Daha önceki bazı yazılarımda da belirtmişimdir. İşletme Fakültesi’nde İşletme Yönetimi dersimizin ilk oturumunda hocamız demişti ki; “ Yönetimin esası denetimdir. Denetleyemediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz.“
Hocamın bu sözü yıllar yılı hiç aklımdan çıkmamıştır. Gerek özel sektördeki yöneticilik dönemlerimde ve gerekse devlet sektöründe, Akademi’deki müdürlük, dekanlık ve rektörlük gibi görevleri icra ederken, yapılan işlerin denetimine özel bir önem göstermiş, ya kurduğum ekiplerle ya da resen denetim yaparak ileride ortaya çıkabilecek aksaklıkları önceden tespit etmek olanağını bulmuşumdur.
Resen yaptığım denetimlerde ve kurduğum ekipler üzerinde gerçekleştirdiğim denetim ve kontrollerde rastladığım aksaklıkları, şu veya bu nedenle tespit edemeyen görevliler hakkında da gereğini hiç acımadan yapmışımdır.
Zira denetçinin küçük bir hatası, büyük sonuçlara yol açabilecek niteliktedir.
Yazıma bu örneklerle başlamamın sebebine gelince, Bolu faciasının yargılanan sorumlularına mahkemeler gerekli cezaları verdiler. Müebbet hapisler vb verilerek ölenlerin yakınlarının yüreklerinin biraz olsun soğuması sağlandı. Peki ya sorumlukta payı olduğu halde yargılanmayanlar. Denetim yapıp herhangi bir eksiklik görmediğini raporlarında beyan edenler. Bunlar ne olacak?
Geçenlerde Gebze’de 2012 -2013 yıllarında inşa edilen bir bina yıkıldı. Basında belirtildiğine göre kolon kesmek vb. gibi binaya sonradan negatif bir müdahale yok. Bu bina ilgililer tarafından denetlenmiş, planına, projesine onay verilmiş bilahare oturma raporu da verilerek elektriği, suyu, doğalgazı bağlanmış bir bina. Kaçak değil, göçek değil. Denetim yapıp oturulmasında herhangi bir eksiklik görmeyen, oturma raporu veren. Bunlar ne olacak?
Benim de başıma geldi. Sahibi olduğum bir mülkle ilgili olarak bazı görevlilerin bir müteahhitle birlikte davranarak gerçeğe aykırı işlem yaptıklarına dair bir şüphemiz olduğunu delilleri ve şahitleri ile birlikte savcılığa şikayet ettik. Savcılık şikayetimizi haklı buldu ilgililer hakkında kovuşturma yapılmasına izin verilmesi için (Bunlar kamu görevlisi olduklarından dolayı) ilgili makamlara başvurdu. Ancak bunlar hakkında kovuşturma yapılmasına izin çıkmadı.
Şayet kovuşturulsa idi belki de bunların suçlu olduğu ortaya çıkabilecek böylece şu anda birçok kişinin yaşadığı mağduriyet önlenebilecekti. Belki de tersi olacaktı, bunların suçsuz olduğu ortaya çıkacaktı bu durumda da mağdurların haklarının yendiğine dair şüpheleri ortadan kalkacaktı.
Burada kimseye peşin hükümle suçlu veya suçsuz demiyoruz. Önemli olan herkesin yargılanmasıdır. Kimilerinin yargılamadan kaçınabilmesi veya muaf tutulması değil.
Dört bir yanımız bunlara benzer veya benzemez yüzlerce örnekle dolu. Şayet denetleyenlerin sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlayamazsak, herhangi bir olay vukuunda, denetleyenleri sorumluların dışında tutarsak daha birçok olay sonrasında dizimizi dövmeye devam ederiz. ‘Nasıl olsa bize bir şey olmaz’ deyip sorumluluklarını yerine getirmez ve böylesi facialara neden olmaya devam ederler.
Denetleyip görmezden gelenler, denetim görevini hakkiyle yapmadığı için eksiklikleri gözden kaçıranlar mutlaka bunun sonucuna katlanmalılar.