GENEL

Zengezur Koridoru'nun Türkiye ayağının temeli Kars'ta atıldı!

Yıllardır hayali kurulan ve Kafkaslar'daki tüm dengeleri değiştirecek olan Zengezur Koridoru'nun hayata geçirilmesi için en somut ve en kritik adım atıldı. Azerbaycan'ı, Nahçıvan üzerinden Türkiye'ye kesintisiz bir şekilde bağlayacak olan projenin Türkiye ayağı olan 224 kilometrelik Kars-Dilucu demiryolunun temeli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun katılımıyla atıldı.

Abone Ol

Tarihin akışını değiştirecek, Pekin'den Londra'ya uzanan "Demir İpek Yolu" hayalinin en stratejik ve en kritik halkası olan Zengezur Koridoru'nda, bugün tarihi bir gün yaşandı. Azerbaycan'ı, yıllardır bir eksklav olarak ana karasından ayrı kalan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ne ve oradan da doğrudan Türkiye'ye bağlayacak olan bu "asrın projesinin", Türkiye sınırları içindeki etabı için ilk kazma vuruldu. Kars'tan başlayıp, Nahçıvan sınırındaki Dilucu'na kadar uzanacak olan 224 kilometrelik dev demiryolu hattının temeli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun da katıldığı görkemli bir törenle atıldı.

Temel atma töreninde yaptığı konuşmada, bu projenin sadece bir ulaşım hattı olmanın çok ötesinde anlamlar taşıdığını belirten Bakan Uraloğlu, hattın tamamlandığında, yıllık 5,5 milyon yolcu ve 15 milyon ton yük taşıma kapasitesine sahip olacağını açıkladı. Uraloğlu, bu projenin, "Zengezur Koridoru'nun kapısını sonuna kadar açıp Güney Kafkasya'da barış ve refah dolu yeni bir dönem başlatacağını" belirterek, hattın jeopolitik ve ekonomik öneminin altını çizdi. Bu temel atma töreni, Türkiye'nin, bölgedeki stratejik vizyonunu ve "kardeş ülke" Azerbaycan ile olan sarsılmaz bağını tüm dünyaya bir kez daha ilan ettiği tarihi bir an olarak kayıtlara geçti.

Beyaz Saray'da atılan tarihi imza: koridorun adı 'TRIPP' oldu

Zengezur Koridoru projesi, 2020'deki 2. Dağlık Karabağ Savaşı'ndan bu yana gündemde olmasına rağmen, projenin hayata geçirilmesi yönündeki en büyük ve en somut ilerleme, bu yıl 8 Ağustos'ta, beklenmedik bir başkentte, Washington'da kaydedildi. ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğunda, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da bir araya gelerek, koridorun açılmasını öngören tarihi bir anlaşmaya imza attılar.

BBC Türkçe'nin haberine göre, bu anlaşma kapsamında, koridora oldukça sembolik bir isim verildi: "Uluslararası Barış ve Refah İçin Trump Yolu" ya da kısaca "TRIPP" (Trump Road for International Peace and Prosperity). Anlaşmanın en dikkat çekici maddelerinden biri ise, bu stratejik koridorun işletmesinin, 99 yıllığına ABD'ye verilmesi oldu. Bu madde, ABD'nin, Kafkaslar'daki jeopolitik ve ekonomik dengelerde ne kadar etkin bir rol oynamak istediğinin de bir göstergesi olarak yorumlandı.

Tarihi imza töreninde konuşan İlham Aliyev, "Bugün Kafkasya'da barışı tesis ediyoruz. Savaşlar, işgal ve kan dökülmesiyle meşgul olarak çok uzun yıllar kaybettik" diyerek, yeni bir dönemin başladığını müjdelerken, Nikol Paşinyan ise anlaşmayı, iki ülke arasındaki ilişkilerde "önemli bir dönüm noktası" olarak nitelendirdi. Başkan Trump ise, bu koridorun, bölgedeki enerji ve teknoloji ticaretini genişleteceğini ve her iki ülkeyle de bu alanlarda ikili anlaşmalar imzaladığını duyurdu.

Koridorun coğrafyası: Zengezur neden bu kadar önemli?

Peki, adını sıkça duyduğumuz ama coğrafi olarak tam olarak nerede olduğunu belki de pek bilmediğimiz Zengezur bölgesi, neden bu kadar hayati bir öneme sahip? Ermenistan'ın en güney ucunda yer alan ve Syunik adıyla bilinen bu bölge, Azerbaycan tarafından tarihsel olarak Zengezur olarak adlandırılıyor. Bu daracık kara parçasının coğrafi konumu, onu bir kilit noktası haline getiriyor. Bölgenin doğusunda Azerbaycan, güneyinde İran, batısında ise Azerbaycan'a bağlı olan ancak ana karasıyla fiziki bağlantısı bulunmayan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti yer alıyor.

