Fevzi Efe Sekitmez / Yılmaz Yürekli ve ‘’SAR Arama Kurtarma Derneği’’ ekibi, umutla yürüttükleri kurtarma ve söndürme seferinde, evlerini terk etmeyi reddeden köylülerden zihinsel engelli bir vatandaşa, hurdalığın kimyasal kabusuna dek her sahnede insanlık dramına göğüs germeyi başardı. Yılmaz Yürekli, süreç boyunca yaşadıklarını 9 Eylül Gazetesi’ne anlattı.
“ALEVLER HER YANI SARMIŞTI…”
“Duman öylesine yoğundu ki bir metre ötemi göremez hale geldim. Ekip arkadaşlarım neredeyse zehirleniyordu…” diyen Yürekli, şunları söyledi:
“SAR Arama Kurtarma Derneği, Türkiye genelinde 11 ilde temsilcisi olan ve 3 bini aşkın gönüllü üyesi bulunan bir dernek. AFAD tarafından akredite edilmiş ve tüm eğitimlerini tamamlamış bir STK’yız. Ancak Yangınların bu denli büyük ölçekte olması durumunda, AFAD’ın çağrısı üzerine bölgede bulunan ekiplere destek amaçlı ekiplerimizi seferber ettik ve bölgede bulunan evlerdeki insanların tahliyesinde, devamında ise OGM ekipleriyle birlikte yangına müdahale aşamasında yoğun bir şekilde çalışmalara katıldık. OGM personellerine ve itfaiye ekiplerine destek verdik. İlk görev yerimiz olan Foça’da, bir göl yatağının altındaki köye girdiğimizde alevler her yanı sarmıştı. İnsanlar çoğunlukla emeklerini, yıllarını geçirdiği evlerini terk etmemekte kararlıydı. Biz hepsini bir şekilde ikna edip oradan çıkardık. Köyde çok sayıda kümes hayvanı ve küçükbaş bulunuyordu. Belediyelerin hayvan tahliye araçları henüz alana ulaşmadığı için köydeki kasalı araçlardan birine hayvanları yükleyerek tahliye ettik. Alevler bir süre sonra o kadar ilerledi ki tüm ekipler alanı terk etmek zorunda kaldı. O bölge ancak hava desteğiyle söndürüldü.”
“GECE GÖRÜŞLÜ HELİKOPTER YOK”
“Çok sayıda helikopter ve uçak havadan müdahale etti. Ağaçlık kısımların içine karadan girmek zor oluyor. Geceleri helikopter müdahale etmezse, karadan müdahale zaten çok zor. Burada işlerin koptuğu nokta şu: Hava kararmaya başladığında kara ekipleri kaderleriyle baş başa kalıyor. Gece görüşlü helikopter sayısı ya hiç yok ya da çok az. Sadece kara ekipleri mücadele etmek zorunda kalıyor. 20 günlük süreçte çok sayıda helikopter görev yaptı. Orman yangınları Türkiye’nin büyük bir gerçeği; hava araçlarının artırılması gerekiyor. Her geçen gün orman yangınları konusu artık daha da büyüyen bir afet”
MENDERES VE SEFERİHİSAR: AFET BOYUTUNA ULAŞAN YANGINLAR
“İşler tamamen değişmişti artık. Yangın afet boyutuna varmıştı. Çok fazla köy risk altındaydı, çok fazla insan tehlikedeydi. Büyük bir koordinasyon gerekiyordu. Biz Menderes devriyesi sırasında, ormandan büyüyen alevlerin görev aldığımız siteye sıçraması sonucu müdahalede bulunmak zorunda kaldık. Alanda o an için itfaiye yoktu. Elimizdeki imkanlar dahilinde köylerdeki su tankerlerinden birini alarak, diğer evlerin yanmaması için ilk müdahaleyi yaptık. Müdahale esnasında, yanan evinin çatısına çıkmış bir amcamız yangını kendi başına söndürmeye çalışıyordu. Onu ikna etmekte çok zorlandık. Çatıdan sürekli bir şeyler düşüyordu, çatı dökülüyordu, alevler etrafı sarmıştı. Amcamız ‘Ben tecrübeliyim, bana bir şey olmaz’ dese de alandan çıkmazsa ölebilirdi. Zor da olsa ikna ederek çatıdan indirdik ve oradan çıkarmayı başardık”
SEFERİHİSAR’DA İKİNCİ GÜN
