Arda Turan, teknik direktörlüğe geçiş sürecinde yaşadığı zorlukları ve bu süreçte edindiği önemli dersleri paylaştı. "Teknik direktörlüğe sıfırdan başladığım yeni bir meslek olarak bakmam lazımdı. Futbolculuğu, oradaki egoyu ve hissiyatları bir kenara bırakmam lazımdı. Bu başka bir meslek. Eskiden 24'ten biriydim. Artık 24 kişiye bakan biriyim. O yüzden ilk kural egomu bir kenara bırakmak. İkinci kural oyuncuların bana futbol kariyerimden dolayı gösterdiği saygıyı bilgi ve antrenman metoduyla ispatlamaktı çünkü artık oyuncular çok zeki. Yeni mesleğim tam bir dersti. İlk 5 maçı kazanamadım ama hayatta inandığım bir şey var. Başarısızlıkken de doğrularda ısrar etmelisiniz. 'Diego Simeone'nin defansı, Luis Enrique'nin hücumu' söylem muhteşem ama ya uygulama. Doğrularda ısrar ederek sabrederek çok tekrar ederek kıymetli oluyor ve başarı geliyor." diyerek başarının sırrının ısrarlı olmaktan geçtiğini vurguladı.
Turan, gençlerin hayallerini gerçekleştirme yolunda karşılaştığı engeller ve toplumun baskısı hakkında da önemli tespitlerde bulundu. "İnsanların ve basının baskısı hayallerinizi saklamanız gerektiğini hissettiriyor. Korkuyorsunuz söylemekten. Sen bunu yapabilirsin diye düşünecekler mi? Benim için en kötüsü hayallerin elinden alınması. Bir Türk çocuğu olarak zor bir coğrafyada yetiştik. Burada hayallerimizi söylemek çok iddialı gelebiliyor. Hayallerimizi bile kısıtlayıp tepki koyuyorlar." diyerek gençlerin hayallerini özgürce ifade etmelerinin önemini belirtti.
Turan, gelecekteki hedefleri hakkında da açıklamalarda bulunarak, "Oyunu sevmekten uzağız. Futbolda mutlu bir şekilde başarılı olmak istiyorum. En büyük hayalim Türk halkının bu oyunla mutlu olmasını sağlamak." dedi. Turan, bu sözleriyle hem kişisel hedeflerini hem de Türk futboluna olan katkılarını vurguladı.