Filiz GÜLEÇ KUTLUR
Hani çok meşhur bir söz vardır, biraz utanmamıza, yeri geldiğinde karizmamızın çizildiği hissine kapılmamıza neden olan; dişinde yeşil bir şey var uyarısı. Lezzetli bir yemek yemişizdir, keyfimiz yerindedir aslında, hele ki eski günlerdeki gibi eş dostla birlikte masa etrafında sosyal mesafe olmadan keyifli kahkahaları atıyoruzdur. İşte o anda samimiyet seviyesine göre gelir böylesi bir söz. Gülüşümüz kesilebilir, utanabiliriz, elimizle ağzımızı kapatırız ve bir çaresine bakmaya çalışırız.
Aslında bugünlerde en çok ihtiyacımız olan sözdür, dilimizde yeşil bir şeylerin dolanması. Doğayı, geleceği korumak, kollamak, sahip çıkmak her ne derseniz diyin, aktif olarak sorumluluk almak. Yeşil ekonomiler, yeşil beceriler. Tüm bunlar must to have (sahip olunması gereken) becerilerdir aslında.
Avrupa Komisyonu, 9-13 Kasım 2020 tarihleri arasında '2020 Avrupa Mesleki Beceriler Haftası'nı gerçekleştirdi. Çevrim içi gerçekleşen bu etkinlikte özellikle üzerinde vurgu yapılan konu Yeşil Ekonomiler ve Dijitalizasyondu. Yeşil ve dijital geçiş için Mesleki Teknik Eğitim ve Öğretimi nasıl geliştirebilirizi tartıştılar uzun uzun. Burada özellikle dijital dönüşümü ve dönüşümde yaşanan zorlukları tanımladılar.
Bunlar; Kovid-19, dijital beceriler, yeşil beceriler ve öğrenmenin sayısallaştırılması. Kovid-19’un yarattığı değişimler ile mücadelemiz ortak. Her birimiz, yeni ihtiyaçlara yeni çözümler üretme becerimizi geliştirmede epey ter attık, atmaya devam ediyoruz.
Tüm yaşamsal işlerimiz için dijital becerilerimizi geliştirmeye başladık, adım attık ve yeni gelişim alanlarına doğru ilerlemek için planlarımız halen devam ediyor. Bu konu hakkında daha önceki yazılarımızda uzun uzadıya bahsetmiş, işinizi kolaylaştırıcı tavsiyelerde bulunmuştuk.
Yeşil beceriler için gerekli çalışmaların Avrupa'da sıkça eğitim, ekonomi ve sosyal politikalar içerisinde yer aldığını görüyoruz. Ancak Türkiye'de bunun yansımalarını biraz daha yavaş görüyor gibiyiz. Yavaş yavaş alışmamız gereken, geliştirmemiz gereken kaslardan biri yeşil beceriler.
HAFİF BİR KOŞU
Yeşil ekonomi; kısaca üretilen mal ve hizmetlerin iklim değişikliğini önleyici ve doğal kaynakların korunmasını sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesidir. Üretimlerin daha çevre dostu yöntemlerle gerçekleştirilmesi gerekiyor. Fabrika atıklarının daha dönüştürülebilir sistemlere entegre edilmesi, daha az doğal kaynak tüketimine geçilmesi, sürdürülebilir çözümler sunan projeler geliştirmek gerekiyor. Yani mal ve hizmet üreten tüm üreticiler sadece çalışanlarına, müşterilerine, tedarikçilerine karşı sorumlu değil, tüm dünyaya ve topluma karşı sorumlu. (Bu konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgileri Burak Evren ile gerçekleştirdiğimiz Dijitalleşen Dünyada Yeşil Beceriler isimli Podcast'ten dinleyebilirsiniz)
O zaman akıllı şehirlere geçeceksek, güneş enerjili sistemlere, elektrik enerjili araç üretimlerine geçeceksek tek sermayemiz entellektüel olarak gelişmiş insan sermayesidir. Bu da, omuzumuza dokunan bir sihirli değnek ile bir anda olmayacağına göre, okulda, evde, işte her yerde yaşam boyu öğrenme ilkelerine bağlı olarak sermaye artırıcı faaliyetlere yönelmemiz gerektiğini bize gösteriyor. Bazı STK'ların bu alanda üstün çalışmaları olduğu aşikar ancak gerçek bir dönüşüm için bugünün çocukları ve gençleri ile birlikte, iş yaşamının profesyonelleri ve liderleri ile birlikte, yuvarlak masa etrafında toplanıp yeşil becerilerden, yeşil ekonomilerden bahsetmemiz gerekiyor. Yeşil ekonomiye katkı sağlayacak, yenilikler getirecek bireyler yetiştirmemiz için dilimizde sürekli yeşil bir şeyler (sözler, şarkılar, ödevler, aktiviteler vb) olması gerekiyor. Böylesi geniş bakış açılı bireyler yetiştirebilmemiz için çocukların ve gençlerin açıkça fikirlerini ifade edebildikleri ortamlar yaratmamız gerekiyor. Fikirlerini savunan gençlere kelepçe takmak değil mikrofon uzatmamız gerekiyor. Tarihi tanıklıklarımız olan bugünün ortamında bunları gerçekleştirmek zor olsa da gelecekte var olabilmek için sorunlara farklı açılardan bakan ve girişimci düşünce becerileri ile yeni çözümleri sunan ve savunan gençlere alanlar açmalıyız. Ve bunu okul sıralarından uygulamaya başlamak zorundayız.
