Toplanan bir eşya değil de, kanlı canlı, yaşayan, duyguları olan bir varlık olduğunda ise işin rengi değişiyor.
Bu ülkenin neredeyse tüm şehirlerinde, sokak köpekleri ve hatta bazı yerlerde kediler bile toplanıyor. Ne vicdanın, ne de aklın sesini dinliyor bizi yönetenler. Bakanlıklar, valilikler öyle istediği için, yönetmelik öyle buyurduğu için, Kanlı Yasa belediyelere toplama görevini verdiği için zavallı hayvanlar bir daha gün yüzü göremedikleri barınaklara kapatılıyor. Orada hayatta kalabilenler kalıyor, kalamayanlar ölüyor.
Barınağı olmayan ilçelerde ve beldelerde ise durum daha da beter.
Ne kadar yazsak, çizsek, eylem yapsak, dilekçelerle başvursak da durduramıyoruz bu insanlık dışı uygulamayı. Anayasa Mahkemesi bile gayet haklı itirazımızı reddediyor.
Bu ülke konu hayvan hakları olduğunda çok kötü dönemler gördü ama bu dönemki kadar kötüsü yaşanmış mıydı, bilemiyorum.
Toplamasanız olmaz mı? Mesela sokakta kendi halinde yaşayan, uysal canları toplamasanız…
Esnafın, mahallelinin yıllardır baktığı, kimseye zararı olmayan canları bari bıraksanız olmaz mı?
Gerek çevremden dinlediğim olaylar, gerekse sosyal medyadan okuduklarım artık kanımı donduruyor.
Kardeşimin yaşadığı sokakta, tüm mahallelinin imece usulü baktığı köpeklerden ikisini toplamışlar. Mahalleyi hırlıdan hırsızdan koruyan, saldırma ısırma geçmişi olmayan iki can. Biri barınağa götürülmüş diğeri can havliyle kaçmış ormanlık bir alana ama bir daha geri dönmemiş.
Kimselere zarar vermemiş; zararı bir yana beslendiği bakıldığı mahallede güvenliği sağlayarak insanlara faydası dokunmuş bu köpeklerden ne istediniz?
HAYTAP İzmir temsilcisi Esin Önder paylaşmış daha geçtiğimiz gün, İzmir Balçova’da esnafın 10 yıldır baktığı sokak köpeğini almışlar. Bakan kişi geri almaya gittiğinde “kısırlaştıralım öyle” demişler… Sonuçta hayvan ölmüş. Zararsız bir köpek daha yok yere canından olmuş.
Giderek daha da güvensiz hale gelen sokaklarda bir tek köpek bile kalmadığında ne olacak? Rahata, huzura mı ereceğiz? Her şey güllük gülistanlık mı olacak?
Binlerce köpekten belki bir tanesi ısırma yapıyor diye, karakterine bakmadan tüm köpeklerin toplanması hangi vicdana sığar?
Biz insanlar köpeklerden daha mı masumuz? Katili, tecavüzcüsü, tacizcisi, hırsızı, dolandırıcısı, mafyası, uyuşturucu satıcısı ve daha bilumum suç makinesiyle dolu bu sokaklar! Adalet sistemimiz sağ olsun bu tipleri hak ettikleri cezaları çekmeden salıverirken, bizim derdimiz nasıl sokak hayvanları olabiliyor?
İnsanın aklı almıyor. Yüreği parçalanıyor.
Türkiye’nin 5 farklı şehrinde hayvan severler Kanlı Yasa olarak da adlandırılan 7527 Sayılı yasayı ve son dönemde ortaya çıkan sokak hayvanlarını besleme kısıtlamalarını protesto etmek için 21 Aralık 2025 Pazar günü bir araya geliyor.
