Miras hakkınıza sahip çıkın

Abone Ol

Ülkemizde Sık Karşılaşılan Bir Sorun Olan Mirastan Mal Kaçırma

Ülkemizde miras davalarının çok büyük bir bölümü, vefat eden kişinin geride bıraktığı malvarlığına dair yaşanan uyuşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Özellikle kardeşler arasında yaşanan “mal paylaşımı kavgaları” yıllarca süren davalara neden olurken, bu davaların önemli bir kısmını da mirastan mal kaçırma, yani muvazaalı işlemler oluşturmaktadır.

Mal Kaçırma Ne Demektir?

Mal kaçırma; halk arasında yaygın olarak kullanılan bir tabirdir ve hukuki karşılığı, muvazaadır. Yani görünüşte bir hukuki işlem yapılmakta, fakat taraflar arasında gizli bir anlaşma söz konusu olmaktadır. En tipik örneği, bir anne veya babanın taşınmazını çocuklarından birine “satmış gibi” göstermesidir. Tapu devrinde satış bedeli yazılsa da, aslında ortada gerçek bir satış yoktur. Amaç, diğer mirasçıların pay almasını engellemektir.

Bu gibi işlemler genellikle “benimle ilgilenen oydu”, “diğer çocuklar arayıp sormadı” gibi gerekçelerle savunulur. Ancak Türk Medeni Kanunu, mirasçıların haklarını korumak adına bu tür işlemlere karşı tapu iptali ve tescil davası açılmasına olanak tanımaktadır.

Mirasçılar Ne Yapabilir?

Miras bırakan kişinin yaptığı işlemin, mirastan mal kaçırma amacı taşıdığı düşünülüyorsa, saklı payı ihlal edilen ya da mirastan dışlanan mirasçılar tarafından dava açılabilir. Bu davalarda tapuda “satış” gibi görünen işlemin aslında bağış olduğu ispatlanırsa, mahkeme tarafından tapu iptali kararı verilir ve taşınmaz mirasçılar arasında paylaştırılır.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, davacının söz konusu işlemin gerçekte bir satış olmadığını ortaya koyabilmesidir. Satış bedelinin gerçekte ödenmemesi, taraflar arasında yakın akrabalık ilişkisi bulunması, mirasbırakanın malvarlığının önemli bir kısmının tek kişiye devredilmesi ve devrin ardından mirasbırakanın kısa süre içinde vefat etmiş olması gibi olgular; mahkemeler tarafından muvazaanın ispatı bakımından önemli emareler olarak değerlendirilmektedir.

Bu Davada Zamanaşımı Var mı?

Muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında herhangi bir hak düşürücü süre veya zaman aşımı söz konusu değildir; mirasçı, işlemi öğrendiği anda davasını açabilir. Ancak delillerin kaybolmaması, tanıkların zamanla olayları unutma ihtimali ve tapu devrinin üzerinden uzun süre geçmesinin ispatı zorlaştırabilecek olması nedeniyle gecikmeden harekete geçilmesi önem taşımaktadır.

Yargıtay Ne Diyor?

Yargıtay, yıllardır yerleşik hale gelmiş kararlarında bu tür “satış” işlemlerinin arkasında yatan gerçek niyeti araştırmakta ve şeklen yapılan işlemle yetinmemektedir. Yani sadece tapuda satış yazıyor diye davayı reddetmemekte, gerçek durumun ne olduğunu araştırmakta, gerekirse tanık dinlemekte ve gerçeğe ulaşmaya çalışmaktadır.

Bu bağlamda, Yargıtay’ın sıkça vurguladığı bir husus da şudur: Muvazaalı satış işlemleri ile mirasçılardan mal kaçırılması hukuken korunmaz. Adalet, görünene değil; gerçekte ne olduğuna bakar.

Uygulamada muris muvazaasının, geleneksel bakış açılarının etkisiyle özellikle kız evlatlara karşı daha sık görülebildiği dikkat çekmektedir. Bazı ailelerde erkek evladın korunması gerektiğine yönelik geleneksel anlayış nedeniyle mirasbırakan, sağlığında taşınmazlarını erkek çocuklarına “sözde satış” yoluyla devredebilmektedir. Oysa hukuk sistemimizde kız ve erkek çocuk arasında miras hakkı bakımından hiçbir farklılık yoktur. Bu nedenle muvazaaya işaret eden emareler mevcut olduğunda kız evlatların da dava yoluyla haklarını aramaları mümkündür; aksi halde süreç aile içi çatışmaların ve kırgınlıkların derinleşmesine neden olabilmektedir.

Özetle, mirasçılar arasında adaletin sağlanması, saklı payların korunması ve hakkaniyete uygun bir paylaşımın yapılabilmesi için, mirasbırakanın sağlığında yapılan bazı işlemler hukuki denetime tabidir.

Eğer siz de vefat eden bir yakınınızın, sağlığında yaptığı bir taşınmaz devriyle sizi veya diğer mirasçıları dışladığını düşünüyorsanız, mutlaka uzman bir avukata danışarak hukuki süreci başlatabilirsiniz.

T&Y HUKUK VE DANIŞMANLIK

Av. Hüseyin Sinan TÜRKMENOĞLU – Av. Tüze YILMAZ TÜRKMENOĞLU