Fikirler sunulmalı
Özel veya kamu sektöründe hali hazırda çalışan profesyoneller için de yaşam boyu öğrenme sistemleri içerisinde yeşil becerilere sahip olacak girişimci fikir ortamları sunmak gerekiyor. Belirsizlikle baş eden bireyler yetiştirmek, girişimci ruhlar yaratmak, dünyanın korunmasını sağlayacak takımlar oluşturmak hepimiz için birer yol haritası. Soft skills dediğimiz yetkinliklerin geliştirilmesi yine özellikle üzerinde vurgu yapacağımız konu olacaktır. Ancak bununla birlikte iş hayatının ihtiyacı olan ve yeşil ekonomilere de destek sağlayacak dijital ve teknik yetkinliklerin de ciddiyetle ele alınması gerekiyor. Klima üreticisi bir firmayı ele alalım, teknolojik gelişmeleri üretirken ve takip ederken karbon salımınını azaltıcı yeni teknolojilerin varlığından haberdar olabilmesi ve bunu iş yapış biçimlerine eklemleyerek tedarik zincirine dahil edebilmesi gerekiyor. Bunun için sürekli ve günümüzde çevrim içi katılma şansına sahip olarak eğitimlere, girişimcilik ekosistemine, çalıştaylara vb. aktif katılması ve bu yetkinliklerini geliştirmesi gerekiyor. Geliştirdiği bu yetkinliklerin sistem içerisinde tanımlaması, sayısal ve okunabilir bir veriye dönüştürmesi gerekiyor.
ReSkills Training olarak yaptığımız çalışmalarda dijital dönüşüm dediğimiz gerçekliğin bu bütünsel bakış açıları ile gerçekleşmesi gerektiğine inanarak bireylerin aktif katılımının sağlandığı atölyeler ile çalışmalarımız gerçekleştiriyoruz. İlham aldığımız nokta çalışanların bilgi ve becerileri, çıkış noktamız onların verileri ve yakıtımız da ortak çözümlerimiz oluyor. Kalkışa geçebilmek ve yeşil bir dünyaya iniş yapabilmek için elbirliği ile çözüme ortak olmak için çalışıyoruz. Gözlemlediğimiz ve yapılan bazı araştırmalar bize gösteriyor ki şirketler bu yeşil ekonomiye hazırlanırken hangi stratejileri geliştireceklerine, hangi teknolojilere ihtiyaç duyacaklarına dair herhangi bir farkındalığa sahip değiller. Bu farkındalığı artırabilmek için öncelikle dijital dönüşümün ne olduğu konusunda farkındalık artırıcı eğitimler alınması gerekiyor. Bu eğitimler sonrasında girişimcilik ekosistemini ortaya koyacak vizyoner ve ısrarcı liderlerin yetiştirilmesi gerekiyor. İzlenecek yol uzun ve meşakkatli, yetkinlik geliştirici eğitimler satın alarak, ihtiyacımız olan yetkinlik geliştirici ortamlara sahip olamıyoruz maalesef. Ağrımız olduğunda ağrı kesici ile acıyı azaltmak değil, doktora giderek ağrı semptomuna sebep olan gerçek hastalığı bulup tedavi edip, sonrasında önleyici tedaviye başlamamız gerekiyor. Bizim danışmanlık sürecinde yaptığımız tam olarak da bu. İhtiyacı doğru analiz ederek, doğru çözümler sunabilmek.
Proje tabanlı öğrenim
Sonuç olarak okul sistemi içerisinde birer kolaylaştırıcı olan öğretmenlerimizin karmaşık problemlere yenilikçi çözümler sunan bireyler yetiştirmesi için proje tabanlı öğrenme süreçlerini hayata geçirmesi gerekiyor. İş yaşamında da liderlerin, hibrit ekipler kurarak çevik bir takım halinde çalışacak bireylere alan açması, girişimci fikirler ile sorunları çözecek yaşam boyu öğrenme ortamları geliştirmesi gerekiyor.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Kaynakça:
https://open.spotify.com/episode/4kO45OHJaQSsnpSmUHh9b9? si=VNNmu78MSmCtlKt3rESDSA http://www.ekonomikyorumlar.com.tr/files/articles/15282000519_2.pdf https://media.iskur.gov.tr/15340/yesil-is-becerileri-kuresel-bir-bakis.pdf https://europa.eu/europass/tr/what-are-digital-credentials https://ec.europa.eu/social/vocational-skills-week/european-vocational-skills-week- 2020-session-reports_en 4