“Dostlarımızı Vermiyoruz” sloganı ile gerçekleşecek olan buluşmalar İzmir, İstanbul, Ankara, Antalya ve Bursa’da gerçekleştirilecek. Buluşmanın İzmir ayağında hayvan hakkı savunucuları Pazar günü 15:00'te Karşıyaka İzban önünden tüm Türkiye’ye mesaj verecek.
İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları sosyal medya üzerinden çağrıda bulunarak “Katliam yasasını da, usulsüz besleme yasaklarını da tanımıyoruz! Pazar günü 15:00'da Karşıyaka İzban'da buluşuyoruz!” mesajını paylaştı.
Protestoya katılacak olan Urla Hayvan Hakları Hareketi ise şu paylaşımı yaptı: “Buluşmalara, yaşamı savunan herkesi bekliyoruz. Dostlarımızın yaşam alanlarından koparılıp bilinmeze gitmesine, hukuksuz besleme yasaklarına, tecrit ve öldürme sistemini yasa diye önümüze koyanlara, tedavi olmalarını yasaklamaya çalışanlara karşı bir araya geliyor ve itaat etmiyoruz.”
Büyük buluşmalar İstanbul’da Kadıköy İskele Meydanı önünde saat 14.00’te, Ankara’da Sakarya Caddesi’nde saat 15:00’te, Antalya’da Attalos Meydanı’nda saat 16:00’da, Bursa’da Nilüfer Üç Fidan Parkı’nda saat 16:00’da gerçekleştirilecek.
Doğu Karadeniz bölgesinde bir süredir devam eden ayı krizi büyüyor.Sürek avı ile ayıların öldürülmesine izin verilmesi üzerine harekete geçen Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Tarım ve Orman Bakanlığı ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne resmi şikayet ve inceleme talebinde bulundu. HAYTAP’ın dilekçesinde şu önemli ifadeler yer aldı:
“Bilimsel veri olmaksızın şikâyet üzerine av uygulaması hukuka aykırıdır. Popülasyon sayımı yapılmadan, alan bazlı risk ve zarar analizleri ortaya konulmadan, caydırıcı ve önleyici tedbirler uygulanmadan doğrudan öldürmeye dayalı yöntemlere başvurulması, idarenin önleme ve koruma yükümlülüğünü ihlal ettiğini göstermektedir. Trabzon, Rize ve çevre illerde ayılara yönelik verilen tüm av izinlerinin hukuki ve bilimsel dayanaklarının tarafımıza yazılı olarak bildirilmesini; av kararlarından önce popülasyon sayımı yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa raporların paylaşılmasını, şikâyet üzerine av uygulamasının hangi mevzuata dayandırıldığının açıklanmasını, avcı kulüpleriyle yapılan organizasyonların izin ve denetim süreçlerinin incelenmesini, yaban hayvanlarının öldürülmesini önleyecek koruyucu ve önleyici politikaların neden uygulanmadığının açıklanmasını, söz konusu olayla ilgili olarak gerekli idari inceleme ve denetimlerin başlatılmasını talep ederiz.”
Doğa Derneği ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla “Ayılarla yaşanan çatışma bir doğa olayı değil, politik bir tercih!” ifadelerini kullandı. Yazılı açıklamada, “Ayılarla insanların karşı karşıya gelmesi, ayıların sayısının artması ya da doğal bir tehdit olarak sunulamaz. Bu tablonun asıl sebebi, yaban hayatını yeterince gözetmeyen planlama ve yönetim politikaları. Plansız yapılaşma, madencilik faaliyetleri, orman kesimleri, yol ve baraj projeleriyle onların yaşam alanları parçalanıyor, besin döngüleri bozuluyor. Av kararları, yaşanan çatışmayı çözmüyor; aksine daha da derinleştiriyor. Kalıcı çözümler için ayıların yaşam alanlarının korunması, koruyucu önlemlerin hayata geçirilmesi ve insan–yaban hayatı ilişkisini gözeten planlamalar yapılması gerekiyor” denildi.
“