İzmir'in Konak ilçesi Kahramanlar Mahallesi'nde, 12 Kasım 2024 tarihinde bir apartman dairesinde tahtakurusu için yapılan ilaçlamanın ardından 1 yaşındaki Altay Toprak Kınalı'nın yaşamını yitirmesi ve ailesinin zehirlenmesiyle sonuçlanan olayın sır perdesi, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı mütalaada aralandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında hazırlanan 18 sayfalık rapor, bebeğin ölümüne "kimyasal fosfin gazı zehirlenmesi"nin neden olduğunu kesin bir dille ortaya koydu. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu'nca oy birliğiyle kabul edilen bu tespit, bir ailenin yaşadığı acı kaybın, önlenebilir bir ihmal ve bilinçsizlik zincirinin ürünü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
O kara gün ve sonrasında yaşananlar
Adli tıp raporunda, olayın gelişimi ve bebeğin son saatlerinde yaşananlar, tüm detaylarıyla yer aldı. Kınalı ailesinin apartmanın 3. katında yaşadığı, bir kat üstte ise tahtakurusu problemi için "Grainphos tb" ve "Kingphos tb" adlı zirai ilaçlar kullanılarak yoğun bir ilaçlama yapıldığı kaydedildi. Apartmanda kullanılan bu ilacın, suyla birleştiğinde son derece zehirleyici olan fosfin gazını oluşturacağına dikkat çeken rapor, gaza solunum yoluyla maruz kalınması durumunda, kişinin özelliklerine bağlı olarak hafif ya da ölümcül sonuçlar doğurabilecek zehirlenmelerin yaşanabileceğini vurguladı.
İlaçlamanın hemen ardından, o sırada aile evinde bulunan 1 yaşındaki Altay Toprak bebekte, sağa sola dönme, kusma, uyumakta güçlük ve solunum sıkıntısı gibi ciddi belirtiler ortaya çıktı. Gece boyunca durumu ağırlaşan bebek, sabah saatlerinde acilen hastaneye kaldırıldı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Aynı zamanda bebeğin annesi Raziye Kınalı ve babası Recep Kınalı'nın da karında kasılma, nefes almada ve hareket etmede güçlük, kusma gibi farklı düzeylerde zehirlenme belirtileriyle hastaneye başvurduğu ve tedavi gördüğü raporda yer aldı.
Adli tıp'ın kesin tespiti: kimyasal gaz zehirlenmesi
Soruşturmanın en kritik bölümünü oluşturan ölüm nedeninin tespiti için yapılan analizlerde, ilk otopsi raporunda kanda fosfin gazına rastlanmaması bir belirsizlik yaratmıştı. Ancak 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu, hazırladığı kapsamlı mütalaada bu çelişkiye bilimsel bir açıklık getirdi. İlaçlama yapılan dairede özel gaz ölçüm cihazıyla (GDA 2) yapılan tespit sonucunda 0,56 ppm düzeyinde fosfin gazı ölçüldüğü hatırlatılan raporda, fosfin gazının çok uçucu bir madde olması nedeniyle otopsi sırasında kanda tespitinin teknik olarak zor olduğu belirtildi.
Tüm apartman sakinlerinde benzer zehirlenme semptomlarının görüldüğü dikkate alındığında, ortaya çıkan klinik tablonun kimyasal gaz zehirlenmesi sonucu gelişmiş olduğunun kabulünün zorunlu olduğu vurgulandı. Raporun sonuç bölümünde, "Bebekte gelişen klinik tablonun tıbbi evrakta bulunan veriler, otopsi bulguları ve ifadeler dikkate alındığında, ortak maruz kaldıkları kimyasal gaz zehirlenmesi (fosfin gazı) sonucu gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği" ifadeleri kullanıldı. Bebeğin kesin ölüm nedeninin tespiti için dosyanın İstanbul 1. Adli Tıp İhtisas Dairesi'ne sevk edildiği bildirildi.
Acılı babanın isyanı: zirai ilaçlara kısıtlama şart
Raporun ardından açıklama yapan acılı baba Recep Kınalı, yeni raporun gelmesiyle artık yargılama sürecine gireceklerini belirtti. Kısa bir süre önce İstanbul Fatih'te yaşanan ve yine hatalı ilaçlama sonucu bir ailenin hayatını kaybettiği Böcek ailesi trajedisine de değinen Kınalı, "Böcek ailesinin yaşamış olduğu olay, bizim yaşadığımız olayla bire bir aynı gibi gözüküyor. Daha tedbirli veyahut daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Zirai ilaçlara belli bir kısıtlama getirilmesi gerekiyor" diyerek, başka ailelerin bu acıyı yaşamaması için yetkililere çağrıda bulundu.
Avukat Turan: konutlarda kullanılması yasak bir ilaçtı
Kınalı ailesinin avukatı Utku Turan ise raporun, ihmal ve sorumluluk zincirini net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Fosfin gazının ne kadar tehlikeli olduğunu vurgulayan Turan, "Fosfin, tarımsal ilaçlamada kullanılan bir tür. Su ile teması anında yoğun bir gaz formuna dönüşen oldukça zehirleyici ve çok dikkatli kullanılması gereken bir gaz. Konut ve iş yeri gibi insanla doğrudan temas edebilecek ortamlarda kullanılmaması gerektiği belirtilen bir ilaç. Burada da çok yüksek dozda kullanıldığı için maalesef Altay bebeğimizin vefatına sebebiyet verdi" dedi. Bu açıklamalar, olayın sadece bir kaza değil, aynı zamanda ciddi bir bilgi eksikliği, denetimsizlik ve ihmalin sonucu olduğunu gösteriyor. Dosya, sorumluların tespiti ve cezalandırılması için artık yargı sürecine taşınıyor.