“Seferihisar’a geçtiğimizde yangın daha da büyümüştü. Alana ulaşan ilk ekiplerden biriydik. Bir dağın yamacında sıralı evler vardı ve yangın o tarafa doğru ilerliyordu. Sadece bir İzmir itfaiyesine ait 1 araç bulunuyordu, devamında gelen OGM itfaiyesi ile birlikte ekibimizi ikiye bölerek destek için harekete geçtik ve bu alandaki evlerin etrafını saran ateşin o evlere ulaşmasını engelledik. Ömür ve Yelken siteleri… İzmir AFAD Birlik Müdürlüğü’nden aldığımız tahliye talimatında 2 ev adresi ve bu evlerde yaşayan yaşlı insanların tahliyesini yapmak adına bölgeye geçtik. Buraya ulaşan ilk ekiptik ve yangın yavaş yavaş yerleşim yerlerini kuşatıyordu. Tatil sitesinde tahliye edeceğimiz adreslere ulaştığımızda bir amcamız ve teyzemizi hızlı bir şekilde oradan tahliye ettik. Daha sonra alanda başka tahliye edilecek kişi var mı diye kontrol ederken evini terk etmeyenler olduğunu görüp yeniden sıfır noktasına indik. Hemen ilerimizde bir ev yanıyordu. Yanındaki evde ise yaşlı bir ablamız bizi durdurdu. Evde zihinsel engelli birinin bulunduğunu ve çıkarılmadığını söyleyince derhal araçtan indik. Gittiğimizde epey korkmuştu; kapıyı üzerimize kapatmaya ve kaçmaya çalıştı. Biraz daha bekleseydik, ev tamamen alevler içinde kalacaktı. Ateş her tarafı kuşatmış, rüzgârın etkisiyle dalga dalga yayılıyordu. Ekip arkadaşım hemen kendisini kucaklayarak arabaya kadar götürdü. Kendilerini güvenli noktaya götürüp ambulansa teslim ettik. Daha sonra tekrar alana indik ve o süreçte yangın tamamen siteyi sardığı için bir süre deniz kenarına inip orada bekledik. Yanan evlerin arkasında bir amcamız daha tahliyeyi reddediyordu: ‘Torunumun eşyaları var, onları almam lazım. Ölürsem öleyim.’ gibi cümleler sarf ediyordu. Uzun uğraşlarımız sonucu onu da ikna edip oradan çıkardık”
ÇEŞME: SÖNDÜRDÜKÇE YENİDEN BAŞLAYAN YANGIN
“Çeşme’de yangın hurdalık alana doğru ilerliyordu. Hurdalıkta çok sayıda plastik malzeme vardı. Yangınlar boyunca en çok yorulduğumuz ve çaresiz hissettiğimiz an, o yangındı. Otların arasında iç çamaşırlarıyla dolaşan bir amca karşımıza çıktı. Aşağısında bir hurdalık varmış; orada yaşıyormuş. Yangın barakasına ulaşmış, o da barakadan çıkıp şaşkın halde bizi izliyordu. Alevler hurdalığa ulaşırsa felaket olabilirdi çünkü içinde plastik ve kimyasal maddeler vardı. İlk girdiğimizde sadece küçük bir alan yanıyordu. Beşte birini suyla söndürdük. Ancak bu bile bizi oldukça zorladı. Bir çamaşır makinesine su tuttuğumda çektiğim anda yeniden alevlendi. Ekibimiz çok yoruldu ve geri çekildik; OGM’ye bıraktık. Üst kısma dinlenmeye çekildik. On dakika geçmeden söndürdüğümüz hurdalık tekrar alevlendi. Yukarıdan tankerle yapılan yanlış bir müdahale közleri dağıtmıştı. Alevler yeniden büyüdü. Tekrar aşağı indik; çok sayıda orman ve itfaiye ekibi geldi. Yaklaşık 100–150 kişiyle müdahale ettik. Ancak son alevlenmede sabaha karşı bir tek biz ve İzmir itfaiyesinden 1 araç alandaydı, tüm ekipler çekildikten sonra hurdalık üçüncü kez alev aldı. Sabah yaklaşırken yeniden hortumu serip içeri girdik. Duman öylesine yoğundu ki bir metre ötemi göremez hale geldim. Ekip arkadaşlarım neredeyse zehirleniyordu; oksijen desteği aldık. Yangını siteye ulaşmadan önce durdurmayı başardık.’’