İşte Zengezur Koridoru projesi, Ermenistan'ın kontrolündeki bu topraklardan geçecek olan bir kara ve demiryolu hattı ile, Azerbaycan'ı doğrudan Nahçıvan'a bağlamayı hedefliyor. Nahçıvan'ın da Türkiye ile doğrudan bir kara sınırı olduğu için, bu koridor aslında Azerbaycan'ı, Ermenistan'ı ve İran'ı by-pass ederek, kesintisiz bir şekilde Türkiye'ye ve oradan da Avrupa'ya bağlamış olacak. Bu, "tek millet, iki devlet" olan Türkiye ve Azerbaycan arasında, on yıllardır hasreti çekilen o fiziki bağlantının nihayet kurulması anlamına geliyor.

Ermenistan ve İran'ın tutumu: pürüzler ve endişeler

Koridorun açılması yönünde Beyaz Saray'da tarihi bir imza atılmış olsa da, projenin önünde hala bazı pürüzler ve endişeler bulunuyor. Özellikle Ermenistan ve İran'ın projeye yaklaşımları, sürecin hassasiyetini koruduğunu gösteriyor.

  • Ermenistan'ın "Barış Kavşağı" Alternatifi: Ermenistan, 2020'deki ateşkes anlaşmasında yer alan "ulaşım bağlantılarının açılması" maddesini kabul etmekle birlikte, Azerbaycan'ın talep ettiği şekliyle, yani egemenlik haklarını sınırlayacak bir "koridor" statüsüne karşı çıkıyordu. Erivan yönetimi, bu koridor yerine, kendi kontrolünün daha fazla olacağı ve bölgedeki tüm ülkeleri (Türkiye, Azerbaycan, İran, Gürcistan) birbirine bağlayacak olan "Barış Kavşağı" adını verdiği alternatif bir proje öneriyor. Beyaz Saray'da imzalanan son anlaşmanın, bu iki farklı yaklaşımı nasıl bir ortak paydada buluşturduğu, henüz tam olarak netleşmiş değil.

  • İran'ın "Kırmızı Çizgi" Uyarısı: Projeden en çok endişe duyan ülke ise, hiç şüphesiz İran. Tahran yönetimi, başından beri Kafkaslar'da "jeopolitik değişiklikler" istemediğini belirterek, Zengezur Koridoru projesine mesafeli yaklaşıyor. İran'ın en büyük endişesi, bu koridorun açılmasıyla, kendisinin Ermenistan ile olan doğrudan kara bağlantısının kesilebileceği veya zayıflayabileceği. Bu durumun, İran'ın kuzeye ve Rusya'ya açılan kapısını zora sokacağını düşünen Tahran, bu projeyi kendisi için bir "kırmızı çizgi" olarak görüyor. İranlı yetkililer, dönem dönem yaptıkları açıklamalarda, sınırların değişmesine asla izin vermeyeceklerini vurguluyor. Koridorun, İran'ı by-pass edecek yeni bir ticaret yolu oluşturacak olması da, Tahran'ın ekonomik kaygılarını artırıyor.

Türkiye'nin vizyonu: anlaşmazlık değil, mutabakat simgesi

Tüm bu karmaşık bölgesel dinamiklere rağmen, Türkiye, projeye başından beri tam destek veriyor ve koridorun, bir çatışma nedeni değil, bir iş birliği ve refah alanı olması gerektiğini vurguluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuyla ilgili son açıklamasını 21 Temmuz'da yaparak, Türkiye'nin vizyonunu net bir şekilde ortaya koymuştu.

Erdoğan, "Zengezur Koridoru sadece Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye'ye değil bölgedeki diğer ülkelere de fayda sağlayacak. Biz bu hattı aynı zamanda jeoekonomik boyutu itibarıyla son derece önemli bir konu olarak görüyoruz. Nitekim, bu hat bölgemizin ötesindeki coğrafyaları da birbirine bağlayacak ve ticareti canlandıracaktır. Bu hattın bir anlaşmazlık kaynağı değil, bir mutabakat simgesi haline gelmesi temel beklentimizdir. Bu sayede bölge iş birliğinin galebe çaldığı bir refah alanı olacaktır" demişti. Kars-Dilucu demiryolunun temelinin atılması, işte bu vizyonun, artık sadece bir temenni olmaktan çıkıp, somut bir gerçeğe dönüştüğünün en güçlü kanıtı. Bu demir yolu tamamlandığında, Kafkaslar'da kartlar yeniden dağıtılacak ve Türkiye, bölgenin ekonomik ve lojistik kalbindeki yerini daha da sağlamlaştıracak.