Psikolojide korku doğal,güçlü ve ilkel bir duygu olarak tanımlanıyor.Korku psikolojisi bazen kafada yaratılan hayali zorlukların sonucu da oluşabiliyor. Korku karşısındaki tepki aşırı hale gelirse Fobi halini alabiliyor .

                          İktidarın 1 Mayıs'taki Taksim tepkisi acaba bir 'Taksim Fobisi' mi? Bu fobide Gezi olaylarının bir etkisi olabilir mi?

                          Her yıl aynı gerekçeler; Kamunun huzuru, güvenliği,rahatı... İyi de onbinlerce güvenlik görevlisi bir meydanda güvenliği sağlamaktan aciz mi? Üstelik 15 Temmuz kutlamaları için meydanın 5 gün kutlamalara açık bırakıldığı hala hafızalardayken...

                         Anayasa Mahkemesinin 12 Ekim 2023'de aldığı bir karar var.Kararda 1 Mayıs'ın Taksim meydanı ile özdeşleştiği vurgulanıyor .Karar şöyle;

                           '''Kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı'nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır.1 Mayıs'ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekanın sınırlanması, aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.''

                         Anayasa Mahkemesi diyor ki 'Düşünceyi kısıtlıyorsunuz.' Diyor ki ''Yasakçı zihniyetten vaz geçiniz.'

                         Dünyanın her yerinde 1 Mayıs kutlamaları sembol meydanlarda yapılmakta.Londra'da Trafalgar, Paris'de Champ Elysee, Moskova'da Kızıl Meydan, Pekin'de Tiananmen meydanları nasıl 1 Mayıs'ın hafızası ise ,İstanbul'da Taksim meydanı da Emek ve Dayanışma Günü'nün hafızasıdır.

                         Olağanüstü önlemler alınmış meydana çıkışı önlemek amacıyla.Sabahın erken saatlerinden itibaren karayolları kapatılmış, deniz ve raylı sistem ulaşımı iptal edilmiş. Yalnızca sendika temsilcileri çelenk koyabilecekmiş Taksim Anıtı'na ...Hangi sendika yöneticileri ? Elbette hükümetten yana sendikaların.Birinin başkanı çıkar ''Temmuz'da asgari ücret yapılamama kararını destekliyoruz' der, diğeri toplu sözleşme görüşmelerinde Bakana ''Bu iş uzarsa karıştıracağız,en iyisi kapatalım böyle' der.Bu yöneticilerin işçiyi temsil etmeleri mümkün müdür?

                      Ne diyordu Zonguldak'ta maden kazasında arkadaşlarını yitiren işçi 'aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin''.

                       DİSK-Birleşik Metal- İş Sınıf Araştırmaları Merkezi BİSAM araştırmış; Mart 2024'de açlık sınırı 16 bin 646 lira , Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 57 bin lira. Peki, asgari ücret ne kadar 17 bin 2 lira. Asgari ücrete yılda bir kez zam yapılacağını, dolayısıyla Temmuz'da herhangi bir zammın söz konusu olmayacağını müjdeliyor(!) değerli iktidar. İşte böyle bir ortamda emekçilerin haklı isteklerini meydanlarda haykırması iktidarı rahatsız etmekte ...

                       1 Mayıs'ı Anadolu'da ilk kez 1905 yılında kutlamanın gururunu taşıyan İzmir ise bu yıl da Gündoğdu Meydanında emekçilerin haklarını haykıracak, barış için, özgürlük için,demokrasi için, ekmek için,daha güzel bir dünyada sömürüsüz, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için marşlarını söyleyecek;

                       ''...Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.

                         Mutlu bir hayat filizlenir ,kavganın ufuklarından.

                         Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.

                         Bir Mayıs !, Bir Mayıs ! İşçinin,emekçinin bayramı...''