Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde Efes Müzesi, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve Dokuz Eylül Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen kazı çalışmaları, antik kentin bilinmeyen yüzlerini aydınlatmaya devam ediyor.
Özellikle Stadyum Caddesi’nde yoğunlaşan çalışmalarda, arkeologları hem heyecanlandıran hem de antik dönemdeki "devşirme" kültürünü gözler önüne seren buluntulara rastlandı.
Proje koordinatörü Prof. Dr. Serdar Aybek, bulunan mermer küvetin M.S. 1. yüzyıla tarihlendiğini ve Efes’in varlıklı ailelerinin yaşadığı meşhur Yamaç Evler bölgesinden getirilmiş olabileceğini belirtti.
Bölgesel bir mermer türü olan "Greco Scritto"dan yontulan, 146 santimetre uzunluğundaki küvet, aslan pençesi ayakları ve yumurta sırası bezemeleriyle döneminin lüks yaşamının bir simgesi olarak karşımıza çıkıyor.
Lüks banyo keyfinden sokak çeşmesine
Ancak bu gösterişli küvetin hikayesi, üretildiği dönemle sınırlı kalmamış.
Prof. Dr. Aybek, ekibin yaptığı incelemelerde küvetin orijinal işlevinin dışında, bir çeşme yalağı olarak yeniden kullanıldığını tespit ettiklerini açıkladı.
Normal şartlarda hasarsız olması beklenen eserin formunun değiştirildiğini belirten Aybek, "Üstten su girişi ve alttan tahliye için sonradan iki delik açılmış. Belli ki kentin geç dönemlerinde yapılan tamiratlarda, bu değerli eşya pratik bir amaçla devşirilmiş" ifadelerini kullandı.
Bu durum, antik kentlerdeki yaşamın sürekliliğini ve değişen ihtiyaçlara göre eski eserlerin nasıl dönüştürüldüğünü gösteren çarpıcı bir örnek olarak kayıtlara geçti.
Bir zamanlar Roma aristokrasisinin banyo keyfine eşlik eden mermer, yüzyıllar sonra sokaktan geçenlerin su ihtiyacını karşılayan bir yalağa dönüşmüş.
Yolun altından çıkan sanat şaheseri
Stadyum Caddesi’ndeki sürprizler sadece küvetle sınırlı kalmadı.
Kazı ekibi, yol kotunu düzeltmek için kaldırdıkları bir taş bloğun altında hiç beklemedikleri bir manzarayla karşılaştı.
Yüzükoyun ters çevrilerek adeta bir kaldırım taşı gibi kullanılan bloğun, aslında M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyıl arasına tarihlenen bir erkek heykeli olduğu anlaşıldı.
Baş, kol ve ayakları ayrı parçalar halinde yontulup sonradan eklenecek şekilde tasarlanan heykelin, yol kaplaması olarak kullanılması, dönemin pragmatik yaklaşımını bir kez daha gözler önüne serdi.
Prof. Dr. Aybek, "Ekip arkadaşlarımız taşı kaldırdığında altında bu güzel sürprizle karşılaştılar. Efes Müzesi’nin eşsiz koleksiyonuna değer katacak bir eser daha kazandırılmış oldu" dedi.
"Geleceğe Miras" projesiyle tarih canlanıyor
Efes’te yürütülen "Geleceğe Miras Sonsuz Efes" projesi, sadece yeni buluntuları değil, yıllardır bitki örtüsü altında kalmış alanları da temizleyerek kentin dokusunu ortaya çıkarıyor.
Yeni gezi rotalarının oluşturulduğu ören yerinde, ziyaretçilerin antik yaşamı daha bütüncül bir şekilde algılaması hedefleniyor.
Bulunan mermer küvet ve erkek heykeli, Efes’in sadece anıtsal yapılarıyla değil, gündelik yaşamın izleriyle de ne kadar zengin bir tarihe sahip olduğunu kanıtlıyor.
Bu eserler, şimdiden Efes Müzesi’ndeki yerlerini alarak tarih meraklılarıyla buluşmayı bekliyor.