‘’SON’’A DOĞRU

Abone Ol

Dünyanın oluşumundan bugüne kadar geçen süreç içerisinde doğa gibi canlılarda birçok evrim dönemlerini yaşamışlardır. Bu dönemler süreçlerinde sosyal yapıdan ticarete, buluşların, keşiflerin gelişmesi ile yeni arayışlara, egemen olma hırsı ile siyasete kısacası “GÜÇ” e erişmenin yollarını aramışlar hala da aramaktadırlar.

Takas, avcılık yolu ile başlayan ticaret olgusu Mİdas’ın para olayını ortaya koyması ile farklı boyutlar kazanmış.

”Güç” elde etmenin yeni rotasını çizmenin başlangıç noktası olmuştur.

Bu rota içerisinde toplumlar günün koşullarına göre evrilmişler varlıkları, beklentileri buna göre değişmiştir. Paganizmden tek tanrılı dinlere yönelen toplumlar buna paralel olarak din savaşları, skolastik düşünceden Rönesans’a, bilime yönelirken beraberinde ticaret ve sanayileşme yolunda adımlar atmaya başlamıştır.
Bu adımlar “para”yı, imparatorluk, krallıklar yerine cumhuriyet olgusunda, ticarette kapitalist yaklaşımlara karşı komünist, sosyalist yaklaşımlarla değişen toplum katmanlarında aranmasına yol açmış, siyasette buna göre yapılanmıştır.

GÜÇ edinme tutkusu barış yerine savaşı, silahlanmayı, yeraltı kaynaklarına sahip olma hırsını beraberinde getirmiştir.

Gelişen teknolojiler bu çatışmaları zaman zaman doruk noktasına çıkarmış, toplumları yönlendiren siyaseti de etkilemiştir. Bugün dahi tüm bunları tetikleyen silah, petrol, ilaç ve benzeri lobileri, gelişen uzay teknolojisi karşısında etkilerini kaybetmeye başlamışlar, yerlerini yapay zeka, nano-teknoloji gibi çağın getirdiği yeni
açılımlara bırakmaya başlamışlardır.

Bu gelişmeler karşısında üç binli yılları gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Robotların çalıştığı, yapay zekanın yönettiği bir dünya. İşsiz kitleler, iklim
değişikleri nedeniyle susuzluk, kuraklığın getirdiği göç, yaşama kavgası, doğal afetler , anarşi, terör.

Tüm bunları göz önüne aldığımızda içine yaşadığımız zaman diliminin, “GÜÇ” ve bunu elde edebilmek için “PARA”nın getirdiği yeni sosyal yapılanma, bunları ellerinde bulunduranların, ”gettolara” kapanma ve yeni bir dünya arayışları içerisine girdiği, insanların kendi “mezarlarını” kazarak “SONLARINI” getirecek
üç bininci yıla giden yolun “miladı” olduğunun farkında mıyız acaba…