi hem de esnafımızı güçlendirmek adına Gastrofarm Urla çatısı altında geleceğe taşıyoruz" dedi. Bu yıl ilk kez hayata geçirdikleri hasat şenlikleri ile ilçeyi güçlendirdiklerini söyleyen Balkan, yerel yönetimlerin en önemli görevinin bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını sağlamak olduğunu vurguladı. Bu projeler, Urla'nın sadece bir tatil beldesi değil, aynı zamanda bir gastronomi markası olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
Bir salkım üzüm, bir yıllık emek demek
Şenliğin en anlamlı konuşmalarından birini ise, toprağın ve emeğin gerçek sahibi olan çiftçiler adına Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan yaptı. Binlerce yıllık bağcılık geleneğinin bugünkü temsilcileri olduklarını belirten Uslucan, bağların sadece ekonomik bir değer taşımadığını, aynı zamanda sofraların ve misafirperverlik kültürünün de ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi. Bağbozumunun aslında sabrın, emeğin ve doğaya saygının bayramı olduğunu ifade eden Uslucan, "Bir salkım üzüm, bir yıllık emek demek. İlk filizinden son hasada kadar geçen süreç, çiftçimizin toprağa olan sevgisinin en somut göstergesidir" sözleriyle, bir ürünün sofraya gelene kadar geçirdiği zorlu süreci ve çiftçinin alın terinin değerini dinleyicilere bir kez daha hatırlattı. Bu samimi sözler, şenliğin ruhunu oluşturan en temel unsuru, yani emeğe saygıyı en güzel şekilde özetledi. Konuşmaların ardından düzenlenen ürün yarışmasında dereceye giren çiftçilere ödüllerinin takdim edilmesiyle, üreticinin bir yıllık emeği taçlandırılmış oldu.