Yıl 1921, aylardan Temmuz…Düşman Kütahya ve Eskişehir cephesinde yeni kazanımlar elde etmiş, ilerliyor. Büyük kurtarıcı Erzurum ve Sivas Kongreleri ile TBMM’ni oluşturup, halkı “Kurtuluş Davasına” inandırmış… 23 Ağustos Meydan Muharebesi hazırlıkları canhıraş sürüyor…
Ancak Büyük Dâhi için Kurtuluş Savaşını kazanmak bile tek başına yetmezdi. Sonrasını da düşünmek gerekirdi… Daha da önemlisi, Kurtuluştan sonra nasıl bir toplum oluşturulmalı ki, toplum bir daha bu duruma düşmesin… Düşünür…. Bir Cihan İmparatorluğ neden bu hallere düştü? “Eğitimdir ki, bir milleti ya hür ve bağımsız, şanlı yüce bir toplum halinde yaşatır; ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder” saptamasını yaptı. Bu nedenle Düşman cephesi yanında, savaş ortamı demeden ikinci bir cepheyi cehalete karşı açıyordu. 16 Temmuz 1921 günü Ankara’da Maarif Kongresi’ni toplattı ve açılışını bizzat kendisi yaptı. Geçmişte uygulanan hatalı eğitim ve öğretim yöntemlerinin Milletimizin gerilemesinde etkili olduğunu ve gelecekteki kurtuluşumuzun eğitim, öğretim ve öğretmenlerde olduğunu güçlü biçimde vurguladı. Ayrıntıların da tamamen uzmanların konusu olduğunu belirtti.
Büyük Taarruz ile gerçekleştirilen Kurtuluş ile askeri başarı sağlanmıştı. Bu başarıyı yarım bırakmak olmazdı. Esasen 20 Ocak 1921 de kabul edilen Anayasa ile egemenlik kayıtsız şartsız TBMM ‘inde toplanmıştı. Ancak mevcut Meclis onun düşündüğü siyasi ve sosyal reformları yapacak nitelikte değildi. 1Kasım 1922 de Saltanatın kaldırılması, arkasından Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetinin Halk Fırkasına dönüştürme çalışmaları ve 1 Nisan 1923 de Meclisin dağıtılarak; Haziran-Ağustos aylarında yapılan iki dereceli seçimle Müdafaa-ı Hukuk üyeleri çoğunluğu sağladı. Nihayet 29 Ekim 1923 de Cumhuriyet ilan edildi. Türkiye yeni bir döneme girdi.
26 Ağustos 1924 günü Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar, Muallimler Birliği Kongre üyelerine, Şehir Lokantasında bir çay ziyafeti verdi. Bu ziyafette Mustafa Kemal, öğretmenlere şu konuşmayı yaptı: “Yeni nesli, Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitmenleri, sizler yetiştireceksiniz; yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti sizin yeteneğiniz ve özveriniz derecesiyle uygun olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli bu kalite ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki; ‘Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister’ “
Ne acıdır ki, bugün yüz yıl sonra M. E. Bakanlığı adeta bir karşı devrim sürecini, ÇEDES ve diğer düzenlemelerle uygulamaya koyma uğraşı ile biat kültürü içinde, cahil nesiller yetiştirme sürecini devreye almış bulunuyor. Ancak, Bugünkü bilim ve teknolojinin temelinde yatan kuantum düşün sistemini daha yüz yıl önceden toplumsal sürece uygulayan Atatürk’ün aydınlık yolu karartılamaz.
Ne mutlu, tarihin en Bilge devlet yöneticisi (Prof. H. Melzig) olan M. Kemal Atatürk’ün aydınlık yolunda aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiren öğretmen ve eğitmenlere….
Öğretmenler Gününüz kutlu, geleceğimiz Büyük Dahi’nin rotasında ve ışığında aydınlık olsun…