İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Hüseyin K., Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken şikayetçi çocuklardan Vefa K. da geldi. Aile Bakanlığı avukatı ve taraf avukatları katıldı. Duruşma savcısı, önceki mütalaasını tekrar ederek sanık baba Hüseyin K.'nın çocuğun ölümünü yetkililere haber vermeden hayatın olağan akışına aykırı şekilde gizlediği, sanığın suç delillerinin ortaya çıkmaması için bebeği bir başka bebeğin gömülü olduğu yere gömdüğü gerekçesiyle "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Şikayetçi Vefa K., sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.
SANIK BABA, SUÇLAMALARI REDDETTİ
Son savunması sorulan sanık Hüseyin K., “Bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. İnsafsızca, vicdansızca, akıl dışı şeyler iddia ediliyor. İnsaflı olan, sağduyulu olan biri, 'Bu çocuklar, neden babasını yok etmeye çalışıyor?' diye sorar. Eğitimli bir insanım, 15 aylık bir bebeğe bunu nasıl yapabilirim?" dedi.
Suçlamaları reddeden sanık baba, “Bunların arkasında gizli bir güç var. Bizde kadınlar cenaze defnetmeye gelmez, ben çocuğu defnederken annesi o yüzden gelmedi. Ben, radikal bir dinci değilim. Ben çok özgür aile hayatı yaşayan, modern biriyim. 2016 yılında iki kızım aileyi toplayıp 'Baba, biz ayrı yaşamak istiyoruz' dediler. 'Neden?' diye sorduğumda bana gerekçe gösteremediler. Bu işlerin başlangıç noktası budur. Beni o yıldan beri yok etmeye çalışıyorlar. Ertesi gün sabah kalktığımızda kızlarım evde yoktu.
Kızlarımın sosyal medyadaki paylaşımlarına girip bakın. En radikal dinci olsam onları gidip infaz ederdim. Ben, namaz bile kılmıyorum. Bana çocuklarımın attığı iftiraları anlayabiliyorum, karanlık insanlara bulaştılar. Cani bir baba, gidip çocuğunu yıkayıp defnederek namazını kılar mı? Gidip atardım bir köşeye" diye konuştu.
"YAŞASAYDI BELKİ BİLİM ADAMI OLURDU"
Sanık Hüseyin K., olay gecesini ise şöyle anlattı:
“Vefat eden çocuğumun kapasitesi, zekası çok farklıydı. Yaşasaydı belki bilim adamı olurdu. O akşam bebeğimiz, sağlıklı olarak yattı. Eşim lavabo için kalktığında Armağan'a bakmış, bir hareketsizlik görmüştü. Ben kalkıp nabzına baktığımda ölmüştü. O gece eşimle sabaha kadar ağladık. Çocuklar kalktığında bir üzüntü yaşamasınlar diye bebeği alıp eşimle banyoda yıkadık. Arkadaşımla birlikte Armağan'ımı aldık, Arnavutköy merkezdeki mezarlığa götürdük. Orada boş bir yer bulduk, ben mezarı kazdım. Biz orada usulü olarak her şeyi yaptık, namazımızı kıldık, çıktık geldik evimize. Benim bir suçum yok, sadece definden sonra gittiğim için usul eksikliği yapıldı. Başka bir durum yoktur.
Armağan öldüğünde çocuklarımın biri üç aylık, biri 2 yaşında, diğerleri de farklı farklı yaşlardaydı. Hepsinin aynı ifadeyi vermesi de hayatın olağan akışına aykırıdır" dedi. Son sözü sorulan sanık baba, beraatını talep etti.
MAHKEME, MÜEBBET HAPİS CEZASI VERDİ
Mahkeme heyeti sanık Hüseyin K.'yı “Kendini beden bakımından savunamayacak durumda bulunan çocuğunu kasten öldürme" suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Cezanın sanık üzerindeki olası etkilerini dikkate alan heyet, cezayı müebbet hapis cezasına indirerek tutukluluk halinin devamına hükmetti.
“BEN UTANMIYORUM ARTIK, O UTANSIN"
Duruşmadan sonra konuşan Vefa K., “Kardeşime, bize yaptığı işkencenin, zulmün, bir cana kıymanın bedeli belki bu değildi ama buna da şükür. Bunun için sekiz yılımızı verdik. Adalet yerini buldu. Biz bu süreçte çok zorlandık. Gerçekten sekiz yıl kolay değildi bizim için fakat başardık. Bu başarı, benim kız kardeşlerimin başarısıdır.
Normalin üstünde din takıntılı olduğu için çocuklarını döverek öldürmenin mübah olduğunu düşünen bir şahıstı. Çok küçük yaşta bize Arapça öğretmesiyle başladı. Döve döve, işkenceyle namaz kılmayı öğretti fakat '7 yaşına kadar namazı öğrettim, namaz kılmıyorsanız döverek öldürebilirim' diye bizi dövüyordu. Kendisi namaz kılmıyordu. Müslüman olduğunu söyleyerek bize her türlü işkenceyi zulmü yapardı.
Kardeşlerimden birinin cenazesiyle ile ilgili dava kazandık. Bu şahıs babam olduğu için yıllardır utanıyordum. Ben utanmıyorum artık, o utansın böyle bir pislik yaptığı için. Kendisi değil, bir kardeşimizin, birçok kardeşimizin ölümüne neden olmuştur. Bununla ilgili de gerekli soruşturmalar devam edecektir. Emsal karar olarak bu kararı göstereceğiz.
Aydın-Söke'deki evinin yanındaki iki mezarın da açılması için savcılığa gerekli başvuruda bulunacağız. Bir hayvan bile öldüğünde götürüp toprağın üstüne atıp geçilmez. Şahıs bir çocuğu öldü, gömdü, altı yıl sonra ölen başka bir çocuğunu da götürüp onun üstüne gömebilen bir varlık. Benim en büyük, yüzde 90 zihinsel engelli ablamı, babam döve döve delirtti" diye konuştu.