İzmir'in en değerli ilçelerinden Urla, doğal dokusunu ve tarımsal kimliğini tehdit eden kapsamlı bir imar planı revizyonuyla gündemin merkezine oturdu. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Urla Belediyesi meclislerinden geçen, ilçenin geniş bir bölümünde yeni yapılaşmaların önünü açan plan değişiklikleri, meslek odalarının sert tepkisiyle karşılaştı. TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şubesi, hazırladığı kapsamlı teknik raporla söz konusu planların Urla'nın geleceği için geri dönülmez yaralar açacağını savunarak, planların derhal iptal edilmesi için çağrıda bulundu. Odanın açıklaması, planların sadece şehircilik ilkelerine aykırı olmakla kalmayıp, aynı zamanda ciddi bir yetki gaspı içerdiğini de gözler önüne serdi.
Hukuki kriz: 'Yetki ilçe belediyesinde değil'
Tartışmanın fitilini ateşleyen en temel sorun, planların hazırlanma sürecindeki hukuki sakatlık oldu. TMMOB ŞPO İzmir Şubesi, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'na atıfta bulunarak 1/25.000 ve 1/5000 ölçekli üst ölçekli planları hazırlama ve onaylama yetkisinin münhasıran İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait olduğunu hatırlattı. Buna rağmen, söz konusu plan teklifinin Urla Belediyesi tarafından hazırlanarak Büyükşehir'e sunulmuş olması, süreci en başından hukuka aykırı kılıyor. Oda, yaptığı açıklamada, "Kanunla bir idareye verilen hak ve görevin başka bir idareye devredilemeyeceği tartışmasızdır. Bu durum, idarenin kanuna bağlılık ilkesiyle bağdaşmaz" ifadeleriyle yetki ihlali yapıldığını net bir dille ortaya koydu. Bu durumun sadece idari bir uyumsuzluk olmadığı, aynı zamanda kent bütünlüğünü riske attığı ve İzmir genelindeki planlama güvenilirliğini zedelediği vurgulandı.
Bilimsel dayanaktan yoksun, ranta davetiye çıkaran kararlar
Şehir Plancıları Odası'nın itirazları, yalnızca hukuki boyutta kalmadı. Planların bilimsel ve teknik açıdan da büyük eksiklikler barındırdığına dikkat çekildi. 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikler, imar planlarının bilimsel analizlere, nüfus projeksiyonlarına, altyapı kapasitesine ve çevresel etki değerlendirmelerine dayanmasını zorunlu kılıyor. Ancak onaylanan Urla planlarında bu temel analizlerin hiçbirinin yer almadığı belirtildi. Oda, plan raporlarının bu eksiklikler nedeniyle planlama disiplininin özünü oluşturan kamu yararı ilkesini ortadan kaldırdığını ve belgeleri "bilimsel değil, parçacı, talep odaklı ve rant üretimine elverişli" hale getirdiğini savundu. Bu durumun, planlamanın bilimsel bir süreç olmaktan çıkıp, özel mülkiyet çıkarlarını önceleyen noktasal müdahalelere dönüştüğü eleştirisini beraberinde getirdi.
Urla'nın can damarları: tarım alanları ve ekolojik denge tehdit altında
Planlarla ilgili en büyük endişelerden biri de Urla'nın özgün kırsal dokusunu ve İzmir'in gıda güvenliğini doğrudan ilgilendiren tarım arazileri üzerinde yoğunlaşıyor. ŞPO, plan revizyonlarıyla korunması gereken verimli tarım alanlarının imara açılmasının ve yapı yoğunluğunun artırılmasının öngörüldüğünü belirtti. Bu durumun, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun açık bir ihlali olduğu ve Urla'nın ekolojik dengesini geri dönülmez biçimde bozacağı uyarısında bulunuldu. Bir yanda iklim krizi ve gıda güvenliği gibi konular tartışılırken, diğer yanda tarım topraklarının yapılaşmaya açılmasının "bilimsel ve yönetsel tutarsızlık" olduğu ifade edildi. Ayrıca, nüfus artışı getiren bu kararların, İzmir'in "Yeşil Kuşak" stratejisini de bozucu nitelikte olduğu vurgulandı.
Kurum görüşleri hiçe sayıldı: İZSU'nun su uyarısı dinlenmedi
Planlama sürecindeki ciddiyetsizliği gözler önüne seren en somut örneklerden biri de kurum görüşlerinin dikkate alınmaması oldu. İZSU Genel Müdürlüğü'nün, planlama sürecinde "bölgeye düzenli ve sağlıklı içme/kullanma suyu temin edilmesine olanak sağlamak için nüfus artırıcı plan kararlarının oluşturulmaması" yönünde net bir görüş bildirdiği ortaya çıktı. Ancak bu hayati uyarıya rağmen, plan revizyonunun nüfus ve yapı yoğunluğunu artıracak şekilde düzenlenmesi, tepkilerin odağına yerleşti. Bu kararın, bölgedeki altyapı yetersizliğini, su kaynaklarının aşırı kullanımını ve çevresel bozulma risklerini daha da büyüteceği belirtildi.
TMMOB'dan net çağrı: 'Geri çekin yoksa yargıdayız'
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, yaptığı basın açıklamasının sonunda her iki belediyenin meclis üyelerine seslenerek, şehircilik ilkeleri ve kamu yararı doğrultusunda karar almaları çağrısında bulundu. Planlamanın, kamu yararını, doğayı ve gelecek kuşakların yaşam hakkını koruma sorumluluğu olduğunun altını çizen Oda, yetki ihlalleri ve rant odaklı kararlarla Urla'nın geleceğinin şekillendirilemeyeceğini vurguladı. Açıklamada, yapılan itirazlar dikkate alınmadığı takdirde, meslek odasının hukuki süreçleri başlatmakta tereddüt etmeyeceği ve kamu yararını korumak için tüm yasal haklarını kullanacağı net bir şekilde ifade edildi.