GENEL

Meclis’te reddedilen açlık, sokakta büyüyor

Türkiye’de çocuk yoksulluğu derinleşiyor. Meclis’te araştırma önergesi iktidar oylarıyla reddedilirken, hekimlerin hazırladığı rapor çocukların açlık, istismar ve eğitimsizlik kıskacında olduğunu ortaya koydu. İzmir Kent Yoksulluk Ağı Derneği Başkanı Adnan Ünver, “Bu tablo istatistik değil, vicdan meselesi” diyerek ortak çağrı yaptı.

Abone Ol


Türkiye’de yoksulluğun en ağır yüzü artık çocukların yüzünde görülüyor. Bir yanda, çocuk yoksulluğunun araştırılmasına yönelik önerge Meclis’te iktidar oylarıyla reddedildi; diğer yanda hekimlerin hazırladığı kapsamlı rapor, çocukların açlık, istismar, sağlıksız yaşam ve eğitimsizlik döngüsünde sıkıştığını ortaya koydu. Sokakta, okulda, evde; çocuklar giderek görünmezleşiyor.


“Bizim dönemimizde hiçbir evlat sahipsiz kalmadı” diyen AK Parti milletvekilinin sözleri, TÜİK verileriyle ve sahadaki manzarayla çelişiyor. Çünkü resmi veriler bile her beş çocuktan birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını, her on çocuktan dokuzunun et, balık veya tavuğa düzenli ulaşamadığını söylüyor. Hekimlerin hazırladığı “Çocuk Hakları ve Halk Sağlığı Raporu”, bu tabloyu daha da karanlıklaştırıyor: “Sistem artık çocukları korumuyor; onları sömürü, açlık ve şiddet döngüsüne mahkum ediyor.”



Meclis’te “çocuklar aç değil” tartışması


İYİ Parti’nin “çocuk yoksulluğu araştırılsın” önergesi, AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında AK Parti İstanbul Milletvekili Ümmügülşen Öztürk, muhalefetin eleştirilerine “Biz hiçbir evladımızı kaderine terk etmedik” yanıtını verdi. Ancak İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Şenol Sunat, TÜİK verilerini hatırlatarak, “Durum çok daha vahim. Bunu abartı diyerek geçiştiremezsiniz” dedi. Sunat’ın sözlerinin ardından AK Parti sıralarından yanıt gelmedi, önerge ise çoğunluk oyuyla reddedildi.


Hekimler tarafından hazırlanan “Çocuk Hakları ve Halk Sağlığı Raporu”nda, çocukların yaşam hakkının her alanda tehdit altında olduğu vurgulandı. Raporda, aşıların aksadığı, koruyucu sağlık hizmetlerinin çöktüğü, yoksul çocukların nitelikli gıdaya erişemediği ve MESEM kapsamında onlarca çocuğun iş kazasında yaşamını yitirdiği belirtildi.


“Sağlık hizmetleri çöküyor, aşılar aksıyor”


Sağlık alanındaki yetersizliklere dikkat çekilen raporda, anne karnından itibaren koruyucu sağlık hizmetlerine erişimin azaldığı, aşılamaların tedarik ve lojistik sorunları nedeniyle aksadığı belirtildi.
“Sağlık Bakanlığı, aşı karşıtlığının yayılmasına karşı etkin mücadele yürütmemekte; bu tutum halkın gözünde aşının tehlikeli olduğu algısını beslemektedir. Çocukların tedaviye erişememesi yaşam hakkını tehdit ediyor.”


“Sağlıksız gıdalar, yoksul çocukları zehirliyor”


Raporda, gıda krizinin artık kalori yetersizliğinden öteye geçtiği vurgulandı:
“Açlık, yalnızca doymamak değil; besleyici gıdaya ulaşamamaktır. Türkiye’de her gün et, tavuk ya da balık yiyebilen çocukların oranı yalnızca %12,7. Katkı maddeleri, pestisitler ve tağşişli ürünler artık istisna değil, sistemin bir parçası.”


“Barınma, eğitim, adalet: Her alanda çöküş”


Konut krizine ve eğitimin niteliksizleşmesine ilişkin bölümlerde ise çocukların yaşam koşullarındaki eşitsizliğin derinleştiği vurgulandı.
“Okul öncesi eğitim yetersiz, devlet okulları fiziki olarak çökmüş durumda. Velilerden yasa dışı kayıt ücreti alınması olağanlaştı. Yoksul çocuklar, nitelikli eğitime ulaşamıyor.”


“Çocuk işçiliği ve istismar ürkütücü boyutta”


TÜİK ve İSİG verilerine atıf yapılan raporda, çocuk işçiliğinin ve istismarın sistematik hale geldiği belirtildi.
“TÜİK verilerine göre 15-17 yaş arası çocukların işgücüne katılım oranı %25’e yaklaştı. MESEM kapsamında onlarca çocuk iş kazası geçirdi, en az 9 çocuk hayatını kaybetti. 2023’te 66 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. 2023 yılında çocukların cinsel istismarına ilişkin 66 binden fazla dava açıldı. Bu sayı son sekiz yılda iki katına çıktı. Bu sadece buzdağının görünen kısmı.”

İzmir Kent Yoksulluk Ağı Derneği Başkanı Adnan Ünver, çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Ünver, çocuk yoksulluğunun artık istatistiklerle değil, sokakta, okulda ve evde çıplak gözle görülebilecek bir hale geldiğini söyledi.


“Bugün sahada gördüğümüz tablo net: İzmir’in çeper mahallelerinde, tıpkı ülkenin birçok kentinde olduğu gibi, çocuklar yeterince beslenemiyor, sağlıklı konutlarda yaşayamıyor, okul masrafları yüzünden eğitimden uzaklaşıyor ve bazıları çalışmak zorunda kalıyor.


Bu tablo ne bir istisna ne de “abartılı” bir anlatı; her gün sahada karşımıza çıkan somut bir gerçek. Parlamentoda çocuk yoksulluğuna dair kapsamlı bir araştırma önerisinin reddedilmesi, bu gerçeğin resmî verilerle ortaya konmasını engelliyor.


Asıl neden, yoksulluğun boyutlarının görünür olmasından ve kamuoyunda hesap verilebilirlik talebinin yükselmesinden duyulan çekince.


Oysa sorun görünür kılınmadan çözülemez.İzmir Kent Yoksulluk Ağı Derneği olarak çağrımız net: Çocuk yoksulluğu politik bir tartışma değil, ahlaki ve insani bir sorumluluktur. Hükümet, belediyeler ve sivil toplum birlikte hareket etmeli. Kira ve barınma desteği yoksul aileler için güvence altına alınmalı. Ailelerin geçim yükü acil gelir destekleriyle hafifletilmeli.


Reddedilen önergenin yerine, bağımsız akademisyenlerin, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla ulusal bir çocuk yoksulluğu araştırma ağı kurulmalı. Bu ağ, veri toplayarak politika üretimine katkı sunmalı ve her çocuğun onurlu bir yaşam hakkını güvence altına alacak öneriler geliştirmeli. Çocuk yoksulluğu bir istatistik değil, vicdan meselesidir. Sorunun üzerini örtmek değil, çözmek için şeffaflığa ihtiyacımız var.”