Türkiye ekonomisinin ve milyonlarca hanenin bütçesinin en kritik göstergelerinden biri olan gıda enflasyonunun kaynak kodları, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Temmuz 2025 Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) verileriyle bir kez daha deşifre oldu. Rakamlar, tarladaki maliyet yangınının sürdüğünü ve üretici fiyatlarındaki artışın bir önceki yılın aynı ayına göre %44,32 gibi yüksek bir oranda gerçekleştiğini ortaya koydu. On iki aylık ortalamalara göre artışın %35,92 olması ise, fiyatlardaki yükselişin geçici bir durum değil, son bir yıldır devam eden yapısal bir sorunun sonucu olduğunu teyit etti. Bu veriler, market raflarında ve pazar tezgahlarında tüketicinin karşılaştığı yüksek fiyat etiketlerinin ardındaki temel nedenin, doğrudan üretim aşamasında başlayan maliyet artışları olduğunu bir kez daha kanıtladı. Çiftçinin girdi maliyetlerindeki artış, tarladan sofraya uzanan zincirin her halkasında katlanarak büyüyor ve nihayetinde tüketicinin alım gücünü eritiyor.
Yaz bereketi tezgaha yansıdı: Aylık bazda sebze fiyatları çakıldı
Yıllık bazdaki karamsar tabloya rağmen, Temmuz ayı verileri kısa vadeli bir nefes alma imkanı da sundu. Tarım-ÜFE, bir önceki ay olan Haziran'a göre %5,66'lık bir azalış gösterdi. Bu düşüşün arkasındaki ana aktör ise yaz aylarında hasadın bollaşmasıyla birlikte arzı artan sebze ve kavun-karpuz grubu oldu. TÜİK verilerine göre, "sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular" alt grubunda üretici fiyatları sadece bir ay içinde %12,64 gibi önemli bir oranda geriledi. Bu mevsimsel etki, özellikle domates, salatalık, biber gibi temel sebze ürünlerinin tarladaki fiyatlarının düşmesini sağlayarak, yaz aylarında tüketicinin yüzünü bir nebze de olsa güldürdü. Ancak bu aylık düşüş, genel tarım maliyetlerindeki yapısal artış trendini değiştirmiyor ve sadece geçici bir rahatlama olarak kalıyor. Zira aynı dönemde tahıllar, baklagiller ve hayvansal ürünler gibi diğer temel kalemlerdeki fiyat artışlarının devam etmesi, genel tablodaki risklerin sürdüğünü gösteriyor.
Meyve fiyatları el yakıyor: Yıllık artışta şampiyon yüzde 224 ile sert çekirdekliler
Temmuz ayı verilerinin en şok edici ve endişe verici kısmı ise çok yıllık bitkisel ürünler, özellikle de meyve grubunda yaşandı. Yıllık bazda "yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler" alt grubunda yaşanan fiyat artışı, akıl almaz bir seviyeye ulaşarak tam %224,14 olarak kaydedildi. Bu, kayısı, şeftali, kiraz, elma gibi sofraların vazgeçilmez meyvelerinin üretici fiyatının sadece bir yıl içinde üçe katlandığı anlamına geliyor. Bu fahiş artışın arkasında, yıl içinde yaşanan zirai don, kuraklık gibi iklimsel sorunların yanı sıra, gübre, ilaç ve işçilik gibi girdi maliyetlerindeki roket hızındaki artışların yattığı belirtiliyor.
Meyvedeki fiyat yangını sadece bu grupla da sınırlı kalmadı. "Tropikal ve subtropikal meyveler" (muz, kivi vb.) grubunda yıllık artış %57,70 olurken, "diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler" (fındık, ceviz vb.) grubundaki artış ise %55,20 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar, meyve üretiminin genel olarak ciddi bir maliyet ve arz kriziyle karşı karşıya olduğunu ve bu durumun önümüzdeki aylarda tüketici fiyatlarına kaçınılmaz olarak yansıyacağını gösteriyor. Buna karşılık, yıllık bazda fiyatı düşen tek alt grup %14,25'lik azalışla "yağlı meyveler" oldu. Bu durumun, özellikle zeytin gibi ürünlerde rekoltenin iyi olmasından kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Hayvancılıkta maliyet baskısı sürüyor: Üretici ne kârda ne zararda
Tarladaki bitkisel üretimde yaşanan bu dalgalanmaya karşılık, hayvancılık sektöründe ise daha durağan ancak bir o kadar da sancılı bir tablo hakim. "Canlı hayvanlar ve hayvansal ürünler" ana grubunda fiyatlar, Temmuz ayında bir önceki aya göre sadece %0,41'lik cüzi bir artış gösterdi. Bu grubun yıllık artış oranı olan %21,91 ise, genel Tarım-ÜFE artışının (%44,32) yarısından bile daha az. Bu durum, ilk bakışta hayvansal ürünlerde fiyatların kontrol altında olduğu gibi bir izlenim yaratsa da, madalyonun diğer yüzünde yem ve diğer girdi maliyetleri altında ezilen bir üretici gerçeği yatıyor.
Üreticiler, artan maliyetlerini tüketiciye tam olarak yansıtamıyor çünkü yüksek et ve süt fiyatları, zaten alım gücü düşmüş olan tüketicinin talebini daha da azaltıyor. Bu kıskaç arasında sıkışan üretici, kârlılığını kaybediyor ve birçok işletme ayakta kalma mücadelesi veriyor. Alt gruplar incelendiğinde, "süt sığırları ve bunlardan elde edilen işlenmemiş süt" fiyatları yıllık %15,23, "koyun ve keçi" fiyatları %21,45 ve "canlı kümes hayvanları ve yumurtalar" ise %72,81 oranında arttı. Özellikle yumurta ve kanatlı sektöründeki yüksek artış, yem maliyetlerindeki baskının bu sektörde daha yoğun hissedildiğini gösteriyor.
Aylık ve yıllık tablo arasındaki derin uçurum
Temmuz ayı Tarım-ÜFE verileri, kısa vadeli mevsimsel etkilerle uzun vadeli yapısal sorunlar arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyuyor. Aylık bazda sebze fiyatlarındaki düşüş genel endeksi aşağı çekerken, aynı ay içinde sert çekirdekli meyve fiyatlarının %11,25 gibi rekor bir oranda artması, bu alandaki krizin derinliğine işaret ediyor. Bu, yaz ortasında bile meyve arzında ciddi bir sorun olduğunun veya maliyet şokunun devam ettiğinin bir kanıtı. Yıllık tabloya bakıldığında ise, mevsimsel düşüşlerin genel eğilimi değiştirmediği, tarımsal üretimin genel olarak yüksek maliyet ve iklimsel risklerin gölgesinde yapıldığı ve bu durumun gıda fiyatları üzerinde kalıcı bir baskı oluşturduğu net bir şekilde görülüyor. Bu veriler, enflasyonla mücadelenin sadece para politikası araçlarıyla değil, aynı zamanda tarım sektöründeki yapısal sorunlara çözüm bulacak kapsamlı ve sürdürülebilir politikalarla desteklenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.