Namus meselesi

Abone Ol

Ben yazmaktan bıktım, belki de okurlarım okumaktan. Ama şu kadına karşı şiddet, işlenen cinayetler bitmek tükenmek bilmiyor. Yazdım, yazıyorum yine yazacağım. Taa ki bir gün her şey normalleşinceye kadar.

İki kişi birbirini hiç tanımıyor. Eski tabir biri mağripten öteki maşrıktan. Bir şekilde tanışmışlar. Araya birileri girmiş veya arada hiç kimse olmadan anlaşmışlar. Evlenmişler. Bir müddet sonra anlaşamayacaklarını anlamışlar veya sadece kadın bunu anlamış ve ayrılmışlar.

Olan ne, birbiri ile hiçbir ilgisi olmayan iki insan bir müddet bir araya gelmiş sonra da birbirleri ile yine hiçbir ilişkileri kalmamış.

Kadın yoluna erkek yoluna değil mi. Değil. Adam diyor ki sen benim namusumsun. Ne alaka. Düne kadar tanımıyordun. Tanıdın, bitti. Bundan böyle eskisi gibi herkes kendi hayatını yaşayacak değil mi?

Kadın da öyle zannediyor. Kendine yeni bir hayat kurmak için yeni ilişkiler yaşamak istiyor, yeni arkadaşlıklar kuruyor. Bir gün eski koca onları görüyor. Çekiyor bıçağı “sen benim namusumsun, beni nasıl aldatırsın“ naraları ile ikisini de bıçaklıyor.

Yahu sen başka kadınlarla düşüp kalktığın için evliliğin bitmiş. Herkes yoluna gitmiş. “Eski karın nasıl oluyor da senin namusun oluyor?’’ diye soran yok. Ya da “Böyle bir anlayış var mı?’’ diye soran.

Nişanlanmış. Nişan nedir? Evlilik öncesi tarafların birbirini tanıma, bu beraberliği sürdürebilip sürdüremeyeceğini anlama dönemi. Bir şekilde nişan bozuluyor. Kız, bu adamla bu evliliği yapamayacağını anlıyor.

Vay ‘sen misin benimle yaşamak istemeyen’. ‘Ya benimsin ya da kara toprağın’ diye bağıran erkek tarafı kadıncağızı kara toprağa gönderiyor. Sorarsan diyor ki; ‘O benim namusum’. Yahu nereden namusun oluyor daha yeni nişanlandığın kadın. Soran yok. Ya da böyle bir anlayış var mı diye.

Adamın ekonomik durumu berbat, alkolik veya uyuşturucu bağımlısı ya da öylesi bir herif. Parasızlıktan bunlara ulaşamıyor ya da kökten ahlaksız. Evlenmiş, elinde satabileceği bir tek karısı var. Eve adam çağırıp karısını bir yetmişlik rakıya, bir tutam uyuşturucuya peşkeş çekiyor. Kadın karşı çıkınca dövüyor, sövüyor. Kadın buna alet olmayıp evden kaçınca bulup öldürüyor. Sorarsan Namus meselesi. Yahu bu nasıl namus anlayışı diye soran yok. Ya da böyle bir anlayış var mı diye.

Gece sokağa çıktığı için kız kardeşini öldüresiye dövüyor. Bazen dövmekle kalmayıp öldürüyor. ‘Ne oluyor?’ diye sorduğunda namus meselesi diyor. Ne yani gündüz sokağa çıkınca onun namus diye adlandırdığı türden bir şey olamaz mı. Mesela bir kız erkek arkadaşıyla gündüz el ele tutuşamaz mı. İlla gece mi olması gerek.

Aynı ahlaksız takımı, gerçek namusun ne olduğundan bi haber onun bunun karısına kızına sarkıntılık ediyor, laf atıyor, otobüste, metroda, tramvayda ona buna değmeye çalışıyor. Ama namus dedin mi ondan namuslusu yok.

Yahu bu insanlara gerçek namusun ne olduğunu anlatacak bir öğreti, bir kurum yok mu. Ayrılınca her şeyin bittiğini, zorla güzellik olmayacağını, namusun illa bacak arasında olmadığını, beyinde olduğunu bu insanlara nasıl anlatmalı.

Aslında olan bitenin namusla alakası yok bence. Kendi yetersizliğini, kendi zaaflarını, koca olamamışlığını, adam olamamışlığını kadına yükleme, kadına ödetme çabası bu.