Türkiye'yi koruyacaklarmış (!)

Abone Ol
“Türkiye'yi IŞİD'den ve Esat güçlerinden korumak üzere görevlendirildik” diyor. Türkiye'yi koruyacak (!) Suudi uçakların sayısı da topu topu 4.
Aslında Suudilerin şu anda Esat'la pek fazla dertleri yok. Amerika ne derse onu yapıyorlar. Ateşkes kararından sonra zaten rejim güçlerine saldırma olanakları da bulunmuyor. Amerika gösterecek, onlar da IŞİD mevzilerini vuracaklar. Hepsi bu.
Peki Türkiye ne yapıyor bu rezillikler karşısında? Bol bol demeç veriyor. El Nusra örgütünün “terör örgütü” sayılmasına kafayı takmış, aklı sıra bu cihatçı örgütü de ateşkes kapsamına sokacak. Ama olmuyor işte. Amerika ve Rusya anlaşmışlar, El Nusra ve IŞİD'i terör örgütü ilan etmişler, ateşkes kapsamından çıkartmışlar.
Erdoğan karşı çıkıyor; “El Nusra da DAİŞ'e karşı savaşıyor, peki El Nusra'ya niye kötü diyorsunuz?” diye soruyor. Gelin cevabını El Nusra komutanının IŞİD ile ilgili açıklamasından alalım;
Aramızda ne olursa olsun onlar bizim kardeşimiz ve aramızdaki ideolojik bağ her şeyden güçlüdür. Onların saflarında savaşmaya hazırız. Onların kanı bizim kanımızdır.”
İşte bu kadar açık El Nusra'nın tutumu. Hükümet IŞİD'in, El Nusra cephesinden ayrılan, fakat bu örgütle dini ve siyasi konularda tamamen benzer görüşleri savunan cihatçı görüşe sahip bir örgüt olduğunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. Acaba bu görüşlerin altında AKP'nin El Nusra'yla örtüşen cihatçı politikası mı yatıyor?
Şu bir gerçek ki Türkiye Ortadoğu bataklığında yapayalnız bırakılmıştır. Asla ve asla Suudi Arabistan'ın ve Katar'ın desteklerine güvenilmemelidir. Katar'ın topraklarının neredeyse üçte biri Amerikan üssü. Suudi Arabistan ise daha kara harekatının dillendirildiği günlerde bizi satmaktan çekinmemiş. Diktatör Suudi Kral Selman, düşürülen Rus uçağından sonra Türkiye'nin en büyük hasmı durumuna gelen Rusya 'ya “Suriye'de sizinle birlikte çalışmaya hazırız” mesajını vermekte bir beis görmemiş.
Başbakan Davutoğlu'nun, Türkiye'nin Başika'ya gönderilen birliklerden sonra Arap Birliği'nin Türkiye'yi kınaması üzerine sorduğu şu soru da bu güvensizliğin açık bir göstergesi değil mi;
Suriye'ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi savunacağının ve destekleyeceğinin garantisini bize kim verecek?”
Cevabı belli; böyle bir garanti yok.
Şimdi Münih görüşmeleri çerçevesinde sağlanan ateşkes bir gün önce başladı. Birleşmiş Milletler de kararı “şiddetin durdurulması” çerçevesinde kabul etti. IŞİD'in Tel Abyad ve Siluk'da YPG ile çatışması dışında bölgenin genellikle sakin olduğu bildiriliyor.
Peki şimdi Türkiye ne yapacak? Suriye mevzilerine obüs atışları devam edecek mi? Böyle bir davranış ateşkesin ihlali sayılabilir mi?
Başbakan Davutoğlu'nun açıklamaları kaygı verici;
Bu anlaşma Türkiye'yi bağlamaz. Güvenlik söz konusu olunca Türkiye gerekeni yapar” diyor Başbakan.
Umarız sağduyu hakim olur, bu pis bataklıkta Türkiye sorunun değil, çözümün bir parçası olur...