Hodgkin, 1910 yılında Kahire'de dünyaya geldi. Oxford Üniversitesi'nde kimya okuduktan sonra, kristalografi alanında uzmanlaşmaya karar verdi. Kristalografi, bir maddenin atom düzenini X ışınları kullanarak inceleyen bir bilim dalıdır. Dorothy Hodgkin’in dehası, tam olarak bu noktada parladı. X-ışını kristalografisi, maddenin atomik yapısını anlamak için kullanılan bir tekniktir ve Hodgkin, bu alanda adeta bir öncü oldu.
Onun en büyük başarısı, moleküllerin üç boyutlu yapılarını çözümlemesiydi. O dönemde bilim insanları, kimyasal bileşiklerin formüllerini biliyorlardı, ancak atomların uzayda nasıl konumlandığını görmek bir hayli zordu. Hodgkin, bu gizem perdesini araladı. İlk olarak penisilinin, ardından B12 vitamininin ve en nihayetinde insülinin karmaşık yapısını ortaya çıkardı.
Özellikle insülinin yapısını çözmesi, modern tıp için bir dönüm noktası oldu. Şeker hastalığıyla mücadelede kullanılan insülinin nasıl çalıştığını anlamak, daha etkili ilaçlar ve tedaviler geliştirmek için hayati önem taşıyordu. Hodgkin’in bu çalışması, kristalografinin sadece teorik bir alan olmadığını, aynı zamanda insan sağlığına doğrudan dokunan pratik uygulamaları olduğunu kanıtladı. Bu çığır açan keşifleri, ona 1964 yılında Kimya Nobel Ödülü'nü getirdi. O, bu ödülü tek başına kazanan ilk İngiliz kadın bilim insanı oldu.
Dorothy Hodgkin, yalnızca bilimle değil, aynı zamanda yaşadığı toplumun ön yargılarıyla da mücadele etti. Kadınların bilimde "istisna" olarak görüldüğü bir dönemde, o bir istisna değil, bir ilham kaynağı olmayı başardı. Hayatı boyunca hem bir bilim insanı hem de bir eş ve anne olarak denge kurmaya çalıştı. Çalışmaları sırasında romatoid artrit hastalığıyla mücadele etti ancak bu durum onun azmini asla kırmadı. Bilimsel çalışmaları kadar, barış ve nükleer silahsızlanma konularındaki aktivizmiyle de tanındı. Genç bilim insanlarına her zaman destek oldu ve bilim dünyasında kadınların hak ettiği yeri bulması için çabaladı. Bilimin erkek egemen dilini, sabrıyla, zekâsıyla ve bilimsel adanmışlığıyla dönüştürdü. Margaret Thatcher’ın hocası olması, ona siyasi çevrelerde de dikkat çekici bir ün kazandırdı ama Dorothy, her zaman politikadan çok bilime sadık kaldı.
Kristalografiye kattığı derinlik, bilimi daha önce hiç olmadığı kadar görünür kıldı. Bugün, onun adı hem bilimsel makalelerde hem de genç bilim insanlarının ilham kaynakları arasında anılıyor.