Milyonlarca vatandaş bir ev sahibi olmak umuduyla “Yüzyılın Konut Projesi”ne başvurdu ancak hükümetin daha önce açıkladığı projeler hâlâ tamamlanmadı. 26,5 milyar TL’nin toplandığı yeni kampanyalar sürerken, 3 yıl önce duyurulan İlk Evim – İlk Arsa Projesi’nde üç yıldır ihale bile sonuçlanmaması, vatandaşın en temel sorusunu ortaya çıkardı: “Yeni projeler için milyonlar toplanırken eskisi neden hala başlamadı?”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 81 ilde hayata geçirilecek 500 bin konutluk “Yüzyılın Konut Projesi”ne başvuruların rekor seviyeye ulaştığını açıkladı. 10 Kasım’da başlayan süreçte 5 milyon 314 bin kişi projeye başvurdu. Her başvurudan alınan 5 bin TL üzerinden hesaplandığında toplanan tutar 26 milyar 570 milyon TL oldu. Hükümet yeni projeleri kamuoyuna duyururken, 2022’de açıklanan İlk Evim – İlk Arsa Projesinde henüz sonuç alınmadı. Projeye 5 milyon 135 bin 324 kişi başvurmuştu ancak üzerinden üç yıla yakın süre geçmesine rağmen birçok bölgede ihale tamamlanmadı. TOKİ’ye başvuran yurttaşlar çeşitli illerde şu yanıtlarla karşılaşıyor:
“Sizin ilçenizde arsa yok.”
“Arsa tahsis edilmiş ama parsellenmemiş.”
“Parsel var ama altyapı yok.”
Türkiye’de konut sahipliği oranı da son 20 yılda geriledi. 2002’de yüzde 73 olan oran bugün yüzde 55,8 seviyesinde. Bu oran dünya ortalaması olan yüzde 65,7’nin altında bulunuyor. Buna karşılık hane başına düşen konut sayısı aynı dönemde 1,07’den 1,57’ye yükseldi. Bu durum, bir yandan konut sahipliği düşerken diğer yandan bazı kesimlerde ikinci ve üçüncü konut ediniminin arttığını ortaya koyuyor.
“TOKİ başvurusu için ücret alınması gerekmez"
Ekonomi politikalarının konut piyasasına yansımasını değerlendiren Ekonomist Hüsnü Erkan, hem başvuru ücreti uygulamasını hem de projelerin başarı ihtimalini sorgulayan açıklamalarda bulundu:
“Böyle bir başvuru için ücret alınması gerekmez. Vatandaş zaten konuta erişmek için uğraşıyor; özellikle yoksul insanlar bunu konut edinme umuduyla yapıyorlar. Bu nedenle bu ücretin alınmasını yanlış buluyorum. Ama iktidar her konuda gelir elde edebileceği alanları fırsata çeviriyor.
Diğer yandan bu durum bana güven vermiyor. Çünkü inşaat maliyetleri şu anda o kadar yükselmiş durumda ki, bu sistemin başarıya ulaşması konusunda insan ister istemez kuşku duyuyor. Ekonomide istikrar sağlanmadan, enflasyon kontrol altına alınmadan yapılacak bu tür girişimlerin başarı şansını düşük görüyorum. Siz bu projeye başvuruyorsunuz, bir yol yürüyorsunuz ama sonra sistem sizi içeri çekmiyor; aksine dışarıda bırakıyor. Bu nedenle güven vermiyor.”
“Düşük gelirli vatandaş için konut edinmek artık imkânsız”
“Ayrıca maliyetler o kadar arttı ki, bugün ancak belirli bir gelir seviyesinin üzerindeki insanlar konut sahibi olabilecek duruma geldi. Ama çaresizlik içindeki vatandaş için ‘başımı sokacak bir evim olsun’ arzusu hâlâ çok güçlü. Çünkü her canlının, solucanın bile doğasında yuva edinme güdüsü vardır; bu biyolojik bir ihtiyaçtır. İnsanlarda da bu güdü çocuklarının geleceğini düşünerek daha da güçlenir.
Dolayısıyla insanlar ekonomik koşulları aşarak konut sahibi olmaya çalışıyorlar ama mevcut koşullar özellikle düşük gelir grubundaki vatandaşların konut edinmesini imkânsız kılıyor. Bu yüzden bu projelere güven duymuyorum.”
“Orta sınıf eridi, bu projelerin başarı şansı azaldı”
Başvuru ücretlerinden inşaat maliyetlerine kadar birçok başlıkta projelere güven duyulmadığını belirten Erkan, görüşlerini şu sözlerle dile getirdi:
“Çok sınırlı sayıda, ancak orta gelir grubundaki insanlar belki erişebilirdi; fakat iktidarın yanlış politikaları, gelir dağılımını bozması ve yoksuldan alıp zengine veren ekonomi anlayışı orta sınıfı eritti. Orta sınıf ortadan kalkınca bu tür projelerin başarı şansı iyice azaldı. Anlatabiliyor muyum? Dolayısıyla bu projeler bana daha çok algı yaratmaya yönelik hamleler gibi geliyor ve bu nedenle güven vermiyor. Zaten üst gelir grubundaki insanlar gidip doğrudan hazır ev satın alıyorlar. Ben geçmişte kooperatiflerle konut edinmiş biriyim; o dönemde enflasyon bugünkü gibi değildi. Verdiğimiz aidatlar karşılığında iyi kötü konut sahibi olabildik. Şimdi böyle bir ortam kalmadı. Kooperatifler hem politik tercihlerle hem de ekonomik krizin yarattığı koşullarla büyük ölçüde tasfiye edildi.
İktidar kamuoyu nezdinde bir imaj yaratma ihtiyacı hissediyor ve bu düzenlemeleri de bunun için yapıyor. Üstelik bir de üstüne para alarak gelir elde ediyor. Bu nedenle, bu projelerin hem imaj yaratma hem de finans kaynağı oluşturma amacı taşıdığını düşünüyorum.”