Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuk işçiliğini yaygınlaştırdığı gerekçesiyle eleştirilen Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasına yönelik tepkiler artarak sürüyor. Son olarak Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İzmir Barosu peş peşe açıklamalar yaparak hem artan çocuk iş cinayetlerine hem de uygulamanın doğurduğu hak ihlallerine dikkat çekti.
ÇYDD, MESEM’lerin çocuk işçiliğini meşrulaştırdığını belirterek, çocukların eğitim hakkının ağır biçimde zarar gördüğünü vurguladı. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Onlarca çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Çocuk işçiliğiyle mücadelenin daha fazla ertelenemeyecek kadar hayati olduğunu tüm topluma bir kez daha hatırlatıyoruz. Her çocuğun yaşam hakkı vardır; oyun oynamaya, hayal kurmaya, okula gitmeye hakkı vardır. Çocuklar tarlada değil sınıfta; fabrikada değil okul bahçesinde olmalıdır.”
Dernek, MESEM kapsamında çocukların tehlikeli atölyelerde düşük ücretlerle ve uzun saatler çalıştırıldığını belirterek uygulamanın iptal edilmesi çağrısında bulundu.
İHD: “Denetimsizlik ölümleri artırıyor”
İnsan Hakları Derneği, MESEM kapsamındaki işyerlerinde yaşanan ölümlerin ve ağır yaralanmaların temel nedeninin denetimsizlik olduğuna dikkat çekti. Açıklamada,
“Genel olarak işyerlerinin yanı sıra, MESEM kapsamında işçi çalıştıran işyerlerinin de denetlenmemesi ve gerekli yaptırımların uygulanmaması, çocukların yaşam hakları ile maddi ve manevi varlıklarını geliştirme haklarının ihlalini doğrudan kolaylaştırmaktadır” denildi.
İHD, güvencesiz ve riskli çalışma koşullarının “kader” gibi sunulduğunu, bunun ise çocukların yaşamsal haklarını tehdit eden bir politika olduğunu vurguladı.
MESEM’de yaşanan çocuk ölümlerini protesto eden 16 öğrencinin tutuklanmasına da tepki gösteren İzmir Barosu, bunun toplantı ve gösteri hakkının açık ihlali olduğunu belirtti. Baro, öğrencilerin demokratik haklarını kullandıkları için cezalandırılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Baro açıklamasında, çocuk işçiliğini görünür kılmak isteyen öğrencilerin tutuklanmasının, hem ifade özgürlüğü hem de çocuk hakları açısından ciddi bir sorun olduğunu belirtti.