EĞİTİM

Üniversite kapısı 105 bin TL’den açılıyor

Üniversite kapısından içeri adım atmak isteyen öğrencilerin karşısına artık yalnızca dersler ve sınavlar değil, ağır bir ekonomik yük de çıkıyor. Eğitim-İş’in araştırması, üniversiteye başlama maliyetinin 100 bin TL’yi aştığını, aylık giderlerin ise asgari ücretin iki katını geçerek 50 bin TL’ye ulaştığını ortaya koydu. Eğitim İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale “Biz eğitimin parası olanın erişebildiği lüks bir alan haline getirilmeye çalışılmasına karşıyız” dedi.

Abone Ol

Rojda DOLGUN/ Öğrencilerin barınma, beslenme, ulaşım ve eğitim masrafları nedeniyle üniversite eğitimi neredeyse lüks bir tercih haline gelmiş durumda. Artan maliyetler, öğrencilerin yalnızca akademik başarılarını değil, psikolojik ve sosyal yaşamlarını da doğrudan etkiliyor. Eğitim, giderek daha çok kişinin erişemediği bir hak haline gelirken, öğrenciler en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor.

Eğitimin kamusal hak olduğunun altını çizen Eğitim İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale şu ifadeleri kullandı:
"Üniversiteye başlama maliyetinin bu kadar yüksek olması kabul edilemez. Asgari ücretle kıyaslanarak incelediğimizde sosyal ve ekonomik açıdan tehlike oluşturuyor. Özellikle üniversite eğitiminin bu kadar pahalıyken bir de niteliksiz hale getirilmesi ülkedeki iş gücünün geleceğini etkileyebilir. Biz eğitimin parası olanın erişebildiği lüks bir alan haline getirilmeye çalışılmasına karşıyız. Eğitim kamusal olmalı. Sınıfsal ayrışmanın derinleşmesi eğitimi doğrudan etkiler. Üniversite öğrencilerine gereken burslar sağlanmalıdır. Sınıfsal olarak eğitim hakkına erişimin önünü yetkililer tarafından açılmalıdır. Öğrencilerin giderleri asgarî ücretle karşılaştırıldığında eğitimdeki sınıfsal ayrışmayı derinleştiriyor. Yetkililerin bu konuyu çözmesi gerekir. Yükseköğretim haktır, öğrencilere sağlanmalıdır.”

Yüksek lisans öğrencisi Ümran Bayram sağlanan bursların eğitim için çok yetersiz olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
“Ben de okurken çalışmayı düşünüyorum. Sadece ailemin desteğiyle olmayacak gibi hissediyorum. Her şey çok pahalı. Bu yüzden çekilecek gibi olmasa da ilk seçeneğim yurt. İnsan ekonomik problemlerden dolayı mecbur kalınca katlanmak zorunda hissediyor. Öğrenciler saat başına çok ucuza çalıştırıldığı için iş bulmak da çok zor. Öğrenciler açısından tek başına eve çıkmak da mümkün değil. Öğrencilere sağlanan burs ve krediler ihtiyaçları karşılamak için gerçekçi rakamlar değil. Hiç yoktan iyidir ama kesinlikle yeterli değil. Çünkü üniversite öğrenci olmak sadece okul ve yurtla sınırlandırılmamalı. Gezmek, eğlenmek, güzel yemek yiyebilmek üniversiteli gençliğin istekleri arasında bulunuyor. Ben sağlanan imkanların yeterli olduğunu düşünmüyorum.

Öğrenciler mağdur edildi

Lisans eğitiminden yüksek lisansa geçerken kalacak yer sıkıntısı çektim. Yüksek lisans için çok saçma bir adım atıldığını düşünüyorum. Okulu erken açtılar ama yüksek lisans öğrencileri için yurt başvurularının sonucu Ekim ayının ortasında açıklanacağı söylendi. Ben ve binlerce kişi sosyal medyada mağdur edildiğini ifade etti. Bizce ya okul geç açılmalıydı ya da yurt

başvuruları bizim de lisans öğrencileriyle birlikte yapılmalıydı. Öğrencileri mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. Ben üniversite okurken kendi evime çıktığım, konserlere falan gittiğim bir hayat istemiştim. Ekonomik gerçeklik ile hayal ettiklerimiz arasında çok fark oldu. Herhangi basit bir ürünü bile alırken birkaç kez düşündüğümü hatırlıyorum. Ben çok daha farklı alanlarda kendimi geliştirmeyi çok istedim. Ama ne yazık ki, ekonomi faktörü buna engel oldu. Ne lisans ne yüksek lisans eğitiminde sıkıntılar hiçbir zaman bitmiyor.”


Üniversite öğrencileri için en ağır yüklerin başında barınma giderleri geliyor. Araştırmaya göre özel yurt ücretleri Ankara’da ortalama 38 bin 500 TL’ye, İstanbul’da 40 bin TL’ye, İzmir’de ise 29 bin TL’ye çıkmış durumda. Ev kiralamak isteyenler için ise üç büyükşehirde ortalama kira 25 bin TL’ye dayandı. Üstelik kiracı olan öğrenciler, bir kira bedeli kadar depozito da ödemek zorunda kalıyor. Bu durum, şehir dışında okuyan öğrenciler için üniversiteye gitmeyi daha da zorlaştırıyor.

Yemek ve sosyal yaşam cepleri zorluyor

Barınma yükünün ardından öğrencilerin en büyük masraf kalemlerinden biri de yemek ve sosyal yaşam. Araştırmaya göre yalnızca bir öğün yemek için aylık ortalama 12 bin TL harcamak gerekiyor. Arkadaşlarla bir kafede içilen kahve ya da çayın aylık maliyeti ise 6 bin TL’yi buluyor. Bu durum sosyalleşmeyi öğrenciler için, ciddi bir ekonomik karar haline getiriyor.

İzmir’de ulaşımda maliyet artışı dikkat çekiyor

Öğrencilerin eğitim yaşamında önemli yer tutan ulaşım giderleri de ciddi oranda yükseldi. Ankara’da aylık abonman ücreti 350 TL, İstanbul’da 380 TL, İzmir’de ise 480 TL’ye çıktı. Bu rakamlar, toplu taşıma masraflarının da öğrencilerin bütçesini zorladığını gösteriyor.

Evde kalan öğrencilerin faturaları kabarıyor

Ev kiralayan öğrenciler için yalnızca kira değil, fatura ve aidatlar da önemli bir yük haline geldi. Elektrik, su, doğal gaz, internet ve apartman aidatlarıyla birlikte yıllık ortalama 3 bin TL’yi bulan ek harcamalar, öğrencilerin yaşam maliyetini daha da yukarı çekiyor.

Eğitim materyalleri ayrı bir maliyet kapısı

Üniversite öğrencileri yalnızca barınma ve beslenme değil, eğitim için de yüksek bir maliyetle karşı karşıya. Araştırmaya göre kitap masrafı ortalama 2 bin 500 TL, kırtasiye giderleri ise 670 TL seviyesinde. Bilgisayar ihtiyacı olan öğrenciler için temel bir dizüstü bilgisayarın maliyeti ortalama 30 bin TL’ye çıkmış durumda.

Eğitim-İş’in açıkladığı verilere göre, üniversiteye başlangıç maliyeti toplamda 105 bin TL’yi geçti. Aylık sabit giderler ise en az 50 bin TL’ye ulaşıyor. Bu durum, öğrencilerin eğitim yolculuğunu sürdürmek için aile bütçelerinin kaldıramayacağı kadar ağır bir ekonomik yükle baş başa kaldığını ortaya koyuyor.